anavatan partisi'nin kısaltması bildiğiniz üzere anap'tır. oysa bu düz mantıkla gidecek olursak partinin kısaltmasının anavap olması lazım gelir değil mi? ama parti anap kısaltmasını kullanmayı yeğlemiş. iş böyle dolu örnek varken adalet ve kalkınma partisi'ne böyle ucuz ve şekilci yollardan saldırmak biraz tuhaf. adamların yaptıklarını/yapmadıklarını eleştirin.
edit: bazı arkadaşlar anlayamamış entrymi. işine gelmeyeni anlamamak bu olsa gerek.
Recep Tayyip Erdoğan'ın başkanı olduğu, ılımlı islam adı altında anti-laik hareketler sergileyen, kapatılması muhtemel olan, tüm bu kapatma davasına karşılık son kozunu 'ergenekon' davası adı altında, kendini takdir etmeyen insanları gözaltına almak şeklinde kullanan siyasi parti.
birçok il, ilçe, belde örgütü başkanlarının bile yaptığı icraatlardan bihaber olduğu aşikar olan parti.
konu antalya'ya elektriğin yetmemesidir,
ben: abi oymapınar hidroelektrik santrali'nden 1 kw/s elektrik gelmiyor antalya'ya, peşkeş çekildi şimdi senin benim vergimle yeni santral yapılması için uğraşıyorlar. istediğin her yer sorabilirsin bunu.
akp yerleşim birimi başkanı: hadi ya? harbi mi abim. ben vallahi bunun böyle olduğunu bilmiyordum.
kendisine karşı olan sağcı, solcu, ulusalcı, liberal, siyaset ile ilgilenmeyen, ilgilenip görüşünü bile belli etmeyen kişileri "darbe girişiminde bulunup bizi iktidardan düşürecekler" saçmalığı ile kendi kafalarından uydurdukları bir örgüte üye oldukları gerekçesi ile gözaltına aldıran türkiye'ninkara lekesi olan karanlık partidir.
"devletin malı deniz yemeyen domuz" ideojisinin uygulayıcılarından olan son yılların en haşin liderine sahip, tuzu kuru olan sempatizanlarını ihaleler ile ödüllendiren, memleketin, meclisin, halkın (pardon "millet" olacak burda o kelime yerine) tek sahibi, iktidara sahip olduğu ülkeyi babasına şikayet edermiş gibi "AB"ye şikayet eden, yasama ve yürütmeyi harika yürüttüğü kadar, yargıya da son derece yardımcı olan parti.
universiteye basladigim zaman hocalardan birine sormustum. hocam bu sag sol isi nedir diye. adam da oyle guzel açiklamisti ki 15 senedir kulaklarimdan gitmez sozleri. aynen aktariyorum:
tataya uzunca bir çizgi çizip tam ortasini isaretlemisti. bu isaretin sagina ve soluna birer isaret daha koymustu. birer isarette en uçlara koymustu. bak oglum dedi, burasi tam orta. bunun solunda sol partiler var. chp dsp gibi. birde bu solun en ucu var ip tkp gibi. donelim tekrar ortaya. hemen sagina bakalim. anap ve dyp gibi partiler var. sagin en ucunda ise once turkluk diyen mhp ile once din diyen refah partisi gibi.
bugun baktigim zaman akp yi bu çizgi uzerinde bir yere koyamiyorum. çunku oyle bir hal aldilar ki bu çizginin tamamen disinda ve bu çizgi uzerindeki herkesi potansiyel tehlike olarak gorup kokten yok etmeye yonelik çalisiyorlar. yani yeni bir çizgi yarattilar ve bir tarafa kendilerini diger tarafa kendileri haricindeki herkesi koydular. iktidara geldikleri gunden dunku operasyonda gozaltina alinanlara kadar baktiginiz zaman, once uzanlari bitirdiler simdide mhp yi temsilen sinan aygun u, sol kesimi temsilen add ve cumhuriyet gazetesi yoneticileri, askeri kanadi temsilen pasalari sindirmeye çalisiyorlarmis gibi bir goruntudeler. bunun sonucunda kendilerinin ve uzak yakin butun çevresindekilerin kupu dolar. olan yine herzamanki gibi garibana olur. ya bu yuzsuzlerin doldurmasiyla hic ugruna birbirlerine duserler yada tikanan ekonomi, balon haberler ile çizilen pembe tablolar bir yerde patlar develuasyon-enflasyon ikilisinin altinda kalirlar.
