ilk bölüm itibariyle fena olmayan dizidir. Dizinin ismi de bence gayet hoş. Zamanla yoldan çıkar falan orasını bilemem. Dizinin afişini çok güzel bulduğum için dikkatimi çekti. Afiş de bir yerden tanıdık geliyor nereden dedim. Benjamin button'ın birebir aynı afişini kullanmışlar ya. Böyle de taklit olmaz. Az bilinmeyen filmlerden falan alsalardı bari.
Bir de show tv aynı diziyi iki kez üst üste vererek neyi amaçlıyor ayrıca merak ettim.
Televizyonun başında otururken bana 'ne oluyor lan burası bizim okul' dedirten dizi. Dizi Bilgi Üniversitesi'nde çekilmiş, olay zaten oldukça klişe; fakir kız okuldaki atmosfere adapte olmakta zorlanır, yalanlar söyler. 3 yıldır bu okuldayım ben daha böylesini görmedim, olur da gerçek bir Feriha gelirse okulumuza, gidip hayranı olmak istiyorum.
fragmanlarından nefret ettirmişti gene mi salya sümük modunda diziler ah bea dedirtmişti ki iki dakikalığına bakmak için açıp sonuna kadar seyrettiğim dizi olmuştur kendileri. sevdiğimden de değil ama çok saçma bi şekilde sarıyor yavaştan bu dizi kaçmak lazım.. ayrıca konu açılmışken hacım o kadın köşklere, en zengin evlere temizliğe gidiyor da* nasıl hala bu kadar fakir oluyorlar. ayrıca o temizlikçi kadında yaprak dökümündeki hayriye havası seziyorum aman dikkat.. *
bana mı koydun kendine koydun dememek işten değil. bizi hayat dersine gark edecek, ibretlik bir hikayeyle sarıp sarmalayacak bir dizi daha tv gündemimize konuşlanmış bulunmakta. vatanımıza-milletimize hayırlara vesile olması temennisiyle. ailecek izliyeciğiz efenim. zira daha iyisi olamazdı. efendime söyleyeyim; olağanüstü efektli, hayal gücünü zorlayan, zeka ürünü diziler neyimize bizim, hiç de sevmeyiz halk olarak. öyle diziler ne işe yarar ki. adını feriha koydum izle ibret al, otur aşağı işte.
gece 3 ten sonra samanyolu tv de yayınlanan tv filmleri tadında bir ilk bölüm izleten dizidir. bu sezonun klişe rekorunu da eline almış olduğu da ayrı bir gerçektir.
--spoiler--
üniversiteyi kazanmasına sevinen bir aile izletmeden bir anda aylar sonrasına atlatarak da sinir etmiştir. ayrıca yağmur sahnesi berbattı.
--spoiler--
her şeyi anladım a dostlar da feriha'nın üniversiteye bi gideyim sana ne kremler alacağım demesini anlayamadım... ben üniversite okumadım birisi bana açıklasın istiyorum... orda krem filan mı dağıtıyolar nedir yani... hani okulum bitsin işe başlayayım dese anlarım ama yapma feriha, geç bunları, geeeç...
kapıcı dairesi hariç apartman ahalisinin oyunculuğunu iğrenç bulduğum dizidir.Emir rolüne çok yakışmış fakat apartmandaki lara rolündeki kızın yerine başka birini bulamamışlarmı? Fok balığı gibi konuşan insanları oynatmayın artık dizilerde.Ayrıca Laranın kucağında köpeği varken feriha ile arasında geçen dialog gercekten kapıcıların tepkisini alacak cinstendi.
-Feriha= sugar nasılsın?
-Lara= feriha sugarı veterinere götürdüm dinlensin dedi
-Tekrar Lara= heee feriha baban yada sen çöpleri almaya gelince zile basmayın sugar uyanmasın.
insanlarımızdaki aşağılık kompleksinin ya da saçma hayat tarzına özenmenin salyangoz gibi çıktığı kabuğu beğenmemenin dizi hali. gün geçtikçe uzaklaşılan medeniyetimizin modern dünyaya yenildiği konulardan birisi de budur büyük ihtimal.
absürd isimli diziler zincirlemesi, hegemonyasından bir tanesi olan dizi. fatmagül'ün suçu ne'nin ekürisi olmaya şimdiden aday. dizi sektöründe artık her türlü çeşitliliğe yer var yurdumda. zümreden zümreye, ideolojik, sitcom, drama, tarihi. milyonları kitle ekran karşına, temaşayla seyretsin herkes. bizim darbe yemeyeceğimiz tek alan medyadır, yıkılmaz kaledir. bu kitle mevcut bulunsun, bu yayınlar sıklıkta olsun kimse yayıncılık sektörünün bileğini bükemez. malzeme bol; şarkı adı var orada. hatırla sevgili, bu kalp seni unutur mu? sitcom var orada yıllardır yayınlanıp bittikten sonra tekrar dönüş yapan. aslında bir işleyen düzen gibi, tekdüze ama yadsınamaz bir ısrarı var. kurgusala dayanan, mükemmel tahayyülle hazırlananlar ayrı kefede zaten. altyapıyı hazırlayıp sonra sokuyoruz. cevherler keşfedilir, tutulur atılır bir diziye, sonra yıldızı biraz parlayınca ergen kitlenin kalbini fetheder. önce rol gereği bir kişi tarafından tıklanır, sonra da yüzbinlerce kişi tarafından tıklanır. artık şöhretin dönülmez ufkundadır, kendine bir ün payesi edinmiştir. böyle böyle bir sirayet etme dünyası.
ajitasyona, klişeye dem vurulur da, bu kadar abartıya pes doğrusu. takside parası çıkışmaması, arkadaşlarının yanında görünümü itibariyle utanmak. hele hele kafeye gidince önüne gelen menüye bakıp alışık olmadığından telaşlanması... yeter lan! bıkkıntı vermesini, ifrat etmesini geçtim hiç mi klişeden uzaklaşmasını denemezsiniz?