Filistin'de bir Yahudi Devleti'nin kurulabilmesi için öncelikle Hitler ile Siyonist liderler arasında bir anlaşma imzalandı:
"Wilhelmstrasse'nin gizli arşivleri, Hitler imparatorluğu ile Yahudi örgütleri arasında, Alman Yahudilerinin Filistin'e göçlerini kolaylaştırmak amacıyla bir anlaşma imzalandığını ortaya koymaktadır." (Theodor Herzl, Paris 1960, A. Chouraqui, sf.225)
"Hitler, antisemitik liderler olan Luger, Schönerer ve diğerlerinin taktiklerini kullandığı halde, politikada antisemitik işlemler uygulamaktan oldukça uzaktır." (The Universal Jewish Encyclopedia, cilt 5, sf.400)
Siyonistler ile Hitler arasındaki bu ittifakın temel dayanak noktası ideolojik benzerliklerdir. Nazizm de Siyonizm de ırk saflığını savunmaktadır. Hitler'in Ari ırkı oluşturmak için yaptığı çalışmalarda, Yahudileri Alman toplumunun dışına itmesi, Siyonistler tarafından anlaşılması hiç de zor olmayan bir tutumdur. Çünkü Siyonistler de Yahudilerin üstün bir ırk olduğu ve diğer ırklarla karışmamaları gerektiği iddiasındadırlar. Bu durumda, Siyonistler için –kendi planlarına göre- Hitler'in politikaları karşısında yapılması gereken en akılcı hareket, minimum zarar ile maksimum fayda sağlamaktır. Bu da, bir yandan Hitler'i desteklemekle, bir yandan da Almanya'da yaşayan Yahudileri Hitler'in zulmünden koruyabilmek için hızlı bir şekilde Filistin'e ulaştırabilmekle mümkündür.
meşhur kavgam kitabı acayip sıkıcıdır. sonuna kadar okudum diyen muhtemelen ya yalan söylüyor ya sallıyor ya da kız düşürmek için entel ayağına yatıyordur. bazı yazarlar eksileyecek biliyorum ama oğuz atay'ın tutunamayanları da bu kategoridedir.
Hitler'in "Kahverengi Gömleklileri" ya da diğer adıyla "SA"ları, faşist yapıyı tam anlamıyla uygulayan bir örgüt oldu. Almanca "Sturm Abteilung" (Fırtına Kıtaları) ismini taşıyan SA'lar, faşizmin temel karakterine uygun olarak, kültürsüz, kabadayı karakterine sahip, zalim, acımasız hatta sadist insanlardan seçiliyordu: "SA'lar işsiz insanlardan, sokak eşkiyalarından, katillerden oluşuyordu."
"SA, Hitler tarafından, 1921'de Münih'de kuruldu. Örgütsel dayanağı, yeni gelişen Nazi hareketinin saflarına katılmış serserilerdi."
"Başlangıçta SA üyelerinin çoğu, Weimar Cumhuriyeti'nin ilk günlerinde solculara karşı çarpışan eski askerlerin oluşturduğu silahlı çapulcu gruplardan (Freikorps) geliyordu." ,
SA'lar, Hitler'in fedaileri olarak hareket etmeye başladılar. Karşıt görüşlü politik gruplara saldırılar düzenliyorlardı:
"Hitler, SA'ların ordu disiplininden uzak olmalarını istiyordu. Onlar 'kanun tanımayan şok örgütleriydi!' Amaçları politikti; politik toplantıları bölüyorlar, Hitler'in korumaları olarak görev yapıyorlardı." ,
"SA kolları terörist metodları kullanarak kalıcı bir seçim kampanyası yürütmek ve böylece hafif bir direnç gösteren demokrat muhalefeti zayıflatmak üzere tasarlanmıştı." ,
"Üyeleri Mussolini'nin Kara Gömlekliler'ine benzer biçimde kahverengi üniformalar giyen SA, parti toplantılarını koruma, Nazi gösterilerinde önde yürüme ve siyasal karşıtlara fiziksel saldırıda bulunma gibi görevler üstlendi. Hitler'in 1923'teki başarısız Birahane Darbesi'nin ardından geçici olarak dağıldıysa da, 1925'de yeniden örgütlendi ve kısa sürede şiddet yöntemlerini yeniden uygulayarak genel ve yerel seçimlerde seçmenlere gözdağı vermeye başladı." ,
