orhan pamuk nobel ödülü aldığında, hırsından kıskançlığından edebiyatı bırakmıştı. sonra kendini gazeteciliğe falan verdi. yaptığı şeyin gazetecilik değil de ajanlık olduğunu anlaması epey zamanını aldı ama sonra onu da bıraktı ya da bırakmak zorunda kaldı. üzülüyordum zaten başına bir iş gelecek diye. şimdiler de yine romancılığa dönmüş diyorlar, kitapları yine yok satıyormuş.
şu hayatta tutarlı olacaksın be ahmet altan. hiç bir şey den istifa etmen yetmez. intihar edeceğin günü sabırsızlıkla beklemekteyim.
ensest ilişki ona göre yanlış ya da yasak değilmiş hatta çok doğal bir şeymiş... Kendi ağzıyla söylüyor bunu. Baktım: bi kızı bi oğlu var. Bunlarınsa tam bir baba fanatikçisi olduğu belli. Onlara küçükken taciz etmiş olduğu ihtimaline ciddi ciddi inanıyorum.
yaklaşık 9 buçuk sene akp borazanlığından sonra ensesi tokatın altında kalınca mızmızlanmaya başlamış bir diğer şahıstır.
düz sıradan vatandaşlar bile bunların ne mal olduğunu bilirken ahmet altan ın ben böyle olacağını bu noktaya geleceğini bilemedim tavırları ağzımla değil götümle bile güldürmemiştir.
son zamanlarda sürekli twitter da falan filan ortamda şu gazeteci de köşesinden oldu, bu da işinden oldu diye mızmızlanması neye merhem olacak, görebilsem sormak isterdim. hiç kıvırtmanın çalkalamanın gereği yok bu bir yangın ise altangiller ve benzeri tüm yavşak yalaka gazeteciler bu yangına galonlarla benzin taşıdılar.
' yalnızlığın özel tarihi' isimli kitabıyla bana kendi içimde bir çağ atlatmış olan yazardır. kimi seversek sevelim, kiminle birlikte olursak olalım aslında kendi içimizde kocaman bir yalnızlık çukurunda yaşadığımızı adeta yüzümüze çarpar.
' bir insanı öldürmek, onu sevmekten çok daha kolaydır' der. ve belki de haklıdır da.
Başıma bir şey gelmeyecekse çok sevdiğim yazar. Köşe yazilarini gazeteden keser saklardim. Cumleleri inci gibi dizer ve Türkçe'ye hakimiyeti muthis derecede saglamdir.
Sevdigim ama takip etmedigim yazar. Hele ki "uzaktan sevmek" isimli bir yazisi vardi, lisedeyken okumustum hala hafizamdadir. Hos, insanin ruhunu dinlendiren bir kalemi var. Cok sevgili cezmi ersöz ile yakin buluyorum dillerini. Ha denebilir ki ne alaka, okudugumda benzer hisleri uyandiriyorlar bende.
Ergenlikte kitaplarını çok okuduğum yazardır. Adamda meme düşkünlüğü vardır. Sıklıkla göğüslerle ilgili tasvirlere rastlanır. Kitaplarını okurken erotik film seyrediyor gibi olurdum. Babam da ondan olsa gerek git dersine çalış it okuma bu kitapları derdi.
çetin Altan ın oğludur, Mehmet Altan ın kardeşidir . taraf gazetesinin genel yayın yönetmenidir. sadece gazete yazarlığı yapmaz, romanları da vardır. bu da düşüncelerini incilere, mercanlara sarıp yazmasına vesile olur. çıkarları doğrultusunda hareket etmeyen, tarafını düşünerek belirleyen demokrat yazardır. kendisiyle paralel görüşlere sahip olmadığım halde takdir ettiğim ender gazetecilerdendir. yıllardır sakladığım yazıları vardır. hakkında Milliyette çıkan şu yazı okunulasıdır: Ahmet Altan; Naif ve Demokrat Bir Yazar.
edebiyatımızın sivri kalemlerindendir. kendini kadın uzmanı diye lanse etmesi pek de doğru bir tutum değildir. sözüm ona aydındır. ama çoğu zaman ortalıkta görünmez.
yıllardır okurum. okumadığım tek bir kitabı yok ama yine de sevemedim.
ahmet altan: vatan dediğin nedir ki? vatanı bir kadın memesine satarım.
sırf bu lafı bile bu şahsı anlamak için yeterlidir.
ayrıca oldukça kişiliksiz ve ikili oynayan biridir. 2010 referandumunda evet'in en büyük destekçilerinden biriyken, hemen sonrası akp ile arası açılmış ve şimdi sözüm ona en büyük tayyip düşmanı oluvermiştir. zamana göre tavır alan, nabza göre şerbet veren biri. bir zamanlar sovyetler komünizmi diyordu şimdi ise amerikan emperyalizmi, avrupa liberalizmi...
ee bi karar ver ama artık, değil mi...
ama napsın tabi. tayyip baktı liberalleri harcıyor, bu da yol yakınken döneyim dedi.
akp'nin şu son 12 yılda becerdiği tek şey de şu kişiliksiz ve kimliksiz liboşları harcaması oldu. sevmesem de tayyip'in ellerine sağlık bu konuda.
Türk edebiyatına önemli katkıda bulunmuş bir dönem yazarıdır. Onun kitaplarındaki tadı başka bir yerde bulamadım. Ve onun bir paragraf süren betimlemeleriyle okuyucuyu romanın merkezine çeken kaleminin tadına bir kez bakan onu birakamaz. Çeviri bestsellerlar falan yavan yani anladınız... öyle müthiş betimlemeleri ne dünya klasiklerinde bulursunuz ne çok satanlarda ne de dizüstü edebiyatında...