geçenlerde gidip gördüğüm şehir. gezmek için az vaktiniz var ise rahat olun. öyle küçük bir şehir ki kaleydi, hamamdı, mevlevi türbe camiiydi derken hemencecik ve araç olmadan gezebilirsiniz. yemekte kocaman bir ekmek getirdiler, patates ile yapılıyormuş. gece çıkıp takılacağınız fazla mekan yok. alkol yine yok. soğuk olduğuna dair girilen entrylerin tersine, aralık ayında olmamıza rağmen inanılmaz sıcaktı.*afjet denen dahiyane buluşları doğal gazı sallar. binanın son katında kalıyor olmamıza rağmen sıcaktan uyuyamadık. insanları biraz garip. hemen hemen herkes bir cemaatin üyesi. dönüşte otogardan lokum hediye edildi bana ve yediğim en güzel lokumdu diyebilirim. ayrıca leblebi konusunda garip bir inatları var ki, çorumun meşhur leblebisinin esasen afyona ait olduğuna dair söylemler mevcut.
yeni öğrendiğim son bir özellik; atatürk'ün kocatepede çekilmiş fotoğrafında ''savaşı hallederiz de, şu afyonluları ne yapacağız?'' diye kara kara düşündüğü bir şehirmiş işte.*
resmi marşının "ankaranın bağları da geçtim gittim yolları" olduğu güzide bir ilimiz. öyle ki yoldan geçen tüpçüde, kot pantol satan dükkanda, askeriyesinde ve cami imamının cep telefonunda bu müziği duyabilirsiniz. sanattan anlıyorlar vesselam..
ömrümün ' kara yılları 'nı geçirdiğim şehirdir. insanları soğuktan da soğuk, anlayışsızdan da anlayışsızdır ( mutlaka iyileri de var tabii ). hele bir de istanbul'dan gitmişseniz o şehire uzun süre uyum problemi yaşar ve bir türlü uyuşamazsınız. oruçoğlu termal oteli bir harikadır. gidilip görülmelidir. kadınana ilköğretim okulu'nun havası oldukça can alıcıdır. öğrenci ve öğretmenleri göz ardı etmek şarttır. afyonlu değilseniz şayet sadece turistik amaçlı gitmekte fayda vardır.
eskiden havası soğuksa soğuk sıcaksa sıcak olan şehir. şimdilerde ise buralara yaz günü kar yağacak nerdeyse. çok değişik bir hava muhalefeti var. ondandır ki daha kirazları toplayamıyoruz.
otobüs ve dolmuş şoförlerinin kırmızı ışıkları umursamadıkları yerleşim birimi. sadece önde araç varsa duruyorlar. sarı ışık ise zaten yeşil onlara göre. sadece toplu taşıma araçları böyledir demiyorum tabiki, özel araçlarda da rastlanıyor. mekan afyonkarahisar işte. afyona yolunuz düşerse eğer trafik kurallarını unutun ve tetikte olun derim. tecrübeyle sabittir, tek yön yoldayım diye rahat yürümek pahalıya gelebilir.*
aynı zaman da havaya taş atsan, afyonun meşhur havadaki taşı diye nam salacak kadar fazla meşhuru vardır(lokum, sucuk, mermer, kaplıca, kilim, "haşhaş" vs...).
nice kocakarı, kahin ve meteoroloji uzmanını yalancı çıkaracak havaya sahip olan, bulunduğu stratejik konuma göre bu denli gelişememişlik gösteren enteresan il(türkiyenin en büyük köyü de derler).
fakat son zamanlarda gerek üniversitesinin gerekse kendisinin hızla büyüme politikası içerisine girdikleride göz ardı edilemez hani.
bir ara tüm tepkilere rağmen zamanın hükümeti tarafından sonundaki "karahisar" isminin atıldığı, senelerce "afyon" olarak adı geçen, tüm tepkilere rağmen senelerce resmi olarak eski ismini geri alamayan, en son 3 sene evvel yapılan bir çalışma ile "karahisar" ekine kavuşan egenin şirin ili.
gördüğüm bir çok il arasında (doğu illeri dahil) bir il ancak bu kadar kötü olabilir fikri oluşturan şehir.saygısız ve görgüsüz insan topluluğunun olduğu bir şehir. istisnaları vardır mutlaka ama bu kadar insan nasıl olmuşta afyona toplanmış.ilginç. ayrıca yemek kültürü sıfır.