Çoğunluğu ruhsal dengesizlik içinde bulunan SA üyeleri liderlerine karşı anlaşılması zor bir bağlılık içindeydiler. Liderlerine büyük bir sadakatleri vardı:
"Kahverengi Gömlekliler, Hitler'i ruhani liderleri olarak görüp, sadakat gösteriyorlardı." ,
"Pfeffer Von Salomon, 'Yüce SA lideri' olarak isimlendirildi, ve Almanya'daki tüm SA'ların komutanlığına getirildi." ,
SA'ların yöntemi ise, tüm faşist örgütlenmelerde olduğu gibi terör ve işkence oldu. Sadist, zalim, insanlara acı vermekten hoşlanan bu güruh, pek çok baskı operasyonunda kullanıldı. SA'ların işkence yuvalarında ise akıl almaz vahşetler yaşanıyordu:
"Hitler'in yanında çalışanlardan birinin ifadesine göre, Berlin'de SA karargahı Hedemannstrasse'nin dördüncü katında gizli bir SA işkence odası bulunuyordu. Bulduğumuzda insanlar açlıktan yarı ölmüş durumdaydılar. itiraf ettirmek için günlerce dar dolaplarda tutuluyorlardı, 'sorguya çekme, ya dövmekten ya da demir sopalarla ve kırbaçlarla aşağılanmaktan ibaretti' dedi. içeri girdiğimizde bu yaşayan iskeletler pis kamışlar üzerinde iltihaplı yaralarıyla yan yana yatıyorlardı." ,
Hitler Dönemi Almanya’nın Dış Politikası
Kasım 26, 2010 · 0 Comments
Adolf Hitler, 1933 itibari ile Almanya şansölyeliğini ve 1934’den ölümüne kadar Almanya’nın liderliğini ve Nasyonal Sosyalist Alman işçi Partisi’nin başkanlığını yapmıştır.
iş bu süreçte Adolf Hitler‘in uyguladığı ulusal ve uluslararsı politikalar siyasi tarihte kendinden oldukça söz ettirmiş ve bu süreç birçok bilimsel araştırmanın, romanın, tiyatro oyununun ve sinema filminin konusu olmuştur.
Adolf Hitler, I. Dünya Savaşı sonrasında kurulan Weimar Cumhuriyeti‘nin oluşturduğu demokratik havadan yararlanarak, kısa sürede iktidarı ele geçirmiş ve adeta diktatörlüğünü kurmuştur. Bu süreçte yaşanan 1929 Buhranı‘nın ve Adlof Hitler‘in propaganda çalışmalarının oldukça büyük etilerinin olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır.
Propaganda çalışmaları sırasında, Adolf Hitler, nasyonalizm, anti-semitizm ve anti-komünizme sarılmakta; özellikle ekonominin güçlendirilmesini ve ordunun tekrar kurulması gerekliliğini savunmaktadır. Bu tür söylemler Alman halkı tarafından ilgi görmüş ve Adolf Hitler her geçen seçimde aldığı oyları biraz daha arttırarak demokratik yollarla diktatörlüğünü kurmaya adım adım başlamıştır.
Almanya‘nın klasik dış politikası ile karşılaştırıldığı zaman Adolf Hitler döneminde izlenen dış politikanın en azından başlangıç döneminde çok da farklı olmadığı görülecektir. Weimar Cumhuriyeti Dönemi Almanya’nın Dış Politikası da tıpkı Hitler Dönemi Almanya’nın Dış Politikası gibi revizyonist bir yapıdadır. Weimar Cumhuriyeti döneminde Almanya, I. Dünya Savaşı sonrasında imzalanan Versay Antlaşması‘nın şartlarını değiştirmek için uğraş vermiştir. Bu çerçevede Adolf Hitler‘in saldırgan politikaları önceleri fazla dikkat çekmemiş ve ingiltere ya da Fransa gibi devletlerce önlemler alınmasına gerek görülmemiştir.
