Bir yazar düşünün; diyelim ki tüm idrak yetinizden sıyrılıyorsunuz ve yalnızca haz, estetik bir haz için okuyorsunuz ve bu haldeyken en çok ondan zevk alıyorsunuz.
Ve Sonra diyelim ki idrak yetinizi geri kazanıyor ve hem estetik açıdan hem de eserlerinin muhtevasından dolayı yine en çok onu beğeniyorsunuz.
Bu düşündüğünüz yazar, tam olarak Ahmet hamdi Tanpınar'dır.
Öyle ki şiirleri de varlığın, varoluşun ve felsefenin poetik gösterimidir.
Eserlerinden estetik bir zevk almamak olanaksızdır. içeriğini umursamasanız da yalnızca biçim yönünden o yetkinliği görürürsünüz. şiirleri derinlerinde felsefe barındırır. Poetik olarak bir felsefe işlemesidir onlar. Zaman, var olmak, var oluş gibi felsefece kavramları açıkça ya da zımni olarak işlediğini görürüz. Şiirleri okunmaz, düşünülür.
Hiçbir zaman bırakın dünyayı Türkiye'de layık olduğu değeri görmemiştir. Gerek yerli yersiz eleştirilerin Aşırılığı ve gerekse -nazik olmayacağım- halkın aptalca okuma zevklerinden ötürü akademiye inceleme nesnesi olarak kalmıştır. Kimi gelip "muhafazakar bu" diye neyi muhafaza ettiğini bilmeden eleştirmeye çalışmış kimi gelip "çok sıkıyor" diyerek sözcükler alanındaki ustalığını anlamaktan kaçmıştır.
Ahmet hamdi Tanpınar, bu kültür ve ülkenin en mühim edebiyatçılarındandır. Ve yalnız edebiyatçı değil.
"Bazen düşünüyorum, ne garip mahluklarız? Hepimiz ömrümüzün kısalığından şikayet ederiz; fakat gün denen şeyi bir an evvel ve farkına varmadan harcamak için neler yapmayız?"
(bkz: saatleri ayarlama enstitüsü)
Bugün kendisinin ölüm yıldönümü. türk edebiyatının yalnızca edebi yönüyle değil, fikri yönüyle de en büyük şahsı. bir abide gibi dikiliverir karşınızda. romanlarını yalnızca bir düz yazı gibi okumak yanlıştır. çünkü o şiirsel bir anlatıma sahiptir, poesisi serpiştirir düz yazıya. şiir harcar, mecaz harcar. bazen realist ve bazen sürrealist bir ahmet hamdi tanpınar vardır. zaman, onun şiirlerinde en çok üzerinde durduğu konudur. evren, varlık, zaman gibi hususlar onun kafasında basit birer düşünce değildir. nasıl ki felsefede ele alınır, ahmet hamdi tanpınar'da da edebi bir şekilde ele alınır.
Yalnız bugün değil, her gün anılması gereken ulvi ve mühim yazar, şair, düşünür.
“Cahilsin, okur öğrenirsin. Gerisin, ilerlersin. Adam yok, yetiştirirsin. Paran yok, kazanırsın. Her şeyin bir çaresi vardır. Fakat insan bozuldu mu, bunun çaresi yoktur.”
Insanoğlunun hala tam olarak açıklayamadığı zaman ve rüya kavramları ile ilgilenmiş büyük yazarımız.
Ders notlarını okurken gayet dağınık konuştuğunu anlayabildiğimiz bu adam romanlarında bambaşka bir dille karşımıza çıkar. Gerçek ve rüya arasındaki o başkalık gibi...
insan denilen canlının ciğerini okumuş ve ciddiye alınmayacak bir varlık olduğuna kanaat getirip tüm eserlerinde insan ve onun yarattıklarıyla ince ince dalga geçmiştir.
Eserlerinde sadece zamanı yüceltmiştir. Ve insanlardan o kadar sıkılmıştır ki zamanın ve rüyanın ötesine geçmeye çalışmıştır.