gittikçe büyüyen bir şehir. eskiden öyle miydi ya. biz oraya köy diye giderdik. inek otlatır, tarlada çapa yapardık. şimdi ne inek kaldı, ne tarla. her yer lüks evlerle, villalarla doldu. ama yine de güzeldir. sapanca gölü'nde yüzmek de ayrı bir zevktir.
medeniyetin uğramadığı şehirdir. evet evet ciddiyim. 50 metrede bir hız tümseği bulunan caddelerinde birde zırt pırt durup ona buna selam veren, sohbet eden şoförler görünür. daha sarı ışığın yanmasına 4 saniye varken arkadaki araba deli gibi korna çalar. yeşil söner ama 4-5 saniye daha araçlar geçmeye devam eder. yayalar ise daha da bir tuhaftır. her buldukları yeri yaya geçidi zannederek karşıya geçerler. minibüs ve dolmuşlar gereksiz yere sürekli korna çalarlar. nüfusu bu kadar az olupta bu kadar gürültülü başka bir şehir var mıdır merak etmekteyim. bunun dışında oldukça kazık bir şehirdir. istanbul'da sarıyer'den taksim'e 85 kuruş'a gidersiniz. burada 3 km yol için öğrenci tarifesiyle 90 kuruş ödersiniz. şehirde neredeyse hiçbir yerde düzgün bir yol göremezsiniz. devamlı kazı çalışması vardır. yayalar kaldırım denen hedenin ne olduğundan bir haber vaziyette fütursuzca yollarda yürür. yollarında başka hiçbir şehirde görmediğim mavi renkte 3 tekerlekli, önünde kocaman bir sepeti bulunan bisikletler mevcuttur. bu bisikletlerin sayısı o kadar fazladır ki neredeyse her dakika birkaç tane görürsünüz. gençler ise mopet ile insanların kulaklarını bir güzel sikerttikten sonra çark caddesine çıkıp göğüslerindeki kafam kadar dg yazısını göstere göstere havalı bir şekilde yürür. eğlence anlayışı bir parkta çay içmekten ibarettir. koca şehirde bir tane rock bar bulunmaz. hatta doğru düzgün bar bulunmaz. turistik bir belde olan ve yurt dışından bile turist alan karasu isimli ilçesinde eğlenecek doğru düzgün bir yer bulunmamaktadır. liman inşaatı sonrasında denizi kirlenmiştir. ilçe halkı turistleri kaçırmak için ellerinden geleni yapmaktadır. tüm bunlara rağmen bu şehrin insanı bu şehri sever ve mutludur. megabyte ise bu insanları anlamakta güçlük çeker. zaten bu sebepten dolayı okulu bittiği gibi tekrar istanbul'a dönmüştür.
adapazarı gol adapazarı gol tezahüratına konu olan sakarya ilinin merkez ilçelerinden biri... Toplu taşıma araçları bu yıla kadar hayvanı bağlasan durmaz bir haldeydi... Yıl 2010 körüklü otobüsle yeni tanışıyorlar varın siz hesap edin... Ayrıca işim gereği yaşamak zorunda olduğum yer.
ılık ılık esen tatlı meltemi vardır,haftada en az iki kere yağmur yağar,harika suyu saçları kremsiz ,maskesiz yumuşacık yapar.. doğa harikası sapancası var.istanbul bir buçuk ankara üç saat.lakin bu cennet memlekette yabancılar pek hoş karşılanmaz, içlerine alınmaz.ama olsun yine de sevilir tatangasıyla,ıslama köftesiyle*
anadolu ve avrupa arasında kalmış aslında anadolu şehri olan sakarya, insanları itibariyle gösterişe , şaşaya düşkün bir yerdir.modanın son halini orda takip edebilirsiniz lakin içleri boştur.*
adapazarı'nda her an bir bisiklet tarafından ezilme tehlikesiyle karşı karşıyasınızdır. ayrıca esnafının da kimseye mudanası yoktur. millet iş bulamazken buranın esnafı iş beğenmezler.
genç jenerasyon erkeklerin genellikle birbirlerine ''hafız'' diye seslendiği memlekettir. bir de ünlü bir fırını vardır; ekmeği fişle satar. ne dayıydı bilemedim şimdi.
edit: bilent hatırlattı sağolsun, ''resul dayı'' fırınımızın ismi.
bu ilimize adapazarılılar kasaca ada der. çünkü sakarya ve çark suyu arasında yer alan şehir, tıpkı bir adayı andırır. pazar sözüne gelince burası onyedinci yüzyılda yörenin pazar yeriydi. adapazarı bu iki sözcüğün ada ve pazar sözcüklerinin birleşmesinden oluştu. adapazarı, sakarya ilimizin merkezidir.