ölen otuzbeş pkklı kaçakçı için ülkenin yas tutmasını isteyen zat. vay anasını sayın seyirciler. adamlar kaçakçı, apo tişörtleriyle resimleri var, muhtemelen kaçakçılıktan kazandıkları para pkk'ya gidiyor, bu kaçakçılar için yas tutulmasını istiyor. yazık sizinle soluduğum havaya.
tekkaşların ağlaklık edebiyatı ve mağduriyet ayağına dolandırma gibi meziyetlerini kursla mursla edinmiş sanırım...
tatlısu kurnazı demogog ve tescilli yalancı...
kürtçü cemaat suyun başında olup da satmayan gazetesini, genç yaşta metreslerini, oturak alemlerini finanse etmeyeydi acaba kürtler için bir satır yazar mıydı ya da yıllardır aklı nerdeydi?
kendi sorup kendi cevaplayan, bu cevaplar üzerinden hepimizi töhmet altında bırakan uyanık yazar. evet, zeki veya akıllı değil sadece uyanık. zira yalnızca uyanıklar bir tek kendilerini akıllı diğerlerini ebleh zannederler.kürtlerle ilgili her yazısında gerçekte olmayan ayrılıkları derinleştirmek için binbir dereden su getirir. selahattin demirtaş türklerden, devletten kimse cenazeye katılmayınca '' biz bölündük, burası kürdistan '' demişmiş, çok haklıymış!!! sen taziyeye gelen kaymakamı linç etmeye kalk, sonra kimse gelmedi diye şikayet et. nefreti körükleyen insanların vicdan sahibi olmakla payelendirilmesi ne hazin.
adam vicdan sahibidir.bunu kürtlerle ilgili her yansıtışında faşistlerin kudurup salya akıtması doğaldır.kendisini eleştirdiğim bir çok yönü olsa da genel olarak iyi ki vardır.
Kürtler'den Ne istiyorsunuz ?
yeni yılın ilk saniyelerinde istanbulun üstünde havaifişekler patlamaya başlayınca yüzüm kızardı.
öfke ve utanç duydum.
bir katliamın kurbanı olan otuz beş insanını daha yeni toprağa vermiş bir toplumun sevinçli kutlamaları doğrusu ya bana ağır geldi.
sahte bir yastan, kimsenin eğlenmemesinden söz etmiyorum ama biz bu ölümlere hiç aldırmıyoruz diye bağıran gösterişli kutlamalar en hafif deyimiyle izansızlık.
türkiyenin gerçeğini görmek için çok basit bir soru sormak yeterli:
eğer pkk otuz beş sivil türkü yılbaşından iki gün önce bir otobüsün içinde havaya uçursaydı bu kutlamaları aynen böyle yapacak mıydınız?
hepimiz biliyoruz ki yapmayacaktınız.
zaten bütün mesele, türklerin zihninde kendileri için başka, kürtler için başka ölçülerin ve değerlerin bulunması değil mi?
kürt sorunu denen şey bu kadar yalın.
bu ülkede türkler için ölçüler başka, kürtler için ölçüler başka.
bdp eşbaşkanı selahattin demirtaş, uluderedeki cenaze törenine devletten, türk vatandaşlardan kimse katılmayınca, biz bölündük, burası kürdistan derken çok haklıydı bence.
bu yalnız bırakılan cenazeler, bu gösterişli kutlamalar, bu aldırmazlık, türklerin zihnindeki bölünmeyi açıkça ortaya koyuyor.
ne yaşamına, ne ölümüne aldırdığınız bu insanlardan ne istiyorsunuz?
ne istiyorsunuz kürtlerden?
leyla zana, referandum yapalım, özerklik mi, federasyon mu, ayrılık mı ortaya çıksın deyince, savaş meydanına gel de al deyip silahı gösteriyorsunuz.
eşit olalım dediklerinde, kürtlerin anadilde eğitim yapması ülkeyi böler deyip kendi çocuklarınıza tanıdığınız hakları kürt çocuklarına tanımıyorsunuz.
