* bugünlerde yaptığı açıklamalarla cumhurbaşkanlığı koltuğunun sıcaklığı başına vurmuş AKP nin vitrini olan milletvekili.
*rte başbakan,abdullah gül cumhurbaşkanı. böyle bakınca bunların bu koltukları şeriat için bile olsa vazgeçmeyecekleri görüntüsü veren hadise.daha alınacak çokk gemicik,yalıcık,ihalecik,hancık hamamcık varken bunun yanında satılacak daha çok toprakcık,telekomcuk,petkimcik bitirene kadar epey zaman alıcağını düşündüren süreç.
* eğer olursa da artık''atam sen kalk ben yatam''yerine atam sen hiç kalkıp moralini bozma biz senin yanına kıvrılır yatarız''diyeceğimiz günlerin gelmesi.
eğer olursa en çok ta üniversitelerin korkacağı bir hareket olacaktır ki; 200 oy almış bir kişi dururken 70 oy almış birini rektör olarak atayabilen ve bunun adına da demokrasi diyebilen bir kişinin cumhurbaşkanlığı koltuğunu işgal etmesine evet işgal etmesine diyorum zira cumhurbaşkanlığı öncesinde anayasa mahkemesi başkanlığı deneyimi dışında ülke yönetimi konusunda hiç bir deneyimi olmayan bir kişinin cumhurbaşkanı olarak tayin edilmesine göz yuman bu sözde laikler, yıllardır kabinelerde görev alan dışişleri bakanlığı yapmış ve yurtdışında saygınlığı bulunan ve tanınan bir kişinin sırf eşi türbanlı diye yada muhafazakar görüşlü diye bu makama yakıştırılamaması mantıkla açıklanabilir bir durum değildir.
siyasetle ilgilenmeyenler bu ilgisizliklerinin cezasını kendilerinden daha yeteneksiz kişiler tarafından yönetilmekle çekerler.
ben filozofların yalancısıyım.
akp nin yüzde 47 oy alması ne kadar garipse yada yadırganıyorsa yada tepki çekiyorsa abdullah gül ün de cumurbaşkanı olması o kadar gariptir. fakat arasında bi fark vardır ki ince bir nüanstır eğer bunu iktidar göz ardı edilirse kendileri kaybederler.
bu ince nüans iktidara gelen parti halkın çogunluğu tarafından seçilir.* ve belli bir siyasi görüşe sahiptirler. savunudkları politikaları ve tutundukları farklı değerler vardır. akp iktidarının tek başına başa gelebilmiş olması bu politikaları benimseyen kesimin diğer sisyasi partileri savunan halktan daha fazla olduğu sonucunu ortaya koyar. lakin hala akp iktidarı halkın geneli için bir azınlıktır. en iyi ihtimalle yarı yarıyadır.
işte bu noktada o ince nüans cumhur başkanının bir siyasi taraf değilde ülkenin genelini kucaklayan bir değer olduğu, yada olmaası gerektiği gerçeğidir.
bu gün abdullah gül ün cumhur başkanı olması demek iktidarın ülkenin yüzde 53 lik kesimine sırtını çevirmesi demektir. yüzde kırkyedilik bir taraftan güç alıp yüzde 53 ü karşınıza almak bir bölücülük değilmidir.
belki yarın, belki yarından da yakın gerçekleşecek olay. bunu eleştiren çoğunluk örtüsünde, bezinde değildir işin. sayın rte'nin evet dediği konuda hayır deme cesaretini gösteremeyceği için geçilen her yasa onaylanacaktır.
eğer gül cumhurbaşkanı olursa akp devletin hangi kademelerine yükmedecek bi bakalım.
a)Cumhurbaşkanlığı
b)Başbakanlık
c)Bütün bakanlıklar
d)Meclisin %60'ı
e)Yerel yönetimler(Biliyorsunuz ki belediye başkanlıklarınının çoğu akp'dedir.
mhp genel başkanı devlet bahçeli nin "cumhurbaşkanı olmasında sorun çıkarmayız" demesiyle cumhurbaşkanı olma ihtimali de yükselmiştir.
(bkz: taş yağacak)
devlet bahçeli'den hiç beklemediğim bir şekilde gelen, oylamaya katılacağız sözünden sonra koltuğa oturacağı kesinleşen ve bu şekilde de akp'nin devletin 4 ayağından 3'ünü ele geçirmiş olacağı durumdur tehlike çanları çalalı çok oldu lakin milletimiz hala uyanmadı.
"Emekli hukukçuları, emekli askerleri, kaşarlanmış politikacıları küflenmiş sandıklardan çıkarıp bilir kişi diye gözümüz önüne koyup, 367 saçmalığını onaylayan, artık bu devirde olmaz dediğimiz gece yarısı muhtırasıyla da, Tandoğan, Çağlayanı esas millet diye yutturmaya kalkışanlar hala kafalarını kumdan çıkarmamakta ısrar etmektedirler. Koskoca hakimlerin 367 zorlamasıyla Anayasa'yı iğdiş etmeleri trajikomik vaka olarak tarihe yazılmıştır. Ne yazık ki Sayın Baykal'ın seçim hezimeti bile, partisi içerisindeki tepkileri görmezden gelme çabasıyla adeta suç bastırırcasına demokrasi karşıtı duruşunda hiçbir değişiklik de getirmemiştir. "
"Böyle bir durumda AK Parti bilmelidir ki askeriyle, savcısıyla 301'e doymayan demokrasi kıyımcılarına Abdullah Gül'ü de kıydırıp onların iştahlarını daha da kabartmamalıdır. LDP olarak biz 'Gül olmazsa çatışma çıkar' demiyoruz çünkü elimizde silah yok, 'Gül olmazsa kargaşa çıkar' demiyoruz çünkü elimizde gazete ve televizyonlarımız yok, 'Gül olmazsa kriz çıkar' demiyoruz çünkü elimizde devletin dokunulmaz mevkilerinde adamlarımız yok. Ancak şunu diyebiliyoruz, demokrasi yara alır, vicdanımız rahatsız olur. ileride torunlarımıza bu ayıbı anlatmakta zorluk çekeriz... "
konu üzerindeki tüm anayasal argümanlar bir yana, yasama ve yürütmede senelerdir katlanmak durumunda bırakıldığımız onca saçmalığa rağmen halkımın en azından devlet başkanlığı makamında kendini göstermekte olan, alıştığı ahmet necdet sezer asaletinden ve zarafetinden sonra hiç çekemeyeceği olasılıktır.
laik kesim gibi görünen asker cuntacılarının kesinlikle karşı çıktığı ama engelleyemedikleri olay, abdullah gül cumhurbaşkanı seçilirse türkiye de bir dönem kapanıp başka bir dönem açılacaktır.
kapanan dönem: militarist demokrasi.
açılan dönem : halk iradesi.
dışileri bakanlığı yapmış ve devletin en önemli bilgilerini 4,5 yıldır bilen, en iyi tanıyan insan. cumhurbaşkanı olması halinde köşk te oturmak yerine israf yapıp dünyayı dolanarak türkiye yi tanıtacağına inandığım şahıs.