emperyalist ellerin ülkemizde yaktığı tasarruf ampulüdür akp. güneşi bulmamızdan korkan güçler geçmişten bu yana bizi hep ampül ışığına mahküm etmişlerdir. geçmişte bu görevi başarıyla icra edip köşelerine çekilenlerin yerini bu gün adalet ve kalkınma partisi almıştır.
bugün adalet ve kalkınma partisi' nin ampulü kararmıştır ve artık yanmak üzeredir. bu ülkenin ihtiyacı yeni bir ampül değil, güneştir.
bizleri ampül ışığına mahküm edenler gün gelecek bu ampülleri de söndürecekler, bizleri sonsuz karanlığa bırakacaklardır. etrafımızda ki çemberin sıklaştığı ve güneş ışığının çok uzak olduğu bu günlerde bile umutsuzluğa düşmemek gereklidir. bu ülke kurulmadan önce de hainlik yapanlar hep olmuştur kurulduktan sonrada. bu topraklar damat ferit paşa hükümetini tarihin tozlu sayfalarına gömmüştür, recep tayyip erdoğan hükümetini de gömer.
tarih tekerrürden ibarettir. geçmişte ingiliz, amerikan hayranı mandacı padişahlar, paşalar, bugün avrupa ve amerikaya teslim olmuş başbakanlar, cumhurbaşkanları.
hatırlamaları gereken, özgürlük ve bağımsızlık olmadan, ne adaletin, ne de kalkınmanın olmayacağıdır. bu toprakların üzerinde asırlardır şerefleriyle yaşayan ve bundan sonrada öyle yaşamak isteyen insanlar bunu akp' ye hatırlatacaklardır. ve ihanet edenlerin isimleri tarih kitapların da yazacaktır.
( kimbilir belki o zaman oğlunun gemiciğiyle yunanistan ' a kaçanları bile yazar kitaplar. )
şimdi oy verenlerin bile ileride adını ağzına almaktan çekinecekleri parti. şöyle ki akp şu an demokrasinin yılmaz savunucusudur. peki ama demokrasiyi uygulamakta nasıl davranıyorlardır. bazı şeyleri paylaşmakta yarar vardır. bilindiği gibi 90 lı yıllar mafyaların cirit attığı bir ülke idi türkiye, her gün işlenen faili meçhul cinayetler rant hesaplaşmaları artık içinden çıkılmaz bir hal almıştı. halkın yeni bir yönetime ihtiyacı vardı çünkü bu mafya köpeklerinden halk bıkmıştı. ne oldu başbakanımız aydınlık türkiye dedi ve iş başına geldi. ne mi oldu evet mafya gitti. ama yerine badem bıyıklılar geldi. bu arkadaşlar mafya değildi hatta hepsi nur yüzlü pırlanta diye tabir ettiğimiz insanlardı. her kurumda (su idaresi, tapu, tedaş, telekom, ispark vb sayısız kurum ve kuruluş) yer aldılar. bizler sevindik tabi ne de olsa kurtulmuştuk zorbalardan. ama ne oldu biliyor musunuz? bu arkadaşlar önce kendi görüşlerinden olmayanlara karşı uzaklaştılar sonra selamı da kestiler sonra da dinlerine çok bağlılar ya bir de küçümsediler. hak, hukuk tanımadılar. ya onlardandın ya da değil. başka yaşama şansın yoktu. ekonominin arkasına sığındılar tabi bunu medyayı arkalarına alarak yaptılar nasıl mı? interneti kullanmayı bilen ve azıcık ingilizce bilen herkes akp iktidarı döneminde tüm dünyanın büyüme gösterdiğini bilir. yani bu başarılar akp nin değil global ekonominin başarılarıdır. yani akp nin aslında hiç bir başarısı yoktur iktidarda uzun süre kalmak dışında. bir de tabi halk kandırma politikaları vardır ki dillere destandır. bunlara çocuk inanmaz diyecem ama ne