eşit olmuyorsunuz, ayrılmıyorsunuz, acılarını paylaşmıyorsunuz.
nedir istediğiniz?
ne istediğiniz aslında açıkça görülüyor, siz efendi olmak, kürtleri de köle yapmak istiyorsunuz.
kürtler köle olmayacak.
asla gerçekleştiremeyeceksiniz bunu.
bu bencilliğiniz, bu kibriniz, bu nobranlığınız, bu hoyratlığınızla öyle nefret tohumları ekiyorsunuz ki kürtlerin yüreğine, böyle giderseniz bu ülkede savaş hiç bitmeyecek.
neden anlamıyorsunuz?
kürtler dağlara isyanını, öfkesini, bu aşağılamaya karşı direnişini göstermek için çıkıyor.
bunun için ölümü, ölmeyi, öldürmeyi göze alıyor.
o insanları öldürüyorsunuz, özür dilemiyorsunuz.
o insanları öldürüyorsunuz, aldırmıyorsunuz.
türkler öldüğünde ağlıyor, kürtler öldüğünde havaifişekli kutlamalarda gülüyorsunuz.
otuz yıldır bu insanlar dağa çıkıyor.
niye çıktıklarını sanıyorsunuz?
kandırıldıklarını söylüyorsunuz, kandırılmıyorlar, kendi iradeleriyle, öfkeleriyle, türklere var olduklarını, haysiyet sahibi olduklarını, köleliği kabul etmediklerini göstermek için çıkıyorlar dağlara.
siz kendinizi değiştireceğinize kürtleri değiştirmeye, onları bu ikinci sınıf vatandaşlığa razı etmeye çalışıyorsunuz, korkutmaya uğraşıyorsunuz.
korkutamazsınız.
sen geleceksin anamı, babamı, çocuğumu, kardeşimi öldüreceksin, bir özür bile dilemeyeceksin, benim acıma, üstelik de senin neden olduğun acıma hiç aldırmadan kutlamalar yapacaksın, beni kederimi saklamaya zorlayacaksın, öfkemi dile getirirsem bana isyankâr, nankör diyeceksin, beni alıp mahkemelere götüreceksin, tutuklayacaksın, mahkûm edeceksin, bizi bu kadar da istemiyorsan ayrılalım dersem bana silahını, ordunu, uçağını, tankını göstereceksin, eşit olmayı reddedeceksin sonra da niye dağa çıkıyorsun diye soracaksın.
niye çıktığını anlamıyor musunuz gerçekten?
bu yaşananlara bakıp da kürtlerin dağlara çıkmasını anlamayan biri haysiyetten, gururdan, onurdan nasibini almamış biridir, kürtlerin dağlara çıkmasını anlamayan biri kendisine böyle davranıldığından sesini çıkarmayacak, sinecek, korkacak, onursuzluğa razı olacak biridir.
kürtlere saygı göstermeyecekseniz, ayrılın.
ayrılmak istemiyorsanız kürtlere saygı gösterin.
onlar yas tutarken i̇stanbulun her yanında havaifişekler patlatarak barışı ve huzuru bulamazsınız.
i̇stanbulda patlayan o rengârenk fişekler ülkenin her yanına simsiyah bir acı olarak dökülür, hep birlikte o acıdan payımızı alırız
--spoiler--
aldatmak kitabı bir komik. lütfen sakın bu kitabı okuyanlar "kadını çok iyi yansıtmış." filan demesin. mesele iğrenç derecede "kadınlar böyle düşünür, aklından şunlar geçer." meselesidir ama aslında hiç alakası yoktur. lütfen kitaplarının kadın ruhunu yansıttığını sanmayın.
ilk kez en uzun gece adlı romanını sekizinci sınıftayken okumuş ve hayran kalmıştım. sonu en kötü bitmemesi gereken romanlardan bir tanesiydi benim için ve nitekim kötü bitti. sonraları anladım ki tüm büyük eserler bitişleriyle anılıyor.
