2003, 204, 2005, yıllarında toplam arasında 1.318.590 ton kömür dağıtan, sadece 2006 yılında 1.262.390 ton kömür dağıtan -malum seçim yaklaşıyor- 2007 yılında ise, 1.490.930 ton kömür dağıtan -malum seçim yılı- siyasi partidir.
2007 yılında her aileye ortalama 200 kilogram -kimine 700, kimine 500, kimine 50 vs- kömür dağıtılmıştır. ve başbakan 8 milyon aileye kömür dağıtıldığını iddia etmektedir, geçtiğimiz kış birebir gördüğüm için biliyorum, sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakfının şartları olması gereken gibi gerçekten, sağlık güvencesi olmayacak -varsa yeşil kartlı olacak-, asgari ücretin altında gelire sahip olacak, evi kendisinse evin değeri belli bir miktarın altında olacak, bunlar belgelenecek falan fistan. şimdi bu şartlardaki adam zaten yiyecek ekmeğe muhtaçtır, bu adama yardım yapılmasın mı? yapılsın, sonuna kadar arkasındayız! ancak, 8 milyon aile türkiye cumhuriyeti nüfusunun %47'sini oluşturmaktadır. yani türkiye'nin %47'si yiyecek ekmeğe muhtaçtır! e o zaman hani türkiye kalkınmıştı, hani halk paralanmıştı, hani halkın geliri artmıştı? yalan yok, ya başbakan 8 milyon aileye yardım yaptığını söyleyerek yalan söylüyor ya da sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakfı hükümet baskısı ile şartları esneterek, ihtiyacı olmayana da kömür veriyor birilerinin siyasi bekası için, senin benim vergimle sosyal devlet cakası satılıyor. her türlü vehamet içinde bir durum. neresinden tutsanız elinizde kalıyor.
türkiye kömür işletmeleri'ne 75,5 milyon lira borç varmış 2007 yılından kalan. tabi 2007 yılında yapılan yardımın 2008 bütçesinden karşılanması durumu var ki, ayrıca komedi.
işte sadaka siyaseti, insanları kullaştırma siyaseti böyle bir şey.
diğer partilerden doğan açığı iyi kapatmasını bilmiş partidir. ülkenin kalkınması adına büyük işler başarmıştır. tabi ki yanlışlıkları olmuştur ama hala doğru götürecek kadar değildir.
en yakın partinin 2 katından fazla oy almasına rağmen, türkiyenin yarısının oyunu almasına rağmen hala oylarının (maddi olarak) şaibeli olmasından bahsedilen parti. böyle orgazm oluyorlar artık. %47 lik oydan sonra ortaya çıkan hayal kırıklığının yansımalarıdır bunlar. halka yaptıkları hakaret onları tatmin etmedi şimdi mastürbasyon yapmaya başladılar.
sırtımıza basıp arşa yükselen parti. ters orantılı biz batıyoruz onlar çıkıyor, biz battıkça çıkıyor, biz battıkça çıkıyor... kapanmadı ya alkole verdim kendimi sodaya değil.
türkiye'de iktidarda olan partidir.
gün olur demokrasi neferi olur, gün olur kendini var edene 'ayak' der, gün olur 'anamızı da alıp gitmemizi' söyler.
demokrasisi kendisinedir. dtp kapatılır, ses çıkarmaz. kendi kapatılacak olur, darbe olur. türbana özgürlük meselesi der, taksimi emekçiye kapatır. özelleştirmelere demokratik, işçilere bibergazımatiktir.
