türk romanının en güçlü temsilcisi. eserlerinde türk toplumunun modernleşme sürecinde geçirdiği sancıları apaçık görmek mümkün. bununla birlikte türk edebiyat bilimine 19. asır türk edebiyatı tarihi gibi yeri hâlâ doldurulamamış muazzam bir şaheser bırakmıştır.
"ben aşktan daima kaçtım. hiç sevmedim. belki bir eksiğim oldu. fakat rahatım. aşkın kötü tarafı insanlara verdiği zevki eninde sonunda ödetmesidir. şu veya bu şekilde! fakat daima ödersiniz. hiçbir şey olmasa, bir insanın hayatına lüzumundan fazla girersiniz ki bundan daha korkunç bir şey olamaz."
Abdullah efendinin rüyaları adlı kitabında kendi hayatını anlatır fakat hikayenin biyografik nitelik taşımamasını istediğinden mekanlar ve olaylar arasındaki ilişkiyi tersine bir kurguyla ele alır.
Babasının memuriyetinden dolayı ailece ırak’a gitmek zorunda kalmışlardır kitaba adını veren abdullah efendiyse babasının seyisidir.
Çok güzel bir roman yazarıdır. Bir o kadar iyi şiirleri de mevcuttur. Aynı zamanda edebiyat tarihçisidir. Bu alanda da gayet iyidir. Çok yönlü bir kişiliğe sahip olduğunu edebiyat kaynaklarından okuyabilirsiniz.
En önemli eserleri: saatleri ayarlama enstitüsü, huzur, beş şehir, sahnenin dışındakiler, mahur beste, yaşadığım gibi, aynadaki kadın, 19. Asır türk edebiyat tarihi. ( dediğim gibi en önemli eserleri bunlar. 3 4 eseri daha var. Onlar bu kadar revaçta değil.)
Saatleri ayarlama enstitüsü, edebiyatımızda aşılamayan romanlar kategorisine girmeyi başarmıştır. Allah rahmet eylesin. Saygı ve sevgiyle...
--spoiler--
“Ben aşktan daima kaçtım. Hiç sevmedim. Belki bir eksiğim oldu. Fakat rahatım. Aşkın kötü tarafı insanlara verdiği zevki eninde sonunda ödetmesidir. Şu veya bu şekilde... Fakat daima ödersiniz… Hiçbir şey olmasa, bir insanın hayatına lüzumundan fazla girersiniz ki bundan daha korkunç bir şey olamaz.”
--spoiler--
''Ben şimdi saatlerimi üşengeçliğe ayarladım. Yarına üşeniyorum mesela o yüzden bugün dün. Yahut bira içmek çok yorucu geliyor sodayla sarhoş oluyorum. Üzerimi örtmektense üşümem lazım. Bunları düşünmemek için de mektup bekliyorum. Mektupta her şey yazacak. Ben okumayacağım, tahmin edeceğim ama fazla da düşünmeyeceğim. Böyle böyle zaman lastik gibi uzayacak. Bir elimden bırakacağım yarın olacak dün.”
geçenlerde aşiyan mezarlığında fahrettin paşanın mezarını ararken mezarını gördüm. yanı başında da yahya kemalinki vardı. hatıra fotoğrafı çektim tabi. mezarın hemen altında 'ne içindeyim zamanın, ne de bütünüyle dışında' gibi birşey yazıyordu.
aşiyan mezarlığının böyle olduğunu bilmiyordum. arasıra gideceğim.
kimsenin ideolojisi önemli değil, hepsi bizim tarihimiz.
"Bendedir korkusu biten şeylerin
Çelik gagasında fecri taşıyan
Mavi Kartal benim...
Pençelerimde
Asılmış bir zümrüt gibidir hayat
Sonsuzluk ısırır güzel kavsimde
Susamış bir ceylan gibi zaman!"