devletin seksen sonrası doğuda ibda-c, hizbullah tipi örgütlenmelere göz yummasının sonucu olarak gelişmiş olan "dindar burjuva" tabanından ortaya çıkmış bir kürt-islam projesidir. bu yüzden en çok da rakibi olan dtp'ye tahammülü yoktur.
başka bir açıdan bakarsak, kürtlerin islamlaştırılmalarına yönelik aynı devlet eğiliminin "başarılı" bir sonucudur. ama gel gör ki sonunda yine silahı devlete dönmüştür.
türk milletinin darbelerden ve cuntalardan örülmüş makus kaderini degiştiren ve en sonunda darbeci ruha esselat gibi ergenekonla muhteşem bir final düzenleyen partidir.
onlar geldide, aslında sol gecinenlerin, sag gecinenlerin, komünistlerin ve milliyetci gecinenlerin aynı ideolojinin çakma hallerini oynadıklarını, perinçek ile bahcelinin kızıl elma tiyatrosunu, bahceli ile baykal ın secim ittifakı yapabilecek kadar aynı ideolojinin güller açan dalları oldukları, birbirlerinden farkları olmadıgını, birisi necasetin katısı giderinin sıvısı oldugu gerçegini türk milleti, kürdü ile türkmeni ile gördü.
arkadaki kol un aslında pkk yıda kuran el oldugunu, siyasi suikastleri yapanların aslında cenazede kahrolsun şeriat diye bagıranlar olduklarını bu millet gördü.
bana en çok koyan ise, türk birligi, kızıl elma diye götünü yırtan milliyetci kesimin, tam bir yıl önce kurulmuş bulunan ve sekreteryasının çalışmaya başladıgı türk birliginin, 1 yıldır, yok cumhurbskalnıgı secimiydi yok 367 di, yok bilmem ne pislikti diye açıklattırılmamasına milliyetci gecinenlerin razı olması, sıradan insanlardan bahsediyorum, bu kadar aldanmışlıkta fazla degil mi?
sanki türkiye de elli tane akp isimli parti varmış gibi parti ismini istendiği gibi kısaltmaktır, mesela şimdi demokratik ses partisi diye bir parti kursak kısaltması elbette dsp olmayacaktır demokratik sol parti ile karıştırılmasının önlenmesi açısından, aynı durum anavatan partisi ve adalet partisi için de geçerlidir lakin anlamayana sivrisinek saz!
geceleri bile tehlikeyi dillendiren anti-akp'cilere sahip parti. her şeye rağmen dik duruşlarından bir şey eksilmeyen, iftiralara karşı duruşuyla, iftiracıların ezikliğini hissettiren. bu dönemle birlikte iki dönemdir tek başına halkı, iktidar partisi olarak temsil eden ve etmeye devam edecek olan, dik duruşlu partidir.
tum dunyanın sinsi kuvvetlerinin destekledigi olusumdur. diger tum turk hukumetleri gibidir. farkı fiyatıdır. cok iyi calısırlar masallah diyecek yok ** . ama siyonistlerdir bunlar biraz ,biraz degil tamamen desek az olur. bunun kanıtlanması sempatizanlara bir sey kazandırmaz. toprakları ve rezervleri artık kendisinin olmayan bir artistin halusinasyonudur.
"geri vitesle yola devam" partisidir. zarardan başka hiçbir şey vermemişlerdir. para akıtan muslukları satmış, işçinin yoksulun ekmeğine göz dikmişlerdir. ayrıca, sorarım, başbakan maaşı ile 3 milyon dolarlık bir tekne nasıl alınır. *
insanların artık -eziklikten mi yoksa başka birşeyden mi bilemiyorum- eleştirmek yerine belden aşağı vurmaya başladığı parti. elle tutulur eleştiri getirmek anti-akp geleniğinde olmadığı için onlarda slogan literatürü ile sınırlı kalıp "x e oy verene y girsin" şeklinde sloganlar üretiyorlar. çok yaratıcılar bence. sonra bir de insanların şerecesini araştırıp onların aslında ne olduğunu filan bulmaya çalışıyorlar. buna faşizm deniyor ama....neyse, bizim köyde faşo ya faşo denir. yani kendilerinin yüzde yüz türk olduklarını nasıl biliyorlar anlayabilmiş değilim.
velhasılı kelam kendi kültür düzeylerini de ortaya koymuş oluyorlar. bu arada yemişim hakareti eleştiri sanan gençliği arkadaş. bu kadar da netim bak. bu yaptığınızla o nefret ettiğiniz akp nin ekmeğine yağ sürdüğünüzün farkında mısınız onu da bilmiyorum.
