14.yydan beridir hindistanda var olan bir mezheptir. Müritleri aghori zaitleri ölümsüzlük için cesed kefeni giyerler ve ölen kimselerin cesetlerini törensel bir biçimde yerler. Mezarlıklarda yaşayan , törenlerinde insan kemiği, külü kullanarak etini yiyen bu zahitler, insan eti yemenin fiziksel ve manevi gücüne inanırlar ancak Hindistan'da çok sevilmezler ve çok ağzı sıkı bir toplum olarak bilinir. 18. yüzyıl dönemine yakın bir dönemde 150 yıl yaşayan bir rahibi tanrı Şiva'nın vücut bulmuş hali olarak düşünen ve onun izinden giden aghori zahitleri, cenazelerin sürekli ölümü hatırlatıp, sürekli ölümün son gerçekligini göz önünde tutuğuna inandıkları için hayatlarını hep cesetlerin, küllerin içinde geçirirler.
Hindistan'da nerede bir cenaze töreni varsa yakınlarında mutlaka aghori mezhebinden birileri vardır, ya yanmış ceset külleriyle oynarlar yada cesetlerin yanmamış kısımlarını yemekle meşgul olurlar. insan eti yemek dışında dışkı da tüketen aghoriler bazen inançları gereği ölülerle cinsel ilişkiye girerler. "Bizim, dış dünyaya rezil görünen şeyleri neden yaptığımızın sebebi, gerçekte basittir" cümlesi onların kendilerince en kirlide en safı aramak amaçlarını ortaya koyuyor. Aghora Sankristçede kolay yol demektir ghora(zor yol)'nın karşıtıdır. Kafataslarından su içmeyi ölü eti yemek kadar doğal gören ve uygulayan bu çıplak insanlar kendilerini en kolay yoldan kötülüklerden arınıyor olarak düşünüyorlar.