terketmedi sevdan beni
aç kaldım, susuz kaldım
hayın karanlıktı gece
can garip
can suskun
can paramparça
ve ellerim kelepçede
tütünsüz uykusuz kaldım
terketmedi sevdan beni...
eminim yanlışlıkla edebiyat bölümünü kazanmıştır.
* Haberin var mı taş duvar?
Demir kapı, kör pencere,
Yastığım, ranzam, zincirim,
Uğrunda ölümlere gidip geldiğim
Zulamdaki mahzun resim.
Görüşmecim yeşil soğan göndermiş
Karanfil kokuyor cigaram
Dağlarına bahar gelmiş memleketimin.. ***
Yangınlar,
Kahpe fakları,
Korku çığları
Ve irin selleri, aç yırtıcılar,
Suyu zehir bıçaklar ortasındasın.
Bir cana, bir başa kalmışsın vay vay!
Pusatsız, duldasız, üryan
Bir cana bir de başa
Seher vakti leylim -leylim
Cellat nişangahlar aynasındasın.
Oy sevmişim ben seni...
Üsküdardan bu yan lo kimin yurdu!
He canım...
Çiçekdağı kıtlık, kıran,
Gül açmaz, çağla dökmez.
Vurur alnım şakına
Vurur çakmaktaşı kayalarıyla
Küfrünü, Medetsiz, Munzur.
Şahmurat Suyu kan akar
Ve ben şairim.
Namus işçisiyim yani
Yürek işçisi.
Korkusuz, pazarlıksız, kül elenmemiş,
Ne salkım bir bakış
Resmin çekeyim,
Ne kınsız bir rüzgar
Mısra dökeyim.
Oy sevmişem ben seni...
Ve sen daha demincek,
Yıllar da geçse demincek,
Bıçkılanmış dal gibi ayrı düştüğüm,
Ömrümün sebebi, ustam, sevgilim,
Yaran derine gitmiş,
Fitil tutmaz, bilirim.
Ama hesap dağlarladır,
Umut, dağlarla.
Düşün, uzay çağında bir ayağımız,
Ham çarık, kıl çorapta olsa da biri
Düşün, olasılık, atom fiziği
Ve bizi biz eden amansız sevda,
Atıp bir kıyıya iki zamın
Yarının çocukları, gülleri için
Herbirinin ayvatüyü, çilleri için,
Koymuş postasını,
Görmüş restini.
He canım,
Sen getir üstünü.
oy havar!
Muhammed, isa aşkına,
Yattığın ranza aşkına,
Deeey, dağları un eder Ferhadın gürzü!
Benim de boş yanım hançer yalımı
Ve zulamda kan-ter içinde, asi,
He desem, koparacak dizginlerini
Yediveren gül kardeşi bir arzu
Oy sevmişem ben seni...
konuyla az çok alakalı sayıldığımdan, hakkında iki kelam da benim etmek istediğim öğretmendir. üniversiteye giriş sistemimiz malumunuz üzre boktan hallice. sosyaller, eşit ağırlıklar, fenler filan havada uçuşuyor (gerçi en son sistem hakkında pek bilgim yok). bazı bölümlerse, her iki daldan da öğrenci alıyorlar. bunlardan biri de türk dili ve edebiyatı (ve öğretmenliği). hem sosyalden hem de eşit ağırlıktan öğrenci alan türkolojiye de, söylemesi ayıp eşit ağırlıkta pek varlık gösterememiş tüm ea'cılar giriyor. esasında edebiyatla pek ilgisi olmayan insanlar edebiyat okuyunca ve edebiyat öğretmeni olunca da karşımıza ilhan berk'i, ahmet arif'i, hasan ali toptaş'ı ve hatta ece ayhan'ı bilmeyen edebiyat öğretmenleri çıkıyor. türkoloji bölümlerinde verilen eğitim zaten daha çok eski edebiyat ve türk dilinin tarih içersindeki gelişimi üzerine. derslerin sıkıcılığı, hocaların "solla ilgisi olan" hiçbir edebiyatçıyı işlememek için karanlık odalarda birbirlerine ettikleri yeminler ve zaten edebiyatla ilgisiz insanlar birleşince ortaya bu şekil hocalar çıkıyor.
başlığın geleneğine de uyalım. pisagor'u bilmeyen matematik öğretmeniyle ev arkadaşıdır, şerrefsiz!
cemil meriç'i dizi oyuncusu sanan insandır.
"ne bileyim lan bir sürü dizi ve bir sürü oyuncu var, hepsini tanımak zorunda mıyım, yoksa futbolcu mu lan, yoksa şarkıcı mı?"
spor yapmaktan aciz bir beden öğretmeninden, eli fırça tutmamış resim öğretmeninden, kalorifere kömür atmamış yerleri paspaslamamış bir hademeden, öğrencisine cetvelle dalmamış bir müdür muavininden farkı yoktur.