Milletvekili dokunulmazlıklarına neden sıkı sıkı bağlı oldukları kolayca anlaşılabilecek parti. Eğer dokunulmazlıkları kalksaydı, meclisde grup kurabilecekleri şüpheli parti.
beni korkutan yolunu bulmaları değil, böyle adamlar ne ilk, ne de son.
Beni korkutan; o kadar yolsuzluk, adam kayırma, ahlaksızlık, tüyü bitmemiş yetimin hakkının yenmesi olayının suyun yüzüne çıkmasına rağmen, hala daha gözü kara bir şekilde desteklenmeleri.
Bu ülke ne zaman adam olur diye sorarlarsa, partilerin futbol takımı gibi tutulmasının sona ermesini başa yazarım.
Vergilendirilmiş kazanç kutsal ve bu insanlar nasıl kutsal bir şeye ellerini bu kadar pervasızca atabiliyorlar ve oy verenlerin umurunda bile omuyor. Beni korkutan bu. Ha ama onlara oy verenler vergi de vermiyor ki... ***
Bu adamlar müslüman değil, müslüman insan bunları yapmaz, yapamaz. bunlardan olsa olsa müslümancık olur.
Müslümancıkların bu yaptıklarına dur diyecek müslüman yok mu?
sembolü ampul olan, deniz feneri kampanyasının altından çıkan güzide parti. anladığım kadarıyla ışıklı cisimlerin altından çıkıyorlar. lamb of god'da da parmakları olabilir aman diyim.
gün geçtikçe bütün foyaları ve ülkeyi götürmek istedikleri yer daha da açık belli olmaya başlıyor. önümüzdeki tablo çok daha net artık, muhalefet yapmaya bile gerek olmadığını düşünüyorum. bundan sonra olacaklar ne muhalefetin, ne askerin elindedir, artık herşey türk milletinin elinde, artık herkes aklını kullanmalı ve nasıl bir gelecek istediğine karar vermelidir. eğer bu fikir birilerine saçma geliyorsa "nerde bu insanlarda o kapasite" diyorlarsa biz boşuna konuşuyoruz, boşuna yazıyoruz, bu ülkede boşuna yaşıyoruz.
ergenekon davası :
ergenekon davası ilk kamuoyunun gündemine düştüğünde tepki göstermiştik. elbette bu tepki suçluları cezalandırma girişimine karşı gösterilmiş bir tepki değildi. akp' nin niyeti belliydi, bu davayı kendi siyasi çıkarları doğrultusunda kullanmak ve bir baskı ortamı, polis devleti yaratmaktı. ve bunu kısmende gerçekleştirmişlerdir. bugün hangimiz telefonda, internette konuştuklarımızdan, yazdıklarımızdan çekinmiyoruz. en azından aklımıza bu fikri düşürdüler, ilerki yıllarda bunu geliştirip bizi konuşamayacak duruma getirecekleride malüm.
mahalle baskısı :
geçtiğimiz aylarda konuşulan konulardan biriydi mahalle baskısı. bu baskı iktidar baskı ve icraatlarıyla birleşip bütünleşince tehlikeli boyutlara ulaştı ve daha da tehlikeli boyutlara ulaşacaktır. içki sattığı sebebiyle dövülen market sahipleri, orda burda iptal edilen içki ruhsatları. kimler kimlerden cesaret alıyor dersiniz.
deniz feneri davası:
ergenekonda esip gürleyen başbakan nerde ? nerde adalet ve kalkınma partisindeki o kararlılık ? yoksa yolsuzlukların, şerefsizliklerin üzerine gidilirken arkadaş, dost en önemlisi görüş denilerek vaz mı geçiliyor bu kararlılıktan ?çünkü diğer ihtimalde sizde içindesinizdir bu işlerin, ki o zaman birilerinin paraları verirken size açıp sormaları da birşeyi değiştirmezdi gibi gözüküyor !
