ahmed arif

entry613 galeri35
    321.
  1. leyla erbil'i gözlerinden öpen şair.

    --spoiler--

    hınca hınç mısra doluyum. kara ve yeşil fon, hepsinde hakim. biraz kendime geleyim, mendillerine, bluzlarına, yastığına mısralar serpeyim. ha?

    --spoiler--
    0 ...
  2. 322.
  3. Akşam erken iner mapushaneye adlı şiiriyle beni benden alan şair.
    0 ...
  4. 323.
  5. Her şiirini yaşadığını farkettiğinde, parça tesirli bir hayat yaşadığını anlar insan, öyle az buz değil "hasretinden prangalar eskittiğin", şunları dediğin;

    "öyle yıkma kendini,
    öyle mahzun, öyle garip...
    nerede olursan ol,
    içerde, dışarda, derste, sırada,
    yürü üstüne - üstüne,
    tükür yüzüne celladın,
    fırsatçının, fesatçının, hayının...
    dayan kitap ile
    dayan iş ile.
    tırnak ile, diş ile,
    umut ile, sevda ile, düş ile
    dayan rüsva etme beni.

    gör, nasıl yeniden yaratılırım,
    namuslu, genç ellerinle.
    kızlarım,
    oğullarım var gelecekte,
    herbiri vazgeçilmez cihan parçası.
    kaç bin yıllık hasretimin koncası,
    gözlerinden,
    gözlerinden öperim,
    bir umudum sende,
    anlıyor musun ?"
    "Gözlerinin dokunduğu her mekân memleketim",

    Gün gelir şunu söyletir sana;

    "Seni, kaburganın altın parçası
    Seni, dişlerimde elma kokusu
    Bir daha hangi ana doğurur bizi"
    1 ...
  6. 324.
  7. hasretinden prangalar eskittim.
    0 ...
  8. 325.
  9. diyarbakir da ulu camii niin arka sokaginda muzesi olan sair...bi edebiyatcinin daha muzesi vardida unuttum bilen varsa yazarsa sevinirim
    -gercekten sevinirim
    0 ...
  10. 326.
  11. Seninim. Yoksa, hiçbir şey olmak istemiyorum. Ama seninim. Ve sen, itmez, terslemezsen bu bana yeter.
    2 ...
  12. 327.
  13. abarttıkça abartılan.
    kendimde de çok sevmeme rağmen yine de biraz olduğundan fazla gösterildiğini düşünüyorum.
    0 ...
  14. 328.
  15. "yitirmiş tılsımını, ilk sevmelerin
    yitirmiş, öpücükleri"

    dizeleriyle aslında hepimizin yokluğunu çektiği o ilk aşklarımızı çok güzel anlatan mükemmel şair.
    0 ...
  16. 329.
  17. maviye calar gozlerin.
    itten ac, yilandan ciplak.
    gelip durmussam kapina.
    var mi ki doymazligim?

    cogu siiri bestelenmis unlu ozandir. diyarbekirlidir. leyla erbil'e yazilmis siirleri vardir. cogu siirinde gecen "leylim" hitabinin O'na oldugu soylenir. Ankara'yi ayri bir sever.
    0 ...
  18. 330.
  19. toplumcu gerçekçi şiir ustasıdır. tek şiir kitabıyla şair olması, kimi çevreler tarfından alaya alınmıştır.
    1 ...
  20. 331.
  21. Öyle yıkma kendini
    öyle mahsun öyle garip...
    nerede olursan ol
    içerde, dışarda, derste, sırada,
    yürü üstüne üstüne
    tükür yüzüne celladın
    fırsatcının, fesatcının, hayinin...
    dayan kitap ile
    dayan iş ile
    tırnak ile, diş ile
    umut ile, sevda ile, düş ile.
    dayan rüsva etme beni.
    4 ...
  22. 332.
  23. 333.
  24. leylim leylim kitabındaki mektuplarını okuyunca şiirlerinin ötesini görerek daha çok sevdiğim şair.
    velhasıl ki o mektuplar leyla erbil gibi bir kezbana yazılmış olsun.
    terketmeyecek şiirlerin bizi güzel insan.
    2 ...
  25. 334.
  26. --spoiler--

    kendine iyi bak,
    bir daha hiçbir ana doğurmaz seni.