peki %47'ye ne diyeceksiniz? sorusunun cevabı ise açıkça yükselen muhafazakar örgütlenme şeklindedir. parti uyguladığı sosyo-ekonomik politikalar nedeniyle zalim olmak zorundadır her şeyden önce. emekçinin sırtına yüklenen zamların yanı sıra, işçi-emekçi hareketine karşı mücadele ile yoksullaştırmaya çalıştığı dinamikleri yıldırmayı da hedefliyor. eğitimin-sağlığın piyasalaştırılması, suyun bile metalaştırılması yine partinin yürüttüğü ab-imf bağımlı sosyo-ekonomik politikaların ürünüdür. bu noktada 'madem yoksul bu millet ne diye ses etmiyor?' sorusu karşımıza çıkıyor. millet ses etmiyor çünkü yoksullaşan halk sadaka ile satın alınıyor. ve bu satın alma işlemi muhafazakarlaşma zemininden gerçekleştiriliyor. mesela ssgss'yi düşünelim: milyonlarca insan sosyal güvenlik kapsamı dışında kalacak. bu insanlara ne olacak? belli kurumlar, dernekler kendi ideolojileri zemininde bu insanlara hayırseverlik yapacak, allah aşkına onları kurtaracak. öte yandan parası olan özelleşmiş sağlık sisteminde sermayeye katkı sağlayacak. arada kalan dar boğazda olan emekçiye olacak. bir de üstüne doğuya yapılan sadaka niteliğindeki sağlık yardımı, emek hareketi ile kürt hareketi arasında bölünmeye neden olacaktır. ya da üniversitede okuyan öğrencileri düşünelim: bir kısım cemaatler yardımıyla rahatça okurken, emekçi ailenin çocuğu zamlarla boğuşacak. birinden alıp ötekine veren bu sistemde cemaat içindeki öğrenci elbette ki partiyi yardımsever, eşitlikçi sanacaktır ve bunu savunacaktır. bir bölünme de burada yaşanmaktadır.
tekrar edelim: akp yürüttüğü sosyo-ekonomik politikalar itibariyle bile demokrat olamaz. bunun yanına kendi çıkarları doğrultusunda yürüttüğü politikaları da katarsak islami burjuvazinin emperyalizmin boyunduruğu altındaki tablosunu net olarak görebiliriz.
yaşasın! sonunda burkayla dolaşabilicez hep hayalimde burkayla dolaşmak vardı bir erkek olmama rağmen. hem öyle kolay ki bu ülkeye şeriat getirmek bazen ben kendi başıma bile düşünüyorum acaba şeriat mı getirsem diye.
yandaşları olan dincilerin haklın %47 si bize oy verdi. %53 çoğunluk ise chp, mhp, dtp gibi bölündü biz tek lideriz her haltı yaparız şeklinde düşündükleri parti. ey benim saf arkadaşlarım bu millet size şeriat, sıkmabaş getirin diyemi oy verdi sanıyorsunuz? bu oyların içerisinde ekonominin gelişmesini isteyen liberali, kültürel hak isteyen kürdü, lan belki durumumuz daha iyi olur diyen ermenisi, her boku denedik yine görmezlikten geliniyoruz bide bunları deneyelim diyen alevisi, maaşıma biraz daha zam gelsin diyen emeklisi, ya avrupaya kaçarız hayatımızı yaşarız diyen yarım akıllı batı hayranları hatta baykala gıcık olup oy verenleri bile var? peki siz neden sadce türbanla uğraşıp ülkenin yaralarını oymakla meşgulsünüz? akp yandaşı dinciler haydan gelen oyun huya gitmemesi için bu ülkenin fabrika ayarlarıyla oynamaya artık bi son vermelisiniz. umarım anayasa mahkemesinin uyarısını bir an olsun dikkate alırsınız.
gün itibariyle hakkında açılmış olan kapatma davası reddedilmiştir. iyi mi oldu kötü mü, zaman gösterecek. tek istenilen ise, vatana ve millete hayırlı bir karar olması olmalıdır.
oy kaybedecek, oy kaybedecek dendikçe dağ gibi büyüyen bir parti nedense. nefretle mi besleniyorlar nedir anlamadım ki, bu kadar sevmeyeni varsa nereden geliyor bu oylar? içimiz cız ettiği nokta ise şu ki, bugün olanlardan sonra bile hala "düdükle beni akp" modunda dolaşan anadolu insanı sayısı tavan yapacak ve bu parti ile benzeri zihniyetten milletçek muhtemelen ebediyete dek kurtulamayacağız. çok yazık oldu bu güzel ülkeye, çok...
