edebiyatçıların bir araya geldiği bir futbol maçında "hasretinden prangalar eskittim" kitabı için cemal süreya kaleye geçmiştir. yayıncı mehmed fuat'ın şutunu tuttuğunda kitabı bastıracaktır. şutu tutar, kitap basılmaz. cemal süreya'ya "cemalim" deyişini duyabilseydik keşke.
leyla erbil'e yazdığı mektuplardan oluşturulan ''Leylim Leylim Ahmed Arif'ten Leyla Erbil'e Mektuplar'' kitabını sonunda bugün aldığım şairden de öte insan. henüz okumaya Mâlik olamadım; ama bir göz gezdirince şiirlerinin bende yarattığı o anlayamadığım, affınıza sığınırak, ''hazımsızlığı'' yine yaratmıştır. senin gibi, edip abi gibi, füruzan gibi insanların olduğu bu dünyada dünyalar kadar mutluyum ben üstad.
-------
Sabah gözlerimi sana açarım.
Akşam, uykularımı senden alırım. Nereye, ne yana dönsem karşımda mutluluğun o harikulade başdönmesini bulurum.
Böyleyken gene de şükretmem halime, hergelelik, açgözlülük eder, seni üzerim. Aklıma gelmezki seni usandırır, sana gına getiririm. Sana dert, sana ağırlık sana sıkıntı olurum. Nemsin be? Sevgili, dost, yâr, arkadaş... hepsi. Ençok da en ilk de Leylâsın bana. Bir umudum, dünya gözüm, dikili ağacımsın. Uçan kuşum, akan suyumsun. Seni anlatabilmek seni. Ben cehennem çarklarından kurtuldum. Üşüyorum kapama gözlerini...
leyla erbil le olan aşklarını öğrendikten sonra, beni açıkçası biraz hayal kırıklığına uğratmış, üzmüş şair. kimse anlamıyor neden böyle hissettiğimi de, ben onun aşk diye bahsettiği her şeyi farklı hayal etmiştim.
neyse, gene de büyük şair.
akşam erken iner mapushaneye hele, öyle muhteşem bir şiir.
Terketmedi sevdan beni,
Aç kaldım, susuz kaldım,
Hayın, karanlıktı gece,
Can garip, can suskun,
Can paramparça...
Ve ellerim, kelepçede,
Tütünsüz, uykusuz kaldım,
Terketmedi sevdan beni...
1954-1957 ve en son 1977de olmak üzere 60ın üzerinde mektup göndermiş Ahmed Arif leyla erbil'e. Pek çok şiirin ilk dizelerinin ve büyük bir aşkın kaleme alındığı o mektuplar bu ayın sonunda Ruken Kızıler editörlüğünde Türkiye iş Bankası Kültür Yayınları tarafından kitap olarak yayımlanacak.
-------
15 Mayıs 1954
Ankara
Leylâ, Canım,
Kayb, berbat ve sessizim... Sessiz ve dolu: Allahtan ki sen varsın. Yoksa halim korkunçtu.
Burası bir köy! Yakınlarımın bütün ısrar ve gayretine rağmen, hemen anneme gideceğim. Pazartesiye trendeyim. Eve gidince senin mektubunu bulmalıyım. Anneme ilk sorum o olacak zaten.
Sen nasılsın ömrüm? Son telefonda canını sıktım mı? Ben artık annenden korkmuyorum. Aksine onu, kendi annemmiş gibi seviyorum. Buna ne dersin?
Hınca hınç mısra doluyum. Kara ve yeşil fon, hepsinde hâkim. Biraz kendime geleyim, mendillerine, bluzlarına, yastığına mısralar serpeyim. Ha?
Fotoğrafındaki halbuki...yi hâlâ anlayabilmiş değilim. Anlatır mısın?
Bütün bunlar, beyhude biliyorum. Şaheser olan, benim uçakla oraya gelebilmemdir. Allah kahretsin, bu hastalık, bu rezaletler ve bu aile mecburiyetleri... Ne yapsam?
Gözlerinden öperim canım. En çok da burnundan. Gülme, ciddi söylüyorum.
--spoiler--
Ölüm buyruğunu uyguladılar,
Mavi dağ dumanını
ve uyur-uyanık seher yelini
Kanlara buladılar.
Sonra oracıkta tüfek çattılar
Koynumuzu usul usul yoklayıp
Aradılar.
Didik didik ettiler
Kirmanşah dokuması al kuşağımı
Tespihimi, tabakamı alıp gittiler
Hepsi de armağandı Acemelinden...
--spoiler--
solcuların sanattan hiç anlamadığının kanıtı nazım hikmet'i bu adamdan daha iyi bir şair olarak ilan etmeleridir.bu adam dizelerinden nazım hikmet yeteneğinde 10 tane şairi çıkarır. cumhuriyet dönemi türk edebiyatında nazım hikmet yeteneğinde aşağı yukarı 10 tane şair vardır. ama ahmed arif tektir. belki de cumhuriyet dönemi edebiyatımızın en iyi şairidir. dizeleri sürekli bilenip keskinleşen bir bıçak gibidir, okudukça hiç durmamacasına kanatır.ideolojik olarak ona ters olsam da sanatsal büyüklüğünü tabi ki kabul ederim.
garip akımına neden/nasıl kapılmadığı ile ilgili bir soruya şu cevabı vermiş adam:
"Orhan veli olsun, çevresindekiler olsun, birer küçük burjuvaydılar. hem de istanbul burjuvası. düşünce ve davranışları, kendilerine örnek seçtikleri fransız şairlerinin paralelindeydi. oysa ben doğuluydum. az gelişmiş değil, sömürülmek için kasıtlı olarak geri bırakılmış bir ülkenin, aşiret töreleriyle yetişmiş bir çocuğuydum. sömürgeci fransız toplumunun, bohemi, serseriliği ve gerçekten kaçma çabalarını kutsayan şairleri, elbette beni ırgalamazdı ."
Kirveyiz, kardeşiz, kanla bağlıyız
Karşıyaka köyleri, obalarıyla
Kız alıp vermişiz yüzyıllar boyu,
Komşuyuz yaka yakaya
Birbirine karışır tavuklarımız
Bilmezlikten değil,
Fıkaralıktan
Pasaporta ısınmamış içimiz
Budur katlimize sebep suçumuz,
Gayrı eşkiyaya çıkar adımız
Kaçakçıya
Soyguncuya
Hayına...
21 nisan'da, yani seneler önce bugün doğmuştur. 1991'de ölmüştür.
sözlerini sakınmayan, güzel yürekli, cesur bir şair. benim şairim! iyi ki doğmuş, iyi ki!