klasik chp zihniyetinin her zamanki gibi eleştirecek bir sebep bulup eleştirdiği dışişleri bakanı.
oysa bana göre kendisi israil'i bir kedi gibi köşeye sıkıştırmış ve israil'e son yıllarda yapabileceği en büyük hatayı yaptırmıştır. artık israil, sahibi amerika'nın güvenini bile kaybedebilir. kötü gibi görünen bu vahim olay çok büyük hayırlara vesile olabilir.
çapları çobanların dağlarda otlattıkları koyunlardan fazla olmayan üç beş çapulcunun stratejilerini ve politikalarını eleştirdiği stratejist, devlet adamı.
hey amua koyyim hepiniz strateji dehasısınız, her şeyi siz biliyorsunuz. bari yazın bir kitap da okuyalım, zihnimiz gelişsin.
siyasi deha. türkiye nin en büyük kazanımı. bm güvenlik konseyi geçiçi üyeliğini hafife alanların ana bu işe mi yarıyormuş lan helal olsun adama demelerindeki baş aktör. israil ile it dalaşı yapmak yerine akıllıca hareket edip sonuç çıkartabilecek en yetkili adam. kendisi konyalı olup gurur kaynağıdır aynı zamanda.
israil krizinin ardından hemen bm güvenlik konseyini, bugün de nato'yu acil gündemle toplayabilmeyi başarmış devlet adamı. israil'le bu geniş hinterlandda politik sınırlarımızın çakışmasından sonra, israil'in daha da gözü dönmüş tavırlar takınmasının uzun vadede uluslararası bedelini ödetmesini umut ediyoruz. artık stretijik müttefiklikte kimin borusunun öteceğini belirlemede büyük öneme sahiptir.
üstün zekalı yazarların hakkında yanıldığı devlet/siyaset/bilim adamı. ahmet davutoğlu dünya siyeseti özellikle orta doğu siyaseti hakkında derin bilgilere sahip olan, az çok bu konularla ilgisi olan herkesin saygısını kazanmış insandır.
--spoiler--
ondan hariciye nazırı olursa benden reis-i cumhur bile olur dediğim şahıs.
--spoiler--
ha siktir...
süper bir devlet adamı olarak lanse edilmeye çalışılan insan.
nedir?
neresi süperdir?
bakın israil dışişleri bakanı değil yardımcısı çıkıp zehir zemberek açıklamalar yapıyor.
ya bizimki?
olayın ardından apar topar abd ye gidiyor.
ne gidiyorsun?
ne işin var orda?
yapsana burdan ne açıklama yapacaksan...
ama yoook. önce icazet almak gerek.
hadi ona da tamam. dedik gitsin danışsın. açıklama bekliyoruz. hiç olmazsa ruhumuzu okşayacak cümleler bekliyoruz, zatı alileri açıklama yapıyor;
--spoiler--
Ortadoğu'daki her türlü dengede Türkiye etkisini gösterecek kapasiteye sahiptir. Gazze'ye abluka kalkarsa, uluslararası komisyona yardım edilirse israil'le ilişkiler normalleşir ama bunun tam tersi olursa ilişkilerin normalleşmesi beklenmesin.
Bugün 210 vatandaşımız elleri, gönülleri hür olarak uçağa bindi. Vatandaşlarımızın hukukunu koruruz, yaşayanların koruyoruz, hayatını kaybedenlerin tek bir saç telinin de hukukunu sorarız.
--spoiler--
e bu ne şimdi?
nerede yaptırım.
söylesene. tüm savunma sanayii ihalelerini hükümetin oybirliği ile iptal ettik desene.
israil ile tüm diplomasiyi kesiyoruz desene.
bu olayın tekrarı savaş sebebidir desene...
yoook.
ne şiş yansın ne kebap...
zira o da çok iyi biliyor ki zihniyetlerini iktidara taşıyan en önemli unsur yahudilerdir.
onlar küstürülemez ama cahil halk kandırılabilir değil mi?
işin tezgahı da kurulu zaten.
hem yandaş, hem yalaka medya ağızlarının içine bakıyor.
söyledikleri gururumuzu ayaklar altına alan her beyan şişirilerek israil'e karşı sanki zafer kazanmışızcasına servis ediliyor...
ölen öldüğü ile, darp edilen darp edildiği ile kalıyor.
her ne kadar abd'den icazet almak bir düya insanı ve türkiye cumhuriyeti vatandaşı olarak koysada çağımızda bu duruma diğer dünya ülkeleri gibi mecbur kalıyoruz. fakat ahmet davutoğlu'nun son diplomatik hamlesi mantıklı ve bitirici rol oynamıştır.
--spoiler-- Davutoğlu : (Gazze'deki sorun ve Mavi Marmara baskınının hukuksuzluğunu anlattıktan sonra) Siz de annesiniz. Bunu anlamanız lazım. Biz yüzyıllar boyu Rusya ile hasmane ilişkiler, yıllar boyu Yunanistan'la sıkıntılar yaşadık. Ama ne Rusya, ne Yunanistan o en sıkıntılı dönemlerde bile bunu yapmadı. ilk kez iradi olarak bir ülke vatandaşımızı öldürüyor. Clinton: Duygusal olmanızı anlıyorum. Ama önemli olan bu noktada bir diplomatik çözüm bulabilmek. Şimdi ne yapabiliriz? Davutoğlu: Taleplerimiz var. Öncelikle tutukluların derhal teslim edilmesini istiyoruz. 24 saat içinde ve kimse kalmayacak şekilde.
