hukuksal anlamda bir çoğumuzun merak ettiği soruların cevaplarını bulacağı oldukça kapsamlı bir site. avukatlar bir çok konuda hepimizin anlayacağı dilde bilgilendirme yapmışlar.
(bkz: )http://www.adalettv.com/
iki senelik bir bölüm olmakla birlikte aynı zamanda hukuğun temel öğrenimi oluşturur kavram olarakta hukuğun temelini oluşturur. adalet hukuğun temelidir. adalet toplum vicdanında masum ve suçluyu ayırmak ve hak olanı yerine teslim etmek haksız olanıda cezalandırmaktır. toplum için çok önemli bir olgudur.
Her ne kadar j. Locke'nin adalet tanımından yola çıkarak, Mülk(üküyet)in temeline bağlanmış gibi gözükerek, içinde bulunduğumuz şu zamanları çok iyi tasvir ediyor gibi görünse de; Bizim adalet saraylarımızın kapılarında koca koca yazan "mülk" sözcüğü arapça'da ve/veya osmanlıca'da devlet anlamına gelmektedir. Ve o söz: adalet devletin temelidir anlamına gelmektedir. Yoksa sınırsız mülk edinme hakkının adalet kavramıyla ve özellikle sosyal adalet kavramıyla uzaktan yakından alakası yoktur.
'' maksat, zararları defetmek, menfaat ve maslahatlarını sağlamak üzere şeriatın ve akli kanunların hükümlerini yerine getirmekle adaleti hâkim kılmak ve diğer menfaat ve maksatları elde etmektir. tanrı, insanların iyi ve kötü bütün işlerine önem vermiş ise de, adalete gelince tanrı bizzat adaletin kendisine önem verir, ilahi olan diğer hüküm ve kazalara dâhil olan diğer kötülükler gibi zulüme ancak bilaraz önem vermiştir, başka deyimle, şeriataı adaleti hâkim kılmak bizzat, zulüm ve şerrin önüne geçmek ise bilaraz maksuttur. maddelerin icabı olarak bazen külli ve genel olan hayırlar, zararı az olan kötülüğün vukua gelmesiyle sağlanır ve bu küçük zararın husulünden dolayı genel olan bir kötülükte husule gelmiş olur ki, ‘insan cinsi arasında zulüm vukua gelir’in anlamı da budur. bunu iyice kavra.''
mukaddime. ibn-i haldun
abdülbaki gölpınarlı çevirisi, diğerlerinde bu bab çok farklı. adaletin her şeyden öncelikli olduğunu en iyi anlatan metindir, kanımca...
ülkeye eşitlikçi, adil bir düzeni getirme derdi olması gereken siyasetçiler, siyaseti uzlaşmaz tavırlarıyla, daha fazla koltuk kapma yarışlarıyla daha da çıkmaza sürüklemekten milletin gözünün içine baka baka çekinmemekte devam ediyorlar.
düzensizliğin içinde kendi düzenini kurmaya çalışır insan. toplumsal bir tehlike haline gelen bu gibi kaos ortamlarında bile fıtratında var olan hırs körüklenebilir. Kötülük hızla yayılırken bir yandan insanlar ölmeye devam eder.
yanı başımızda onlarca insanlar öldürülür de yıllardır alışmaktan uyandığımız kanlı sahneler tekrar ekranlara düşer. Bu ortamda kendi payını kaçırmak istemeyenler akbabalar gibi ölümden nemalanmanın çarelerini ararlar.
akıl, izan sahibi kimse kalmamış gibidir. iktidarın ihmali, güvenlik zafiyeti üzerine adam akıllı eğilmesi gerekirken, bir akıl tutulması hali içinde birileri gelen tepkilerin partiye zarar verip vermeyeceğini düşünür, oy kaybetme korkusuyla. bir yandan da kendi vicdanını temize çekmek için ölümlerin faturasını sadece iktidara kesmeye kalkan muhalefet sevimsizce sizin yüzünüzden naraları atar.
ve bizler her gün körlüğe uyanırız. çünkü körlük bulaşıcı bir hastalıktır.
nasıl daha çok üzgün görünürüm hesapları yaparız gizli bir hesapçılıkla.
sanıyoruz ki bir sosyal medya hesabında profil resmini üç beş gün karartmakla insanlığı utandırıyoruz. sanıyoruz ki küfretmekle, gazete binası basıp tekbir getirmekle insanlığı gerçeğe uyandırıyoruz. kaç kişi gerçekten uykusuz kaldı bunca ölğmlerden sonra? kaçımız gerçekten şuraya nasıl afili bir cümle yazsam da dikkat çekse hesabından uzakta kendi başına sessizce gözyaşı döktü.
kaç kişi insana ağladı?
anneye ağladı?
yüzlerce yıldır ödediğimiz bedeller bitmedi. hala en ufak haberde doğruluğu sorgulanmadan galeyana gelen bir toplum olarak, yapmaktan çok yapıyoruz diyen bir toplum olarak daha ödeyeceğimiz çok bedel var gibi görünüyor.
kıyametimiz geliyor. Bilenle bilmeyenin bir olmadığını, çok geç olmadan görenlerin görmeyenler için birşeyler yapması gerektiğini ne zaman anlayacağız?
bunca insanın hızla kör olduğu bu ülkede ihtiyacımız olan şey ne yazık ki artık Umut değildir.
ihtiyacımız olan şey trier’in dilediği gibi “merhamet değil, adalet”tir.