    --spoiler--
    2 ...
  27. 335.
  28. ''bir şair: ahmed arif
    toplar dağların rüzgarını
    dağıtır çocuklara erken''

    cemal süreya

    unutamadığım
    ''Açardın,
    Yalnızlığımda.
    Mavi ve yeşil,
    Açardın.
    Tavşan kanı, kınalı-berrak.
    Yenerdim acıları, kahpelikleri... ''

    kalbim dinamit kuyusu
    ''Biz ki
    Yarınıyız halkın,
    Umudu, yüzakıyız,
    Hıncı, namusu...
    Şafakları,
    Taa şafakları
    Hey canım,
    Kalbim
    Dinamit kuyusu... ''

    ''ve ben şairim.
    namus işçisiyim
    yani yürek işçisi.'' Ahmed Arif (21 nisan 1927- ...)
    0 ...
  29. 336.
  30. 337.
  31. ''1983’te Anam Arife Önal’ı kaybettim. Okumamıştı ama… Pardon, okumamış yanlış oldu. Okutulmamıştı ama şirin bir kadındı. Bir keresinde komşularıyla toplanmışlar muhabbet ediyorlar. Komşu kadınlar sürekli oğullarıyla övünüyorlarmış “Benim oğlum izmir’e gitti doktor oldu. Benim oğlum istanbul’a gitti mühendis oldu. Büyük oğlum Bursa’ ya gitti mimar oldu” diye. Anam altta kalır mı? Oda “Benim oğlumda Ankara’ya gitti komünist oldu” demiş. Garip anam ne bilsin, komünistliği de doktorluk, mühendislik gibi bir meslek zannediyor.
    Asıl adım Ahmed Önal, Ahmed Arif olarak bilinirim. Yaşamım boyunca hakkı aradım; ezilenin ve güçsüzün yanında durdum. Memleketlilerim sömürülmesin, memleketlilerim kullanılmasın, memleketlilerim ölmesin diye konuştum. Eşitlik için yazdım, eşitlik için söyledim, eşitlik için dayak yedim, eşitlik için sövdüm. O günleri göremeyeceğimi bilsem de birilerine o günleri gösterebilmek için öldüm…'' ahmed arif
    0 ...
  32. 338.
  33. '' ahmed arif'in şiiri bir bakıma nazım hikmet çizgisinde, daha doğrusu nazım hikmet'in de bulunduğu çizgide gelişmiştir. ama iki şair arasında büyük ayrılıklar var. nazım hikmet, şehirlerin şairidir. ovadan seslenir insanlara, büyük düzlüklerden. ovada akan ''büyük ve bereketli bir ırmak'' gibidir. uygardır. ahmed arif ise dağları söylüyor. uyrukluk tanımayan, yaşsız dağları, ''asi'' dağları. uzun ve tek bir ağıt gibidir onun şiiri. ''daha deniz görmemiş'' çocuklara adanmıştır. kurdun kuşun arasında, yaban çiçekleri arasında söylenmiştir, bir hançer kabzasına işlenmiştir. ama o ağıtta, bir yerde, birdenbire bir zafer şarkısına dönüşecekmiş gibi bir umut (bir sanrı, daha doğrusu bir hırs), keskin bir parıltı vardır. türkü söyleyerek çarpışan, yaralıyken de, arkadaşları için tarih özeti çıkaran, buna felsefe ve inanç katmayı ihmal etmeyen bir doğa içinde. büyük zenginliği ilkel bir katkısızlık olan atıcı, avcı bir doğa içinde. ''

    ''ahmed arif şiirinde bir duygu sağnağı, imgeler halinde, sıra sıra mısraları kurar. ana düşünce, dipte, her zaman belirli, ama sakin durur, çoğalır, büyür belki, ama kalın bir damar halinde hep dipte durur. ahmed arif kendi şiirine en uygun yapıyı ve mısra düzenini bulmuş bir şairdir. anlatımıyla, şiirinin özü arasında özdeşlik vardır. türkçe destan türünün en ilginç deneylerini yapmıştır. en ilginç çıkışını desek daha yerinde olacak. bir yalçınlığı koyuyor şiirine ahmed arif, bir graniti. o yalçınlıktan, birden, sınır köylerine iniyor, ''tavukları birbirine karışan'' insanları anlatıyor. bu birdenbirelik onu kekre diyebileceğimiz bir lirizme ulaştırıyor. ya da tersi oluyor. eksiksiz bir silah koleksiyonunun arasından görüşmecisinin yolladığı taze soğan demetini görüyorsunuz. ahmed arif, doğu anadolu'nun, sınır boylarının yersel görüntüleri içinde oraların türkülerini kalkındırıyor, bütün anadolu türkülerine ulaştırıyor onları, büyütüyor, besliyor; ama boğulmuyor onların arasında. doğu anadolu insanının müthiş malzemesini korkusuz lirizm içinde önümüze yığıyor. sonra bütün anadolu insanına doğru yayıyor onu. pir sultan abdal'ı, urfa'lı nazif'i köroğlu'na, bedrettin'e götürüyor. büyük bir sevgiye, umuda çağırıyor anadolu insanını gözlerinden öperek, çıldırasıya severek.''

    ''ahmed arif'te imge, çıplaklığın çarpıcılığını taşır; düşünce, vurucu özelliğini ilk anda kullanır. ''hasretinden prangalar eskittim'' de bunun bir çok örneğini görüyoruz. sonra imge onda sınırlı bir öğe değil. bir bakıma şiirin kendisi, bütünü. öyle ki bütünüyle vardır onun şiiri. kelimeler ilişkin oldukları kavramları aşan ve daha geniş durumları kavrayan bir nitelik gösteriyor. şiirin bütünü içinde kullanılmış bazı düz sözler inanılmaz çarpıcılık, bir imge yeteneği kazanmaktadır ahmed arif'te. öte yandan, şiirin içinde birer ikişer kelimelik mısralara halinde akan bu sözler biçim yönünden de önem kazanmaktadır. öyle ki, kendiliğinden doğan ve yalnız ahmed arif'e özgü gizli bir aruz gibi bu sözlerden bütün şiire bir müzik yayılmakta, ya da bütün şiir çekidüzeninin onlarda bulmakatadır.
    sözgelimi; otuz üç kurşun'da:

    yakışıklı
    hafif
    iyi süvari

    mısralarının;

    yine aynı şiirde:

    ve karaca sürüsü
    keklik takımı...

    mısralarının böyle bir işlevi vardır.

    ahmed arif ritmi sözde arar. bunun için onun şiiri bir noktada ''oral'' niteliğini bırakır, çok ötelere gider. bu yönüyle çağdaş şiirin en yeni yönsemelerine karışır. özellikle imge konusunda yaptığı sıçrama onu bugünkü şiiri hazırlayanlardan biri yapmıştır. zaten birçok şairin onun etkisinden geçmesi de bunu gösteriyor.

    '' cesareti söylüyor ahmed arif. yiğitliği.
    bir pınar gibi, yeraltı suyu gibi, bir tipi gibi.

    ''dostuna yarasını gösterir gibi.''
    yücelerde yıllanmış katar katar karın içinde yürüyor yalınayak ve ayakları yanarak.''

