adapazarı meydandaki pastane

entry1 galeri0
    1.
  1. tanım: tren garını karşınıza aldığınızda sağ tarafta hemen köşedeki pastanedir.

    ismini cismini bilmem, zira tabelası falan yoktu. şimdi şöyle;

    kız arkadaşımın bir sınavı için adapazarı'na gittim, gitmez olaydım. hadi kahvaltı yapalım fikrinden sonra, iki katlı dışı beyaz bir pastane gördük, girdik. camekanda dilim pastalar ekler vs vs...

    ------ varan 1: beş liranın üstü ------

    girince zaten her an kahveye kaçacak tipte bir abi karşıladı bizi. biz de malum genciz cepten yemek istemiyoruz, ben de setcard var ona yaslayalım diyoruz;

    - abi setcard geçiyor mu?
    + 5 liranın üstünde yersen geçiyo..
    - abi bak setcard ama kredi kartı değil.
    + 5 liranın üstünde olursa geçiyo..

    aha dedim yarraklara geldik maddiyat canavarı bir yer.. ulan türk erkeğinin genlerinden midir nedir çıkamıyosun da girdiğin mekandan.

    ------ varan 2: ekmek kesme makinası ------

    üst kata yönelelim dedik, girişte her şey güzel beyaz pofuduk sandalyeler falan. tam merdivenlere yöneldiğimiz anda gördüğüm şey hala gece rüyalarıma girmekte: üstü ekmek kırıntılarıyla dolu fişi boşta sallanan bir ekmek kesme makinesi! o beyaz sandalyelerle 5 lira üstü olayını atlatmışken yeniden her şey tersine döndü. o makinenin orda ne işi vardı ve en son ne zaman ekmek kesilmişti o paslı makinede... ama dedim ya inat işte dönüp gidemiyorsun!

    ------ varan 3: toplama koltuklar ------

    neyse üst kata çıktık ama merdivenlerden çıktıkça üst katın yavaş yavaş gözümde netleşen görseli sanırım biraz da dıştan bi sesle ''nereye geldik amk lan!'' dedirtti. bir adet deri köşe takımı, bir kahve masası, bir dış mekan masası, bir adet normal ev yemek odası masası... biz biraz daha rahatlamak için yemek masasına oturduk.

    ------ varan 4: ilk servis mecburidir ------

    artık sadece burdan bir an evvel gidelim güdüsüyle ürkek ürkek etrafa bakarken kız arkadaşımın bir göz hareketi beni arkama bakmaya sevketti. koskocaman ''ilk servis mecburidir'' yazısı... yani öyle gelip birini bekleyemezsin, soğuktan korunamazsın, tuvalete işeyemezsin... dip not olarak da farkettiyseniz artık içinde olduğumuz tedirginlikten solayı konuşmayı bıraktık sadece göz temasıyla iletişim kuruyoruz.

    ------ varan 5: masaya oturan yabancı ------

    tüm bu korkuların içinde bir yudum çay ve bir dilim pasta yemek gayretinde olan bizler için henüz her şey bitmemişti. orda olduğumuz 5. dakika da farkettik ki ayrı masa diye bir kavram yok! biri geliyor masanızda boş sandalye varsa selam verip oturuyor ve takılıyor... sevgilimle ilk şehirdışı maceramda masama tanımadığım bir adamın oturması korkusu hayata küstürdü şu gencecik yaşımda. hayır kovsan kovamazsın sikerler yani. gözlerime perde indi o an, artık hiç bir pşey düşünemez olmuştuım ve çayını da pastasını da sikerler aga diyerekten kalktık.

    ------ varan 6: amcanın setcardla imtihanı ------

    koşarak uzaklaşmak istesek de hesabın ödenmesi lazımdı. kasaya geldik ben setcardı uzattım. allahtan 5 lirayı geçmiştik... ama inanın gençler o kadar iğrenç porno, korku filmi, kafa kesme videosu vs izledim ben böyle bir işkence görmedim... ama setcard'ı kredi kartı pos makinesinden geçirmeye çalışıyo ama nasıl çalışıyo! orasına sokuyo burasından kaydırıyo makineye vuruyo...! kızın gözlerini kapadım yemin ediyorum. neyse dedim abi ver sen o kartı, biz nakit ödeyelim. şimdi o kredi kartı değil desen binbir tane mevzu çıkacak...

    tüm bunlardan sonra istanbul'a dönmeyi düşündüğümüz saati erkene aldık ve uzun süre birbirimizin yüzüne bakamadık. he bir pastane için bütün şehri mi kötülüyorum? hayır. o pastane için dünyadan nefret ettim ben. intihar mektubu yazdım da çok acıklı geldi okuyunca intihar edemedim.
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük