fazla okununuca klişe tadı verse de sözcüklerle çok iyi oynayan bir yazardır, cümlelerine kapılıp gidersiniz. siyasi yazılarını bilmiyorum, aşk üstüne yazdığı şeyleri okudum. ve okuduğum bütün yazıları güzeldi, yazım diline laf etmek yanlış olur.
not: siyasi görüşü hakkında zerre bilgim yoktur, diğer yazılarından bahsediyorum. üstüne basa basa söyleyeyim ki anlaşılsın.
bugünkü yazısında cuntanın "kafes" darbe planına karşı sessiz kalan medyayı ağır ifadelerle eleştiren yazar. cuntacılar niçin ayakta kalabilmekte? sorusunun tek bir cevabı var; "çünkü medya postal yalamayı seviyor".
Ali kemal'in günümüzdeki yansıması. Atatürk'ü soykırımla suçlayan bu şahsiyet ilk önce o yalandığı avrupa devletlerinin amerika'nın geçmişine bir baksın. Pkk bir toplumun öfkesi , Atatürk soykırımcı Akp demokrasisever chp faşist diyebilen yazar bozuntusu.
(bkz: Allah akıl fikir versin)
Tanrı gelip sana, Kürtlerle Türkler ayrılsa bu ülkedeki bütün insanlar çok iyi yaşayacaklar, çok zengin ve mutlu olacaklar dese, bizzat Tanrı sana söz verse, Kürtlerin ayrı bir ülke kurmasına razı olur musun?
Sustu.
Razı olurum diyemedi.
O zaman ona sordum
Peki sen aslında insanların iyi ve mutlu yaşamasını istemiyor musun? Asıl amaç bu değil mi?
diye devam eden, bizzat tanrı gelse başlıklı yazısı ile Kürt sorununa alternatif çözüm getiren, demokrat olmayı cumhuriyet'e saldırmak sanan bir yazar..
dipnot: Bizzat Tanrı gelse başlığını taşıyan köşe yazısına en iyi cevap..
Bir zamanlar kırmızı koltuk programıyla saldırgan tutumundan rahatsız olduğum (koltuğun renginden de olabilir saldırganlığı, çok emin değilim), şimdilerde yazdığı köşe yazılarıyla toplumun vicdanı olan yazardır.
başbakanı eleştirirken övmeyi de ihmal etmez bu abimiz.
"Bir yandan baktığınızda Erdoğan, Türkiye'nin kaderini değiştirmeye adaylığını koymuş, Türkiye'yi Ortadoğu'nun ve dünyanın etkili ülkeleri arasına sokmuş, izlediği dış politika yeryüzünün ciddi gazetelerinin en önemli tartışma konularından biri haline gelmiş, çağının en önemli liderlerinden biri olma yolunda hızla ilerleyen bir siyaset adamı."
konu demokrasi ve insan hakları olduğunda hiç alttan aldığına şahit olmadığımız yazar. ortalama 40 bin tirajı olan ve kendi yağında dahi kavrulamayıp maddi sıkıntılar çeken bir gazetede tsk'yı bu kadar cesurca eleştirmesi de fizik ile açıklanamaz herhalde. metafizik bir şey olsa gerek.
--spoiler--
kürtler tavizi hep biz mi vereceğiz, kürtlerin neler çektiğini, neler hissettiğini hiç anlamıyorsunuz diyor.
türkler de, nedir bu haliniz hep kürtleri savunuyorsunuz, bu pkknın kanlı cinayetlerini unuttunuz, daha yeni otobüste yaktıkları genç kızı da mı hatırlamıyorsunuz diyor.
iki taraftan da gelen mektupların çoğunluğunda bir savaşalım anasını satayım havası var.
aynı ilkel şiddet tutkusu öyle açık gözüküyor ki yazdıklarında, birbirlerine o kadar benziyorlar ki ve birbirlerine benzediklerini o kadar bilmiyorlar ki...
ve, iki taraf da gerçeği görmemek için öyle bir uğraşıyor ki...
gerçek şu, 25 beş yıl savaştınız ve birbirinizi silahla yenemediniz, bunu içinize sindiremiyorsunuz, yenmiş gibi yapmak istiyorsunuz.
yenmediniz, yenemeyeceksiniz, kazanabileceğiniz bir savaş yok ortada.
kazanabileceğiniz tek şey, barış.
onu da beceremiyorsunuz.
bazen, yaşlı bir herif olduğuma, bu ülkede yaşadığım kadar daha yaşamak zorunda kalmayacağıma, bu ilkellikleri, yetersizlikleri, beceriksizlikleri çok fazla da seyredecek zamanım olmadığına seviniyorum.
nasıl bir ölmek ve öldürmek tutkusu bu.