Adolf Hitler‘in yarattığı tehlike potansiyeli ancak 1936 yılında algılanabilmiştir. Almanya‘nın silahtan arındırılmış Ren bölgesine askeri birliklerini sokması başta ingiltere ve Fransa olmak üzere Avrupalı devletlerin dikkatlerini Almanya üzerine çekmiştir. Bu süreçten sonra Hitler’in verilen tavizlerle yetinmeyeceği; amacının sömürgeler elde etmek değil, “Lebensraum” olarak adlandırılan ve Avrupa’yı da içine alan “yaşam alanı“nı elde etmek olduğu anlaşılmıştır.
Bu aşamadan sonra, Adolf Hitler yönetimindeki Almanya, aşırı saldırgan bir dış politika izlemeye başlamış, önce Polonya‘ya savaş açmış ve sonrasında Avrupa’nın büyük bir bölümü ile Asya’nın küçük bir kısmını istila etmiştir.
Almanya‘nın Adolf Hitler döneminde izlediği dış politika, genel anlamda alışılmışın dışına çıkmış ve bu nedenle ingiltere, Fransa gibi Avrupa’nın önde gelen devletlerince Almanya‘nın amaçları öngörülememiş, algılanamamıştır.
- 6 milyon civarı yahudi öldürmüştür.
- "hiçbir alman özürlü doğamaz" deyip tüm özürlüleri öldürmüştür.
- "gestapo" adında gizli örgütüyle nazizm'e karşı olanları öldürdü.
- ikinci dünya savaşında "polonya, norveç, danimarka, belçika, hollonda, yunanistan, avusturya, çekoslovakya'yı işgal etmiştir. yunanistan'ın işgali üzerine türkiye'de çakmak hattı kurulmuştur.
- ingiltereye kartal hücumu diye adlandırılan bombardıman harekatını başlatmış londra'yı yerle bir etmiştir.
- barbarossa hareketını yapmış ancak moskovaya ulaşamadan stalingrat bölgesinde durdurulmuştur.
- fransayı işgal etmiş fakat eyfel kulesinin asansör ipleri kesildiğinden eyfele çıkamamıştır.
- müttefik devletlerin fransayı kurtarmasıyla birlikte dört devlet olan abd, sscb, fransa ve ingiltere almanyaya girmiştir. adolf hitler siyanür kullanarak intihar etmiş almanya düşmüştür.
Mavi gözlü Mustafa Kemal, bize demokrasi ve milliyetçiliğin ne olduğunu öğretmiştir.” “Benim ustam Il-Duce’dir, ama onun ustası da Mustafa Kemal’dir.”
Yerine
Kahverengi gözlü Recep Tayyip, bize demokrasi ve milliyetçiliğin ne olduğunu öğretmiştir.” “Benim ustam Il-Duce’dir, ama onun ustası da Recep Tayyip’dir.”
zeki olmadığı kesin, katliam yaptı diye adının bilinmesi özgecanın katilinin adının bilinmesine benzer, yani orosbu cocugu orosbu cocukluguyla bilinir, şerefli şerefiyle.
rusyaya saldırmasa bütün avrupayı işgal edebilirdi. ingiltere dışında pek çok yeri işgal etmişlerdi. başarmış olsaydı.büyük almanya imparatorluğunu kuracak zevk sefa içinde hayatını sürdürecek,alman ırkını yüceltip,diğer ırklara almancayı ve alman kültürünü empoze ettirecek buna karşı gelenleri amerikan ajanlarıyla suçlayacaktı. kurduğu imparatorluk sayesinde büstü dikilecek.mezarı anıt haline gelecekti.ilkeleri yüzünden insanlar ölecekti ve bunun adına hitlercilik denilecekti.
Kabul etmek gerekir ki cok hirsli ve o hirsi yuzunden uer yerinden oynadi hayat sahasi icin once avrupayi sonra dunyayi elegecirmek istedi. Ama leningrat petersburg da pavlov un kopekleri cikti kosullu ogrenen bu kopekler zip sesiyle birlikte alman panzerlerini patlatti ve sonuc ortada...
gerçek adolf hitler, musevi dinine bağlı, vatanperver bir yahudiydi. 1. dünya savaşında ölen hitlerin yerine ona çok benzeyen bir faşo ağa getirdiler. sabun fabrikasına yağ stokları tükenen hitler 2. dünya savaşını başlatıp, yahudileri hammadde olarak kullandı.
tamam hitler katildi eyvallah... ya stalin ? ya churchill ? ya roosevelt ? kesilen türk olunca, leh olunca, çek olunca ses yok yahudi olunca var dimi ah ah...