laikliğe karşı eylemlerin odağı olduğu, anayasa mahkemesi kararıyla onaylanmış partidir. ama kapatma cezası almadılar sadece. bu ikisini ayırmak gerekir.
bir dahaki genel seçimlerde "mağdur" ayağına yatamayacağı için oldukça oy kaybedecektir. bu ultimatom (bkz: 30 temmuz 2008 anayasa mahkemesi karari), halkın gözünde de bir değer yitimine neden olmuştur akp için. lakin bu memlekette her zaman beklenenin tersi olduğu için kesin konuşmak pek mümkün değil.
recep tayyip ve müritleri tarafından kurulup yönetilen partidir. 13 katlı binalarında oturup kadrolaşmaya ve şeriat getirmek için çabaladıkları, gün gibi ortadadır. şimdi efendim %47 diye diye gezinenler bu partinin sempatizanları. ama herkesin bildiği bir şey var ki bu yüzde %47 nin kaçta kaçı "kömür, altın ve kurana el bastırma" karşılığında satılan kişilerden oluşuyor.
evet demokratik bir ülke için acı olabilecek "parti kapatma" bizim için heyecan verici oldu nedeni ise kapatılmayan bir akp ve kapatılmayan bir parti lideri olarak recep tayyip edoğan her zaman olduğundan iki katı fazla tehlikeli hal aldı.
turgut özal tarafından anayasa mahkemesine atanan haşim kılıç, yılların kadrolaşmanın meyvesini vererek, red oyunu kullandı.
tebrikler kadrolaşma konusunda ilahi bir güç sergileyen guruh, tebrikler bu ülkeden maaş alıp bu ülkenin demokrasi çıtasını yükseltip çağdaşlık çıtasını kesenler. tebrikler sana, tebrikler size... canı gönülden tebrikler hepinize...
amerika'nın oluşturduğu ekonomik olarak amerikaya bağlı türkiye'yi, tüm hatları ile amerika'ya bağlamayı kendine amaç edinmiş, bu dileği doğrultusunda türkiyenin ekonomik ve siyasal düzenini çökertmeye giderken, kapatılma tehditi ile yüzleşen parti.
türkiye'yi en acı ve ağır darbeye doğru sürükleyen parti..
hayır toplumun büyük bir çoğunluğunun oyunu alıyorlar ama o büyük çoğunluğun hiç bir dertlerine deva olamadılar..8 ay türban tartışması,5 ay özelleştirmeler,2 ay imam hatipler derken sağolsun muhalefetin de etkisiyle 6 senedir başımızdalar ama ne oldu derseniz bir ab ye girişi sürecenin hızlanması(tabi o da bir türlü açılamayan başlıklar,bizden 4 sene sonra birliğe girme talebinde bulunupta bizi çoktan geçen ülkeleride göz önüne alırsak, o da fos..), Bir de kısa süreliğine istikrar(tabi o da zenginleri güldürdü,o %46 ıyı değil) ı sayabiliriz..Hani emekçinin, çalışanın, çabalayanın cebine ne girdi diye sorucak olursanız..Koca bir hiçlik..2008 yılında halen daha bu kadar güzel, başarı olabilme potansiyeli çok yüksek bir ülke olupta bir arpa boyu yol alamamak inanın çok acı.istiyoruz ki başa gelenler çalışsın ceplerine daha fazla dolar katmaya çalışmasın.Ama bu mantaliteyle benim torunum bile göremez öyle bir ülke..
amerikanın oluşturdugu, derin katil yapıyı tasfiye etmeyi kendisine amaç edinmiş ve onun dilegi dogrulutusunda kapatılmak üzere olan partidir.
not: ugur mumcuyu ve birand ı öldürmek üzere ülkeye giriş yaptıgı tespit edilen israil timi, mumcuyu öldürkten sonra birandı da öldürmek için beklemkte israil elçiliginde saklanmaktadırlar. (ergenekon iddianamesinden, baykal ın avukatı oldugu terör örgütü iddianamesinden)