--spoiler--
Ankara'da Vilayetler Evi'ndeki Valiler Toplantısı'nda konuşan Başbakan Davutoğlu, valilik görevinin sıradan bir görev olmadığını söyledi. "Devletin esası nedir?" diye soran Davutoğlu, valilerin okuması için bir kitap önerdi:
"KINALIZÂDE ALi EFENDi VE AHLÂK-I ALÂiSiNi OKUYUN "
"Bu Kutadgu Bilig'den bugüne kadar bizim devlet felsefemizi kapsıyor. Nizam'ül-Mülk'ten Koçi Bey Risalesi'ne ve günümüze kadar devletin esası, muhabbettir aşktır. insanı yaşat ki devlet yaşasın derken Şeyh Edebali bunu kastetmiştir.
Kınalızâde Ali Efendi ve Ahlâk-ı Alâisini mutlaka okuyun. Devlet felsefesinin esasıdır. Kınalızâde der ki: Devletin esası muhabbettir. Aynı yıllarda Machiavelli italya'da tam tersini söylüyordu devlet ancak güçle ve korkuyla ayakta tutulur diyordu. Bunları aramızda yaygınlaştıralım. Sadece kadim medeniyet demek yeterli değil. O medeniyetin özüne ruhuna varalım. Farabi'nin El-Medinetü'l-Fazıla'yı okumayan biri bence valilik görevine başlamamalı. "
--spoiler--
kadrolu havuz yazarı akif beki bakalım nasıl savunmuş bunu?
böyle dostların varken düşmana ne hacet?
--- alıntı ---
Davutoğlu nerede yanılıyor?
ZANNEDiYOR ki silah bırakmak, özür gerektiren ağır bir kabahat değildir. Bu devirde bu saflık...
Bırakın bilfiil işlemeyi, silah bırakmak gibi bir kusuru işlemeye henüz niyetten dolayı bile HDP-Kandil eşrafından özür ve açıklama bekleyenleri gördükçe şaşırıyor.
Zannediyor ki Davutoğlu, herkesin üzerinde mutabık olduğu ortak bir "iyi" anlayışı var
Öyle naif bir yerden bakıyor ki Davutoğlu...
Yüzlerce ciltlik strateji kitabını sığdırdığı idrakine şu kadarcık bir kötücüllüğü sığdırmakta zorlanıyor onun için.
Ancak bu şeytani ikiyüzlülük, aklına gelen en son şey, hasmına bile konduramıyor.
PKK'nın silah bırakmasının herkes için iyi bir şey olduğunu düşünüyor hâlâ Davutoğlu. Bütün yanılgılarının başı, işte bu temel yanılgı.
Fazla "iyi" değil mi bu "niyet"
siz bu adamların hiç rte hakkında böyle atıp tuttuğunu gördünüz mü?
demek ki kendi yandaşı bile lider olarak sahiplenmemiş.
koruma kılıfı altında acıyor. yetmiyor akıl veriyor. aciz olduğunu tespit etmiş oluyor.
sözde "saflığı" ile ince ince daşak geçiyor!
yarın bir gün olası hatalarda rte'nin "safmışız, güvenmişiz" deyip sıyrıldığı gibi
davutoğlu'da pkk açılımını eline yüzüne bulaştırdıktan sonra "safmışız"ın "iyi niyet"inin arkasına mı sığınacak yoksa?
şu sıralar başbakanım diye ortalıkta gezen bir adet kukla, tayyip amcanın gölgesinde kalan, atanmış bir zat. kendisiyle empati kuruyorum, eşin, çocukların, dostların var. belirli bir onurunun da olduğunu varsayıyorum. malum zatın lafından çıkmayan, onun söylemlerini, dayanaklarını, aşağılayıcı üslubunu hatta kravatını bile kullanan * , aldığı bir karar yine o malum zat tarafından olumlu karşılanmayınca 180 derece dönüp tam zıttı yönde karar alan biri olmak... benim için onur kırıcı olurdu.
dışişleri bakanı olduğu dönemde cengiz dağcı'nın kırım'a gömülme vasiyetini yerine getirmek için harekete geçmiş ve yazarımızın son dileğini yerine getirtmiştir. sırf bunun için bende sempatisi vardır. ama bu kesinlikle kötü, bahçeli ve kk ayarında bir siyasetçi olduğu gerçeğini değiştirmiyor.