yazık ki iki kişiden biri çocuk demektir. ergenekon diye bir şey varmış aman da aman bunlar o kadar güçlüymüş ki darbe yapacaklarmış suikast düzenleyeceklermiş. ulan darbe kolay mı bu ergenekon zımbırtısında aldığınız adamlar hayatları boyunca iki koyunu güdememiş adamlar değilmi idi. ama siz dediniz ya doğrudur yalan nedir bilmezsiniz. ha bir de bunların dizileri vardır akicraatlar diye bir adres varmış. ne gerek var her hafta perşembe vadimidir nedir bir zımbırtı var işte size örtülü propaganda. samanyolu tv, atv... gibi kanalları izleyin hiç bir tane eleştirel haber varmıdır. ulan adamlar mükemmel mi hiç mi hata yapmazlar. utanın utanın hadi halkı kandırdınız allahı da mı kandıracaksınız. tabi ki hayır bu olmayacak bunu sizde biliyorsunuz. yalnız bundan daha üzücü bir şey vardır. hatta utanç verici bir durumdur milletimiz için. bunların yerine gelecek kimse yoktur. işte buna ağlanılır.
-" Köprülere adam koyalım, geçenden bir akçe alsınlar!"
Padişah,
- "Tamam" demiş.
Aradan bir süre geçtikten sonra sormuş vezirlerine:
- "Tepki var mı?"
- "Hiç bir tepki yok!"
- "iyi o zaman köprünün diğer tarafına adam koyun, çıkandan da bir akçe alsın!"
Aradan bir süre geçmiş, Padişah:
- "Var mı şikayet?"
- "Yok!"
Halkının tepkisizliğine kızan Padişah, gürlemiş:
- "Köprülerin ortasına da adam koyun, gelip geçeni becersin!"
Aradan birkaç gün geçmiş, hala bir tepkinin olmamasına içerleyen Padişah, çağırmış vezirlerini,
- "Köyün birine gidelim. Halkı dinleyelim hele bir" demiş.
Padişah:
- "Var mı şikayet?
Konuşun yoksa, taş üstünde taş, omuz üstünde baş bırakmayacağım", diye gürleyince arkalardan cılız bir ses duyulmuş:
- "Padişahım, o köprünün ortasındaki adam var ya!.."
-" Eeee!", demiş Padişah bir umutla...
- "Akşamları çok kalabalık oluyor, sıra uzuyor, bir adam daha koysanız... "
--spoiler--
--spoiler--
AKP Gaziantep Merkez Şehitkamil ilçe Başkanı Avukat Hüseyin Çolak, trafikte tartıştığı 52 yaşındaki Seyfettin Erdem i tabancasıyla bacağından yaraladı.
--spoiler--
iktidar parti.
otoyollar ve şeker fabrikalarını sene sonuna kadar mutlaka satacaklarmış.
hem de araplara.
zaten artık yabancılar senin toprağında hak iddia edebilecek yasayı geçirdiler çoktan.
sıkıştıkça satıyorlar.
memleketin yollarını satıyorlar yahu.
az kaldı,
yakında kıçındaki donla kalacaksın ama yetinmicekler ellerinle oy verdiğin seni de satacaklar.
iki defa üstüste tek başına iktidar olan partidir. çokça eleştirilir, göbeğini kaşıyan adamın partisidir denir. ancak kendini aydın olarak gören kişiler neden göbeğini kaşıyan adama doğruyu göstermeyi becerememektedir diye sorarsanız (bkz: kuşum aydın)
şayet ülke rejimi şu an bu siyasi partinin savunduğu şekilde olmuş olsaydı ( ılımlı islam cumhuriyeti ) bu seferde biz bu rejimi istemeyüz daha başka alternatifler olsun diyebilecek partidir. ülkenin rejimi, türban, şu bu hepsi bahane amaç ülkede kaos yaratmak ve hizmet ettiklei emperyalist güçlerin planlarına ortam hazrılamaktır. yani niyetleri üzüm yemek değil bağcıyı dövmektir.