türkiye' de bu davaların hasıraltı edildiği, avrupa' da yimpaş vs. gibi şirketlerin açılışlarına cumhurbaşkanı, başbakan ve bakanların bizzat katıldığı ve bu kişilerle bugün bu ülkeyi yönetenlerin hertürlü ilişki içerisinde oldukları gün gibi ortadadır. sayın başbakanımıza bir fotoğraf çekilebilirmiyiz diyerek gelip fotoğraf çektirenler hariçtir.
işte almanya' nın, türkiye' nin en büyük yolsuzluk, şerefsizlik davası. kimler bu işin tam ortasında, kimler kenarında köşesinde otaya çıkar da, şu millet de biraz gözünü açar umarım, tatlı su liboşlarından, kanmış akp yandaşlarından, sempatizanlarına kadar. yoksa ince bıyıklı yalakalar durmaz yola devam eder bunda ne şüphe !
bu ülkeye geçmişten beri parmak atan atanadır. belki kötü bir ifade bu ancak az bile. dışardaki düşmanlar, içerdeki hainler ve işte bugün ülkeyi ele geçiren gericiler. gözümüzü açıp dur demek gerekiyor artık. yoksa avrupa nın güzide bir şehrinde kafanıza yiyeceğiniz şeyin en iyi ihtimalle domates olmasını dilemekten başka yapacaklar kısıtlı olacaktır.
vatanını satmayı isteyen 20 milyona yakın kişinin desteklediği düşünülen parti.
ne yani her aklı başında, vatanını seven insan chp'yi mi desteklemelidir veya ödp'yi mi ? nedir yani amaç ? başbakan'ın geçmişte ses kaydı olarak kanıt gösterebildiğiniz gaflarına bakarak 'bu hain, bu vatanı satan' insan demek ne kadar mantıklıdır anlamam veya televizyonda bir lafına bakıpta 'aha lan işte, ispatladı vatan haini olduğunu' demek. o zaman 2001'de esnaf başta olmak üzere tüm halkın ebesini düzen ekonomik krize neden olan sn. cumhurbaşkanımız sezer ve bülent ecevit'e ne demeliyiz ? eve 1 kilo domates dahi alamıyorduk yahu ! 2001 yılında eve doğru dürüst yemek girmiyodu bile, yaşadım ben. resmen kıçımızdaki donu satıp karnımızı doyurma noktasına kadar geldik yani halk olarak. o gibi bir hükümetten sonra ekonomiyi elinden geldiğince düzeltmeye çalışan bir hükümete at atabildiğin taşı, oooh ne güzel istanbul. 28 şubat sürecine süreklendiğimizi görmeden eleştirin hükümeti. laik-din çatışması başlatın, durmayın. çünkü rahat bize batıyo abicim.
bana bi tane örmek gösterin. bir tane ülke gösterin ki halkının 'alevi-sunni, dinci-ulusalcı, şuncu buncu, şarapçı-üfürükçü' şeklinde ayrıldığı bir ülke ! varmı bizim gibi kendi kendine küfreden, taş atan bir halk daha ? kardeşin kardeşe düştüğü bir halk daha ?
sen değil misin 3'ü normal 1 tanesi post-modern olan darbeleri yapanlara lanet kusan ? sen değil misin askeri başa getiren zihniyete kızan ? ee madem kızıyosun neden ordu göreve pankartlarını gururla meydanlarda sallayabiliyoruz ? nasıl ordu göreve dersin sen abi ? kenan evren'nin 80 yılında hükümeti devraldı diye asılmasını isteyen, demokrasiyi alt üst etti diye cezalandırılmasını isteyen sen nasıl ordu göreve dersin ? nasıl bir çelişki abicim bu açıklasana bi bana. sen bu gibi kendini zıtlaştıran icraatlarda bulun, sonra başkaları çelişiyo diye çemkir. valla süpermiş, ben de yaparım bir ara, özendim.