her Türk insanının belli bir dönemini yiyen bi eserdir bu.
fakat ne kadar ironik bir durumdur ki şarkı kendisiyle çelişip, işlediği konuya ters düşmekte. dinleyip, hafiften eşlik ederken nakarat kısmında insanın kendisine 'nası yaa?' gibi sorular sormaması olur şey değil.
göz yaşlarının şarkının ritmine göre akmasıdır. onun eli gibi yanağından süzülmesidir. kulağına fısıldar onun nefesini. sıcaklığını bile hissettirir. her şeyden biraz tattırır da onu görmeye yetmez şarkılar. ondandır işte ah bu şarkıların gözü kör olsun.
çocukluğumda henüz türk sanat müziği'nden hiç hazzetmezken dahi dinlemeyi çok sevdiğim şarkıydı. avni anıl büyüsü çocukluk aşklarına bile erişebiliyormuş demek ki.
ben olurum kör, sen olursun, o olur, herkes olur.
hatta herkes ölür.
solucanlar var ya hani, ya da kurtlar;
ruhsuz bedenleri kemiren o yavşakçalar,
onlar bile kör olabilir.
ama şarkılar olmaz.
olamaz.
korkularından kaçamayarak göz doktoru olmayı seçmiş bir bestekar,
şüphesiz ki sakin olmalıdır.
sakin...
zaman makinesi seyahatnamesi/ bir orda bir burda /90'larda bir yerde...