"isterdim bu eski yerde seninle
Başbaşa uyumak son uykumuzu,"
Bu iki mısrasıyla beni şiirin tılsımına inandıran şair.
Dokuz kelime ile o kadar çok arzuyu dile getirmiş ki. Ölümlü olmanın verdiği acıyı, sonsuzluk Fikriyle öyle güzel örtmüş ki...
Şimdi en sevdiğiniz, değer verdiğiniz kişiyi düşünün. En güzel haliyle. Ve onunla cismanilikten sıyrılıp zamansızlık nehri içinde yüzdüğünüzü... hiçbir engel yok, mesafe yok, bir şeylere geç kalmışlık yok.
Biz onu daha çok romanları ve denemeleri ile tanımış olsak da asıl edebi hazinesi şiirlerindedir. Eserlerinin daha iyi anlaşılması için şiirlerindeki rüya, zaman, geçmiş temalarının iyi özümsenmesi gerekir. Tanpınar okumaya şiirlerinden başlayınız.
“Sağlık,Yarabbim bide sağlık ver... Kuvvet değil,sağlık...Hayatı olduğu gibi kabul edecek sağlık....Tanrı’lara benzer ömür istemiyoruz...Bize nasip olan ömrü yaşayalım...insanca yaşamak..."
"Çocuklarımızı muayyen yaşlara kadar okutmayı âdet edindik. Bu çok güzel bir şey! Fakat günün birinde bu mektepler sadece işsiz adam çıkaracak, bir yığın yarı münevver hayatı kaplayacak... O zaman ne olacak? Kriz..."
"Fikrin kapısı ve eşiği hürriyettir. Korku en tehlikeli şeydir. oynamaya gelmez. karşısındakini korkutmak, korku içersinde yaşatmak isteyen daima ilk ve en son korkandır."
bir çok insan gibi benim de hayalimdir. eski zaman yaşayışlarını yakalayabilmek, o dönemin insanlarının soluduğu havayı solumak. eski fotoğrafları didik didik ederim. o dönemlerden bir detay yakalamak için. zaman algısını kırmak isterim.
kendisi bunu başarmış ender insanlardandır. zamanı, rüyaya yaklaştırarak insanın elinden uçup gideni rüya ile yakalamış ve hafızasına hapsetmiştir. modern çağımızın zaman ve rüya seyyahıdır.
kökü bende bir sarmaşık
olmuş dünya sezmekteyim
mavi, masmavi bir ışık
ortasında yüzmekteyim.
Onun sayesinde bir çok yeni kelimeler kazandım ve bu kelimeleri gündelik hayatımda kullanır oldum. Edebiyatçı dediğin tanpınar gibi olmalı. Eserin yanında okuyucusuna bir şeyler kazandırmalı.