1- ülkeyi yasalara uygun bir şekilde her yönden sömürmek.
2- üniversite okuyan veyahut okumak isteyen kişilerin okumasını engellemeye çalışmak. cahil olmayan toplum kolay yönetilemez çünkü. ne kadar fazla cahil o kadar fazla oy.
3- takiyecilikte rekorlar kitabına oturabilmek.
4- misyonerlik diyorum ben buna. başka bir açıklaması olamaz. insanların alın teriyle kazanıp vergi olarak verdiği paralarla uçaklara binip, her yıl uçakların lüks mevkilerinde umre bilmem ne ziyaretleri yapmak, işte bu misyonerliktir kardeşim.
bu din böyle bir din değil. bu kadar israf olunmaz. ve siz bunu yaparak insanları islam'dan soğutmaya çalışıyorsunuz.
5- allah ile aldatmak. en kötüsü de budur.
üniversite okuyan kardeşlerime şunu söylemek istiyorum. lütfen bu adamlardan biri okulunuza geldiğinde onlara yumurta falan fırlatmayın. protesto etmeyin. hiç bir şekilde bir şey sormayın. konuşmayın yüz vermeyin bu insanlara. rica ediyorum..
bu partiyi din ile alakalı tutan kişiler ise lütfen kuran-ı kerim'i bir kez daha okusun. iyicene anlasın ve öyle hareket etsin. kafasına bir şey takılıyorsa gitsin mahallesinin imamına danışsın. okumuş etmiş bilgili islam profesorlerine sorun. akparti'nin ve islam'ın zıt kutuplarda olduğunu anlayacaksınız. ben hiç bir partinin mensubu değilim. benim gözümde hepsi aynı bu memlekette.
çoğunlukçu demokrasiyi benimsemiş parti. ancak %53 ün %47 den fazla olduğunu göz önüne alırsak, çoğunlukçu demokrasinin çoğulcu demokrasi versiyonunu uygulayan parti şeklinde değerlendirebiliriz**. kısacası demokrat değiller; güçlüler. güçlü olan demkrat olmaz bu ülkede.
şu oranla iktidara babam gelse o da demokrat olmaz, deniz baykal da, bahçeli de. hatta rahmetli ecevit bile olmazdı, o kadar diyeyim. ancak bu saydıklarım demokrat olmadıkları halde "demokrasi" diye çığırtkanlık yapar mıydı? vallahi bilmiyorum...
yanlış anlamak isteyenler için edit: çoğunlukçu demokrasi, adında her ne kadar "demokrasi" kavramını barındırsa da gerçek anlamda çağdaş demokrasilerle pek alakalı değildir. bunun savunucusu jean jacques rousseau dur. varın siz düşünün ne olduğunu. bunu da açalım; demokrasi düşüncesinin ilk versiyonudur yani.
logosunda ampul olan ve seçim zamanlarında belli başlı sosyal gruplarda ampule oy verene floresan girsinsloganı ile akpye oy vermeyi engellemeye çalışan parti.
"Velinimetim, canımdan aziz başbakanım... Bakanlık koltuğu altından alınan Kürşad Tüzmen'in içimizdeki hain olduğunu üzülerek bildirmek zorundayım... Bir dost."
"Yüce liderim, efsanevi başkanım... Köksal Toptan bizi sırtımızdan hançerledi, sekreterine böcek taktım, ses kayıtlarını feysbuk'a koydum, Vahit Erdem ve Murat Başesgioğlu'nun MHP'lilerle yemek yediğini fotoğraflamış bulunmaktayım, takdirlerinize..."
"Gözümün nuru, gönlümün süruru efendim, Müjdat Kuşku'dan kuşkuluyum... Bir kardeşiniz."
"Sebebi saadetim, başbakanım... Reha Çamuroğlu oy vermedi, eğer beni bakan yaparsanız, öbür vermeyenleri de söylerim. Sünni'yim ama, tensip buyurursanız, şıp diye Alevi de olurum... Bir uyanık."
"Ahmet'e sakın güvenmeyin.
Mehmet."
"Mehmet'e sakın güvenmeyin.
Ahmet."
Gammazlıyorlar birbirlerini...
Fişliyorlar!
Cadı avı başladı kulislerde...
Adı geçenler vebalı gibi oldu.
Yanlarına kimse oturmuyor.
ispiyon listeleri havada uçuşuyor.
Allah'ın tokadı yok çünkü...
isimsiz mektupları gösterdiler.
"Aha işte kanıt" dediler.
Ona "Ergenekoncu..."
Buna "darbeci..."
itiraz edene "kansız" dediler.
Yandaş olmayana "hain" dediler.
amerikanın verdiği görevi en son anayasa değişikliği ile tamamlayan ve bop eşbaşkanı olarak aldıkları bu büyük görevin hakkını veren parti.
önce tsk'ya saldırdılar şimdi yargıya.
bir ülkeyi yıpratmanın ve ele geçirmenin yegane yollarıdır.
acaba hala akp diyenlerde hiç mi vidan, namus, vatan sevgisi yok.
hoş olsa idi habur'dan sonra akp'ya lanet okurlardı.
demokrat parti'nin mirasını yüklenme çabasında olan ve bu sayede sağın birçok kesiminden oy almayı başaran. amerikan çizgisinde politika yapan. şu sıralar ebemiz ile sıcak ilişkiler içerisinde olan bir siyasi partidir.