nasıl bir yaşamayı becerememe hali bu.
yarın ne hissederim, ne düşünürüm bilmem ama bugünkü duygularımı sorarsanız, size kısa bir cevap veririm.
hep aynı, bu gerzek liberallerin ve ahmak taraf yazarlarının ekseriyeti bu tarifi zor sınıflamanın içindeler. 30 yıllık çatışmayı, türk-kürt savaşı olarak görmek/göstermek.
bunu bilinçli olarak yaptıklarını ve neticesinde de kürtçülük' ün hortladığını düşünmekteyim. sayın altan, dtp ve avanesi ve kürtçü(k)lerine iki çift lafım var, masum ve mazlum kürt halkının haklı davalarından kanlı ellerinizi, hayallerinizi çekin.
milleti karşı karşıya getirmektende kaçının, bu mudur sizin barış özleminiz! şayet özgürlük tarifiniz, pkk ve dtp' yi birer kürt vicdanı olarak görmekse "leipzig özgürlük ödülü"nü alın sıra ile üstüne oturun!
şayet 40 bin tirajı ile 16 milyon ak parti' linin, vicdanı olduğunu düşünüyorsa da kendisine ergen sözlük bkz' larından birini hediye ediyorum:
ceylan önkol meselesiyle ilgili vicdan sahibi her insanın içini acıtacak güzellikteki yazılarının bir benzerini iett otobüsünde molotofla yakılan 17 yaşındaki kızın ölümüyle ilgili yazabilecek insanlığa sahip mi yoksa tirajlarının düşmesi korkusuyla bu pkk vahşetine karşı at gözlüğü takıp, yılların birikimiyle akıcılık kazanmış edebi diline güvenip tsk ile ilgili birbirinin benzeri yazdığı yüzlerce yazısını içindeki kelimeleri değiştirip tekrar tekrar yazıp müşterilerini küstürmeme yolunu mu seçecek? daha da önemlisi ikinci yolu seçtiği takdirde kendisini ayıla bayıla okuyan kitleler içinde kaç kişi para hatrına edebiyat parçalayan bu yapmacık demokratlığı farkedip kendisini eleştirebilecek? merakla bekliyorum.
bugünkü yazısındaki: "Ne zaman bu ülkede "askerî vesayet" sarsılsa, ordu kışlasına doğru çekilmeye başlasa, demokrasi kapıdan başını uzatsa, PKK bir eylem yaparak, silahın, ordunun, baskının güçlenmesini sağlar." cümlesi ve dünkü yazısındaki "Devlet Bahçeli, Deniz Baykal, Cemil Çiçek, Emine Ayna farklı kesimlerden, farklı partilerden insanlar ama barış karşısındaki direnişlerinde birbirleriyle benzeşiyorlar." cümlesi son dönem terör eylemlerinin ardından medyada yazılan çizilen yüzlerce köşe yazısından daha derin içerik sahibidir.
ekleme: yazıyı sözlüğe eklememden hemen 5 saniye sonra gelen eksi oy çoğu düşüncesine katılmadığım bir görüşün, çizginin sahibi olan bir kişiyi yermemi engelleyemeyeceği gibi o kişiyi bir cümlesinden dolayı övmemi de engellemez. bu adamı ne yazarsa yazsın desteklerimcilerle ne yazarsa yazsın kösteklerimciler kadar dogmatik kalıplarım yok.
tek kelime ile zavallı.
son yazıları ile yolda görsem yüzüne bile tükürüp, o tükürüğü ziyan etmeyeceğim pkk'lı itler ile zamanında foto çektirmiş utanmaz birisi.
ceylan için yazdıklarının binde birini hain pusuda ölen gençlerimiz için yazmasını beklemediğim insan vasfına bürünmüş şey. ki yazmadı da zaten. insan hakları vb martavalları okumaya başlamış, "taraf"sız gözle bakıyorum havalarına girmiştir. (bkz: şeyini şey ettiğimin şeyi)
babası çetin altan' ın altmışlı yıllarda devletçiliği türkiye' nin tek kurtuluş yolu olarak gösterip, batılı devletlere söverken, günümüzde o emperyalist devletleri övmekten başka hiçbir şey yapmamasının paralelinde hareket eden, ulusal egemenlikten, ulus devletten, yurttaşlık bilincinden, ulusal bağımsızlıktan bahsedenleri faşist diye damgalayıp onlarla alay eden, tutarsız yazardır, babasının uzantısıdır.
aşk, acı, empati, pati, sencil, kendine çok ama çok iyi bak, sevincinle mutlu oluyorum, kendimi senin yerine koyuyorum yazarı... e bu kadar konuda ahkam keserse siyasette tabi sıçar.
