2005 yapımı danimarka güzelliği...
filmin başrollerinde Ulrich Thomsen ve casino royal den aşina olduğumuz Mads Mikkelsen var. film, komik olmasından önce nefis bir dram. öyle körü körüne insanın böğrüne saplanan leş bir dram değil. olması gerektiği gibi tadında, damakta güzel bir tad bırakan dram.
bunun yanında absürd komik yanı ile de imdb puanını fazlasıyla hakkettiğini söyleyebiliriz. http://www.imdb.com/title/tt0418455/
istanbul film festivali arşivlerinde seyran ederken karşıma çıkan danimarka yapımı, kara mizah kategorisine koyabileceğimiz kült film. aynı zamanda avrupa'nın ehemmiyetli festivallerinden olan varşova film festivali'nde ödül almış.
--spoiler--
Dr. Kolberg: Adam, this makes no sense at all. I am a man of science, I believe in numbers and charts. Goddamnit, I wanna go some place, where people die when they are sick, and don't sit in the yard eating cowboy toast when they have been shot through the head.
--spoiler--
orijinal adı adams æbler olan 2005 danimarka yapımı bol ödüllü film. ırkıçı, neo-nazi bir mahkumun bir kiliseye sosyal hizmet için gönderilmesi ile meydana gelen komik olayları anlatıyor. sulu esprilerden arındırılmış, ince işlenmiş senaryolar arayan bünyeler için birebir. filmi yazan ve yöneten anders thomas jensen, wilbur wants to kill himself gibi bağımsız sinemanın nadide örneklerinden birini de yazmış ve ayrıca 2008'de kısa film dalında oscar da almıştır.
Mevcut inançlar bir insanı yeniden yaratabilir mi? Yoksa hayatını baştan yaratabilmek için insanoğlu mu inançlar yaratır? Adam's Apples, inanç meselesinin insan hayatındaki yeri üzerine; farklı hayatlara ve fikirlere sahip bireylere aynı havayı solutabilen, fazlasıyla orijinal bir hikaye.
konusu: Şartlı tahliye olan neo-nazi Adam, toplum hizmeti yapmak üzere küçük bir kasabadaki kiliseye gönderilir. Anormal Adam'ın, normal toplumsal hayata uyum sağlaması için kilisede elmalı pasta yapması uygun bulunur. Alkolik eski bir tenisçi, siyasi mülteci bir Arap, özürlü bebek bekleyen bir kadın ve hepsinin yol göstericisi olan rahip Ivan'ın normal görünen hayatlarındaki; inanç, iyi-kötü savaşı ve varoluş çabaları içinde en normal olan birey Adam olacaktır.
Film bireyleri farklı inanç sistemleriyle sembolize etse de, derdini sembolik bir dilden uzak ve felsefenin derin sularına girmekten kaçınarak anlatmayı başarmıştır. Din, bilim, ideolojiler ve tüm bunların tepeden inme eylemleri üzerine söylemleri olan, absürt olaylara gebe başarılı bir kara mizah örneğidir.
doktor: Ravashi sendromunu duydun mu hiç? Ravashi Hintli bir futbolcuydu. 1957'de gokart yarışında iki bacağını birden kaybetti. Kazanın şokuyla, bacaklarının kalan kısmına basarak evine koştu. Beyni bacakları olmadığı gerçeğini reddediyordu. iki ay boyunca idmana gitti. Futbol oynamaya devam etti.
adam: Bacakları yokken?
doktor: Zaten takım kötüydü. Beşinci ligde falandılar.
klasik komedi tarzında bir filmden ziyade ilginç karakterler içeren absürd bir film. öyle aman aman bir güldürme olayı söz konusu değil, eğlenceli ve ani sahneleriyle yer yer tebessüm ettiriyor. dikkat, merak ve nereye bağlayacaklar sorusuyla kendini izletirken; bir şekilde normal gözle bakılmayan hatta bela sayılabilecek karakterlerin değişimlerini gözler önüne seriyor. farklı ve güzel bir 90 dakika geçirmek isteyenlere tavsiye edilir.