mustafa kemal atatürkü dersim katliamı planyıcısı,yöneticisi ver sorumlusudur diyen ve tayyip içinde pırıltılı lider diyen köşe yazarı.gerçekten bunu yazması bile şaşırtıcı nasıl bu kadar pervasız olabilir bir insan .
genel provokatörlüğünü yaptığı yayın organının içine sıçılası kum saatinden atatürk e dil uzatmaktan dahi çekinmeyen, iş kadına kıza sarkmaya gelince aydın kesilen yazar bozuntusu.
(#13713938)
atatürk'ün adı kaldırılsın demek isterken, şartlar "olgunlaşmadığı" için şimdilik sabiha gökçen'in ismi kaldırılsın demiştir. tunceli'liyim dersim olayları nedir ne değildir az çok bilirim. bazılarının ortaya attığı gibi bir kürt isyanı değil yöre üzerindeki güçlerini devlete devretmek istemeyen aşiretlerin isyanıdır. isyanı bastırmada ordu tarafından tutulan 10 bin kürt paralı askerde etkili olmuştur. ordudaki alt seviye bir subayı ise dersim olaylarından sorumlu tutmak apayrı bir ayıptır.
gencecik bir kızın sırtına bombaları bağlayıp gönderiyorlar, kız parçalanıyor, cumartesi öğleden sonra gezintiye çıkmış zavallı kadın, çocuğu, yoldan geçen adam hep birlikte hedef oluyorlar.
neymiş?
pkk özgürlük mücadelesi veriyormuş.
böyle aşağılık yöntemlerle özgürlük geleceğini iddia edebilmek için hem kör, hem ahmak olmak gerekir.
kürtler, böyle çoluk çocuk katliamına destek olmaz; destek olacak kadar gözü kararmış, vicdanı sönmüş olanlardan da kürtlere bir yarar gelmez.
kürt halkının hakları için verilen mücadeleyi vicdansızlıkla eşanlamlı kılmaya da kimsenin hakkı yok.
bdp de gidip kazan vadisinde ölen pkk militanları için halkı sokağa çağırıyor.
bilmiyorum ne yaptığının farkında mı?
ne yaptığını anlaması için sanırım meseleyi bir de tersinden düşünmesi gerekiyor, mhp çukurcada ölen askerler için halkı sokağa çağırsaydı bdp bunu doğru bir hamle olarak mı değerlendirecekti?
mhpnin de gerisine düşerek, kitleleri kışkırtarak kürt halkının sözcülüğünün yapılabileceğine doğrusu ben inanmıyorum, silaha ve şiddete bu kadar esir olarak barış partisi olmak pek mümkün gözükmüyor bana.
bence artık kürt siyasetçileriyle aydınları kendilerine sormalılar, pkk mı kürt halkı için var, kürt halkı mı pkk için var?
ikisi aynı şey diyenlere, bize bu numarayı seksen sene türk ordusu yutturdu, bir daha yutmayız derim, biz yutmayız, kürtler de yutmaz.
silahlı olanın efendi olduğu sistem türkler için de, kürtler için de çok gerilerde kaldı, çağ değişti, zaman değişti, dünya değişti.
pkk ile bdp geçmiş bir yüzyılda yaşıyorlar.
hâlâ ölümü kutsayıp yüceltiyorlar.
biraz osman baydemire kulak versinler; bu çağda kurşun atmak haramdır, sen batıya 24 tabut gönderirsen, ertesi gün doğuya da 24 tabut gelir.
kürt siyasetinin baydemir gibi kişilikli, cesur, gerçeği söyleyebilen liderlere ihtiyacı var ama ne yazık ki onlardan çok fazla çıkmıyor.
baydemiri sadece kürt siyasetçilerin değil türk siyasetçilerin de duyması gerekiyor.
akp dokuz yıldır iktidarda.
bugün hâlâ kürt meselesini askerle, kurşunla, polisle, gözaltıyla, tutuklamayla çözmeye uğraşıyor.
kürt meselesinin çözümü bu mu?
baydemirin lafını tersinden de söylemek mümkün, sen doğuya 24 tabut gönderirsen, batıya da 24 tabut gelir.
tabut yarışını bitirecek biri lazım bize.
pkknın ilkel ve vicdansız vahşetinin yansıması olacak bir iktidar değil.
değişim yapacak, ümit verecek, bu eşitsizliği ve haksızlığı bitirecek biri.
akp bunu yapamayacak kadar yorgun ve bıkkın görünüyor son zamanlarda.
sadece laf var ortada.
konuşuyorlar, konuşuyorlar, konuşuyorlar ve hep neden yapamadıklarını anlatıyorlar; neden yapamadığınız kimsenin umurunda değil, yapamayacak milyonlarca, milyarlarca insan var yeryüzünde, biz yapabilecek birini arıyoruz.
neden hâlâ anadilde eğitimi gündeme almıyorsunuz?
neden hâlâ iki dilliliği tartışmıyorsunuz?
neden seçim yasasını değiştirmiyorsunuz?
neden türklerle kürtlerin tam anlamıyla eşit olacağı bir düzeni kurmak için adımlar atmıyorsunuz?
neden sadece askerî önlemlerden söz ediyorsunuz, neden sadece gözaltılarla ilerleyebileceğinizi sanıyorsunuz?
neden kürt meselesi deyince hâlâ aklınıza yalnızca pkk geliyor?
neden bdpnin siyaseti akpyi aşağılamak sanması gibi siz de siyaseti bdpyi aşağılamak sanıyorsunuz?
bu akp ne zaman gerçek ve kalıcı bir değişim için adım atacak bilmiyorum ama akp ayağını sürüdükçe, demokratikleşmenin gereklerini yapmayı savsakladıkça bu ülkede insanlar ölüyor, askerler, pkklılar, siviller ölüyor.
bunu durdurmasını pkkdan beklemeyeceğiz herhalde, bunu durdurmayı bu ülkenin hükümetinden bekleyeceğiz.
akp iktidara iyice yerleşti ve oraya yerleşmek içim harcadığı çabayla yoruldu, daha da beteri amacına ulaştığı duygusuna kapıldı, artık daha fazlasını yapmak istemiyor sanki.
ama iktidar koltuğu bisiklet gibidir, durduğunda düşersin, akp duruyor ve sürekli düşüyor, vanda düştü, kürt meselesinde düştü, şimdilik düştükten sonra yeniden seleye oturuyor ama bu kadar çok düşerse sonunda bisikleti kullanmayı bilen biri oturur oraya.
erdoğanın kendi sözleriyle söylemek gerekirse, iktidar yan gelip yatma yeri değildir.
taraf gazetesinin başına geçtiğinden beri insanlıktan çıkan gazeteci müsvettesi. bugün kü sayısında da 29 ekim den asla bahsetmeyen gazetesinde şu sözlere yer vermiş. onunla aynı mesleği yaptığım için utanıyorum.
Atatürk ün diktatör, Cumhuriyet in ise diktatörlük olduğunu iddia etmiş.
--spoiler--
Cumhuriyetiniz ve bayramınız size kutlu olsun.
--spoiler--
türkiye'de siyasal liberalizmin sosyal tabanı olmadığını (veya çok zayıf olduğunu) bildiği için ak parti'ye bu misyonu yüklemeye çalışması hata olan yazar. entelektüel meziyetleri çok gelişkin olmamasına rağmen resmi ideolojinin akıldışılığı nedeniyle türkiye standartlarının üstündedir.
evet, bu ülkede en çok sesi çıkan iki yazardan biri 4,3 milyon kilometrekarelik alanı lozan'da yitirdiğimizi sanıyor. birileri mondros ve sevr diye bir yerler olduğunu, bu yerlerin geçmişteki önemli noktalarını falan anlatsın.