huzur ve saatleri ayarlama enstitüsü romanlara hala belleğimdedir.eserlerinde başta zaman teması olmak üzere psikolojik anları, bilinçaltını aradığı, yansıttığı görülür. şiirleri ise adeta bir müzikal gibidir,
lise de adı ahmet hamdi turangil diye bir edebiyat hocam vardı. bir gün öğretmenler odasında ahmet hamdi tanpınar ı gördünüz mü hocam? diye sormuştum o gün bu gündür severim kendisini.
"En iyisi düşünmemekti. Kaçmaktı. Kendi içime kaçmak. Fakat bir içim var mıydı? Hatta ben var mıydım? Ben dediğim şey, bir yığın ihtiyaç,azap ve korku idi."
Ahmet Hamdi Tanpınar / Saatleri Ayarlama Enstitüsü
en sevdiğin yazar kim sorusunun her daim karşılığı olabilecek bir yazar. yazdığı her cümleyi en az iki kez okunduğundan, romanını bitirmek pek de kolay değildir. bunun yanında cümlelerin yarattığı ahenk de olağanüstüdür. sanki şiir yazar gibi kitap yazar. kimin gibi yazmak istersin sorusunun da tek karşılığıdır.
herhangi bir kitabını alıp herhangi bir sayfasını açıp okumaya başladığınızda bu adamın farklı olduğunu hissedeceksiniz. örnek verecek olursak ;
'' Bütün imkanlarını kapatmış bir dünyada tek başına henüz kaburgalarından Havva'sını çekmemiş bir Adem çaresizliği içinde bir müddet çırpınmaktayım. ''
bu kafa herkese nasip olmaz kıymetini bilelim böyle adamların.
Sen say ki
yerin dibine geçti
geçmeyesi sevdam
ve ben seni sevdiğim zaman
bu şehre yağmurlar yağdı
yani ben seni sevdiğim zaman
ayrılık kurşun kadar ağır
gülüşün kadar felaketiydi yaşamanın
yine de bir adın kalmalı geriye
bütün kırılmış şeylerin nihayetinde
aynaların ardında sır
yalnızlığın peşinde kuvvet
evet nihayet
bir adın kalmalı geriye
bir de o kahreden gurbet
beni affet
Kaybetmek için erken, sevmek için çok geç..
'evvela masa üzerindeki küçük süslerini ,kullandığı losyonları ,tuvalet eşyasını seyrettim. aldım,baktım. küçük saatini elimde çevirdim. sonra elbise dolabına baktım. bütün o kat kat elbiseler, süsler. her kadını tamamlayan şeyler bana korkunç bir yalnizlik, acıma ve onun olma his ve arzusunu verdiler.'
Ne içindeyim zamanın
Ne de büsbütün dışında;
Yekpare geniş bir anın
Parçalanmış akışında,
Bir garip rüya rengiyle
Uyumuş gibi her şekil,
Rüzgarda uçan tüy bile
Benim kadar hafif değil.
bir adın kalmalı şiiriyle içimi eritip geçiren şairdir. lisede ödev konumdu, adamı araştırıp şiirlerini ortaya döktükten sonra hissettiğim sempatikliği hala geçmemiştir.
türk edebiyatı'nda ki en özel isimlerden biridir. ayrıca kendisinin de etkilendiği marcel proust'ta olduğu gibi zaman kavramı eserlerine ve edebiyatına bambaşka bir kişilik kazandırmıştır.
kuruduğu cümlelerden hiç bir şey anlaşılmayan yüce zattır. ama bir o kadar da büyük bir edebiyatçıdır. yazılarında en cok mamafih, filhakika, bianelaneyh vs. kelimelerini kullanır.
günümüzde bir çok yazarı, dahi edebi zekasına hayran bırakan üstadtır.
dağlar sonra oynadı yerinden
ve hallaçlar attı pamuğu fütursuzca
sen say ki
yerin dibine geçti
geçmeyesi sevdam.
ve ben seni sevdiğim zaman
bu şehre yağmurlar yağdı
yani ben seni sevdiğim zaman
ayrılık kurşun kadar ağır
gülüşün kadar felaketiydi yaşamanın
yine de bir adın kalmalı geriye
bütün kırılmış şeylerin nihayetinde
aynaların ardında sır
yalnızlığın peşinde kuvvet
evet nihayet
bir adın kalmalı geriye
bir de o kahreden gurbet
beni affet
kaybetmek için erken, sevmek için çok geç
yarın bir gün olmaz olur, hakemli falan bir dergide hakkında yazı yazarsam, yazıyı "yalanası yazar kişi" diye bitirip interaktif klişeleri kelli felli akademisyenlerin gözüne sokmak gibi bir fantezim varmış, şimdiye kadar farkına varmadığım.
nurullah ataç ve karısı, aile dostları tanpınar'ın bekarlığına son vermeyi kendilerine görev bilir ve çöpçatanlık müessesesini devreye sokarlar. son buldukları hayırlı kısmeti de beğenmemesi üzerine sebebini sorarlar, o da karşılık verir, "benim evleneceğim kadın biraz orospu halli olmalı".