Ayrıca olayla ilgili bağımsız bir soruşturma talebimiz var.
Aileler ve mağdurların tazminat taleplerinin de önü kesilmemeli (israil gözaltına alınanlara bu talepten feragat edildiğine dair bir belge imzalattı.) Clinton: Peki bu talepleriniz karşılanmadığı takdirde ne olacak? Davutoğlu: Bunlar bizim için hayati konular. ilişkilerimizi tamamen gözden geçireceğiz. Buna israil'deki büyükelçiliği kapatıp diplomatik ilişkimizi tamamen kesmek dahil. Ayrıca Cumhurbaşkanı ve Başbakan'dan başlayarak bu olayda sorumluluğu olan tüm israilli yetkilileri Türk mahkemelerinde yargılayabiliriz. Adımlarımız ağır ama cüretkâr olacak. Clinton: Anlıyorum. (iki müttefik arasında ikili ilişkilerin tamamen kesilmesinin doğru olmadığını belirtiyor.)
Bu diyalogdan sonra Davutoğlu, Clinton görüşmesinden bir ara çıkarak ABD'nin tutumunun yumuşadığını, israil üzerinde baskı kurmaya hazır olduklarını bildirmek için, Obama görüşmesine hazırlanan Başbakan Erdoğan'ı arıyor. Erdoğan da Obama'yla görüşmesinde aynı şartları dile getirerek, ayrıca Türk vatandaşlarının israil'de sorgulanmasına izin vermeyeceğiz diyor. Görüşme esnasında israil tutuklu Türklerin bırakılacağını açıklıyor.
Toplantıya katılan yetkililer, Davutoğlu'nun pazartesi gecesi New York'ta israil'i kınayan Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi açıklamasını sulandırmak için 12 saat diplomatik mücadele vermesinden hayal kırıklığı yaşadığını, ancak bir gün sonra Clinton'la görüşme sonrasında Washington'un tutumundan memnun kaldığını belirtti.
--spoiler--
son süreçte bazı ampul kafalıların dış işler dehası olduğunu iddia etmesine rağmen, maalesef ki, diplomasi satrancında ülkemizi geriye düşüren bakan.
davutoğlu, ancak ilişkileri gözden geçirmekten bahsederken israil tarafı 3. ülkelerin devlet görevlileri ağzıyla uluslar arası kamuoyuna propaganda yapmaya başladı bile. abd başkan yardımcısı Joe Biden bir tv programına verdiği mülakat bu anlamda bizim için can sıkıcı türden:
--spoiler--
I think Israel has an absolute right to deal with its security interest. (...) you can argue whether Israel should have dropped people onto that ship or not and the -- but the truth of the matter is, Israel has a right to know -- they're at war with Hamas -- has a right to know whether or not arms are being smuggled in. And up to now, Charlie, what's happened? They've said, "Here you go. You're in the Mediterranean. This ship -- if you divert slightly north you can unload it and we'll get the stuff into Gaza." So what's the big deal here? What's the big deal of insisting it go straight to Gaza? Well, it's legitimate for Israel to say, "I don't know what's on that ship. These guys are dropping eight -- 3,000 rockets on my people."
--spoiler--
adam resmen, uluslararası hukuku bir tarafa bırakıp, "israil her gün kafasına hamas roketleri yiyor. bu gemileri aramak, içinde silah var mı yok mu kontrol etmek hakkıdır. aktivistler gemiyi israil'in istediği limana çekmeliydi.." diyor. eh, bizim çember sakallı, ampul kafalı, kıt zekalı kardeşlerimizde çizilen hamas yandaşı, terör taraftarı portreyi desteklemek için cnn muhabirleri önünde son moda salvar-sarık kreasyonuyla arzı endam etmekten geri kalmadı. sağolsunlar!..
neyse, israil kardeşimizden ne öğrendik: politika oyunu böyle oynanırmış. one minute falan diye esip gürlemek değil kendi tezlerini global ölçekte sözü geçen ülkelerin ağzından söyletmekmiş dış politika.
şu ana kadar gördüğüm en başarılı dış işleri bakanı. Hayran olunacak kadar kaliteli bir insan. Yakında bulunduğu mevkiiden indirilecektir diye düşünüyorum. Stratejik Derinlik isminde de bir kitabı vardır.
yeni atanan abd büyükelçisi bile türkiye artık küresel bir aktördür dedi. sırbistan cumhurbaşkanı ise bir süre önce dünya nın hiç bir yerinde türkiye ye rağmen barış olacağına inanmıyorum dedi. anasol m hükümetini anımsayalım o dönemde bunları hayal bile edemezdik. artık türkiye abd ye rağmen politika kurabiliyor,israille restleşiyor,ortadoğuda insiyatif alıyor. ve bu işin arkasındaki adam davutoğlundan başkası değil. zerre kendine dürüst olan bunu kabul eder.
laf edenler oluyormus son zamanlarda, dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ve dönemin Başbakanı Abdullah Gül'ün 17 Ocak 2003'te birlikte aldıkları ve 18 Ocak 2003'te Resmî Gazete'de yayımlanan kararla büyükelçi unvanı verildi. ingilizcesi, sanırım kabine bulunan herkesten iyidir. takdir edilesi insan.