    (cemal süreya- papirüs, ocak 1969)
    0 ...
  34. 339.
  35. --spoiler--

    rüya, bütün çektiğimiz
    rüya kahrım, rüya zindan

    --spoiler--

    yaşasın yaraların kardeşliği. aynı şiir ahmet kaya tarafından bestelenmiştir.
    1 ...
  36. 340.
  37. --spoiler--

    seni, anlatabilmek seni.
    iyi çocuklara, kahramanlara.
    seni anlatabilmek seni,
    namussuza, halden bilmeze,
    kahpe yalana.

    ard arda kaç zemheri,
    kurt uyur, kuş uyur, zindan uyurdu.
    dışarıda gürül gürül akan bir dünya...
    bir ben uyumadım,
    kaç leylim bahar,
    hasretinden prangalar eskittim.
    saçlarına kan gülleri takayım,
    bir o yana,
    bir bu yana.

    seni bağırabilsem seni,
    dipsiz kuyulara,
    akan yıldıza,
    bir kibrit çöpüne varana,
    okyanusun en ıssız dalgasına düşmüş bir kibrit çöpüne.

    yitirmiş tılsımını ilk sevmelerin,
    yitirmiş öpücükleri,
    payı yok, apansız inen akşamlardan,
    bir kadeh, bir cigara, dalıp gidene,
    seni anlatabilsem seni.
    yokluğun, cehennemin öbür adıdır.
    üşüyorum, kapama gözlerini.

    --spoiler--

    (bkz: haziranda ölmek zor)
    0 ...
  38. 341.
  39. --spoiler--
    ''ölüm bu, fukara ölümü / geldim, geliyorum demez...''
    --spoiler--
    2 ...
  40. 342.
  41. tekmil ufuklar kışladı
    dört yön,onaltı rüzgar
    ve yedi iklim beş kıta
    kar altındadır.

    kavuşmak ilmindeyiz bütün fasıllar
    ray, asfalt, şose, makadam
    benim sarp yolum, patikam
    toros, anti-toros ve asi fırat
    tütün, pamuk, buğday ovaları,çeltikler
    vatanım boylu boyunca
    kar altındadır.

    döğüşenler de var bu havalarda
    el, ayak buz kesmiş, yürek cehennem
    ümit, öfkeli ve mahzun
    ümit, sapına kadar namuslu
    dağlara çekilmiş
    kar altındadır.

    şarkılar bilirim çığ tutmuş
    resimler, heykeller, destanlar
    usta ellerin yapısı
    kolsuz,yarı çıplak venüs
    trans-nonain sokağı
    garcia lorca nın mezarı,
    ve gözbebekleri pierre curie nin
    kar altındadır.

    duvarları katı sabır taşından
    kar altındadır varoşlar,
    hasretim nazlıdır ankara.
    dumanlı havayı kurt sevsin
    asfalttan yürüsün aralık,
    sevmem, netameli aydır.
    bir başka ama bilemem
    bir kaçıncı bahara kalmıştır vuslat
    kalbim, bu zulümlü sevda,
    kar altındadır.

    gecekondularda hava bulanık puslu
    altındağ gökleri kümülüslü
    ekmeğe, aşka ve ömre
    küfeleriyle hükmeden
    ciğerleri küçük, elleri büyük
    nefesleri yetmez avuçlarına
    ilkokul çağında hepsi-
    kenar çocukları
    kar altındadır.

    hatıp çay ın öte yüzü ılıman
    bulvarlar çakırkeyf yenişehir de
    karanfil sokağında gün açmış
    hikmetinden sual olunmaz değil
    mucip sebebin bilirim
    ve kafi delil ortada.

    karanfil sokağında bir camlı bahçe
    camlı bahçe içre bir çini saksı
    bir dal süzülür mavide
    al al bir yangın şarkısı,
    bakmayın saksıda boy verdiğine
    kökü altındağda, incesudadır.
    2 ...
  42. 343.
  43. Vatan haini bir yazar. Tek derdi devrim, sosyalizm ayağına Kürdistandır.
    0 ...
  44. 344.
  45. 345.
  46. ahmed arif tapılası bi adam, sevdadan vazgeçmemeyi , aslolanın karşılık değil yalnızca ölesiye sevmek olduğunu, mecnun olmayı ondan öğrendim/k. fakat, dün mektuplara tekrar bi göz attım, objektif düşündüm de leylası konusunda biraz bencil...
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük