abdullah gul un cumhurbaskani olmasi

entry192 galeri0
    101.
  1. rte'nin zeki bi adam olduğunun bir kanıtıdır. rakibi olabilecek güçte birisini devredışı bırakmıştır.
    abdullah gül bu biçimde partideki yerini kendisi kadar zeki ve liyakat sahibi olmayan birilerine bırakacak. akp'de çıkacak olası ayrılık hareketleri de böylece önlenmiş olacak.
    cumhurbaşkanlığından sonra, zannımca abdullah gül bir partide görev almayı tercih etmeyeceğinden aynı zamanda bu hamleyle siyaset perdesinden birilerinin eliyle çekilmiş oldu. ölmez de akp ayakta kalırsa -ki kalacak gibi görünüyor- rte, 7 yıl sonra yine ve zaten cumhurbaşkanı olacaktır.
    2 ...
  2. 102.
  3. 103.
  4. Gördüğüm kadarıyla, uludağ sözlük yazarlarının çoğunun memnun olduğu durum.
    1 ...
  5. 104.
  6. her ülkenin hak edildiği gibi yönetildiğine inandığım için hayırlısı olsun dediğim seçimdir. tepki göstermek için geç kalınmıştır, 4 yıl önce sandığa koşalım diye bağırırken kulak arkası edildi şimdi gül'ün cumhur'un reisi seçilip, seçilmeme şansını mumcu'nun adamlarının seçime katılıp, katılmamasına bırakırsınız böyle olur işte ağaların düğünü..
    4 ...
  7. 105.
  8. o koltuğa en çok yakışacak olan birisinin cumhurbaşkanı olmasıdır. hem karakter olarak ılmlı biri, hem başbakanlık ve dışişleri bakanlığı yapmış, hem halkın içinde hem de birçok grubun tepki göstermeyeceği biri.

    allah mahçup etmesin diyorum.
    -eleştiriler de umarım sınırlı olur, bir artı oy alacam diye lütfen aşırıya kaçmayın.-
    6 ...
  9. 106.
  10. bu muymuş sürpriz dedirten durum..**
    2 ...
  11. 107.
  12. "Bilindiği gibi Atatürk, Serbest Fırkanın kurulmasına giden yolda hükümetin halk ile arasında oluşan kopukluğu gidermek ve muhalefet kanalıyla yukarıya yansımayan bazı gerçeklere uyanabilmek için kurdurmuştu. işte Serbest Fırkanın izmir ve Balıkesir mitinglerinde halkın meydanları doldurması ve inönü aleyhine, hatta bazı yerlerde Atatürk aleyhine sözler sarf edilmesi ve resimlerinin yırtılması karşısında Gazi harekete geçmiş ve iki etaptan oluşan bir yurt gezisine çıkmıştı.

    Kasım 1930'da başlayıp Mart 1931'de biten bu yurt gezisi Gazi için çok öğretici ve hatta hayret uyandırıcı olmuşa benzemektedir. ideolojik ve kültürel devrimlerle büyük şehirlere egemen olmaya çalışan Kemalist inkılabın henüz halka inemediğini bu gezi sırasında öğrenmiş olmalıdır.

    Mesela Atatürk şöyle yazıyor gezi defterine:Hükümeti ve fırkayı (CHP) zayıf düşüren mühim sebeplerden birisi de halk şikayetlerinin ve fırka teşkilat temennilerinin kayıtsızlığa maruz kalmasıdır. Halktan gelen müracaat ve şikayet tali memurların değil, bizzat Vekilin [Bakanın] (veya mahallinde valinin) imzalayacağı (müsbet veya menfi olsun) esbab-ı mucibeli [gerekçeli] bir cevapla karşılanmalıdır.

    Atatürk uyarıyor, inönü dinliyor. Dinliyor mu acaba? Devam ediyor Atatürk:

    "Bu seyahattaki temaslar bize büyük halk tabakalarının hangi ıstıraplarla mahmûl [yüklü] olduğunu gösteriyor."

    Daha ne desin? Üstelik Ege Bölgesi ormanlarından elde edilen kitre, çiçek soğanı, mazı ve harup ihracatının 1914 yılına oranla çok fazla düştüğünü (bazı kalemlerde yüzde 99'dur oran) gözlemleyen Gazi, Ziraat Bankası'nın esasının bozuk olduğunu, boşu boşuna binalar yaptırıldığını, bu binalara saplanan sermayeyi uygun şekilde işletmesinin daha faydalı olacağı uyarısını yapmaktan da alamaz kendisini. Gezi sırasında Atatürk'ün önüne atılıp;"Açız" diyenler de cabası.

    Nitekim yakınlarından Hasan Rıza Soyak'a söylediği şu sözler 1930'ların başlarında Türkiye'yi de içine alan 1929 dünya ekonomik bunalımının Atatürk'ü ne kadar bunalttığının göstergesidir:

    "Bunalıyorum çocuk, büyük bir ıstırap içinde bunalıyorum! Görüyorsun ya, her gittiğimiz yerde mütemadiyen (sürekli olarak) dert, şikayet dinliyoruz. Her taraf derin bir yokluk, maddî manevî perişanlık içinde"

    Kim söylüyor bu sözleri? Atatürk. Ne zaman söylüyor? 1930'da. Peki nasıl oluyor da bu bunalımı yaşamış bir Türkiye Altın Çağ ilan edilebiliyor?

    Bu gerçeği ısırıcı bir dille yakalayanlardan Yakup Kadri'nin sözlerine kulak verelim şimdi de. Kendisi Atatürk'ün de, inönü'nün de yakınıdır. Politikada 45 Yıl adlı hatıralarında 1925lerdeki durum hakkında şunları söyler:"O sıralarda bence bu hâdiselerin en önemlisini teşkil eden dünkü Millî Mücadeleciler ve o günkü devrimciler kadrosunun bir kazanç ve menfaat şirketi karakterini taşımaya başlamasıydı. Bunlardan kimi arsa spekülasyonları, kimi idare meclisi azalıkları, kimi taahhüt işleri, kimi de türlü türlü şekillerde komisyonculuklar peşine düşmüş bulunuyorlardı. Hiçbirini durdurmak kabil [mümkün] olmuyordu."

    Demek ki neymiş? CHP kadrosu devlete sırtını dayayan bir rant ekonomisine startı vermiş ve halktan koparak bir avuç devletin palazlandırdığı zenginle Türkiye'yi idare etmeye kalkmıştır. Ancak Atatürk'ün bu kötü gidişe son vermek üzere kurdurduğu Serbest Fırka'nın eleştirilerine tahammül edemeyen kesim de, o zamanın deyişiyle;yiyici kesimdi. Muhalefet istemiyorlar ve her muhalefet kımıldanışını, irtica olarak damgalıyorlardı. Neden? Çünkü irtica, yani eskiye dönmek demek, ellerinden hortumlarının alınması anlamına gelecekti. Eğer 1920-1924 arasındaki serbestlik geri gelirse avantalar ellerinden gidecekti de ondan. 1935 yılı il idare Kurulu üyelerinin meslekî dağılımına bakarsak, bu seçkin zümrenin nasıl kemikleştiğini daha iyi görürüz: 90 tüccar, 31 varlıklı çiftçi, 10 fabrikatör, 24 avukat, 17 doktor ve eczacı, 7 banka müdürü, 14 emekli general ve subay, 4 öğretmen. 44 il ve belediye genel meclis üyesi.

    Halk nerede, görebiliyor musunuz? O Açız! diye Atatürk'ün önüne atılanlar?

    Çankaya savaşlarının özü, özeti budur vesselam."

    MUSTAFA ARMAĞAN

    Yazı fazla söze gerek bırakmıyor.Yeni cumhurbaşkanımız ülkemize hayırlı olsun...
    5 ...
  13. 108.
  14. kötünün iyisi durumudur. ama zamanında fazilet partisi genel başkanlığına koltuğuna, recai kutan adı verilen zat ile beraber aday olmuş kişinin cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturmasıdır. ne yapacağı şimdiden belli bir kişinin cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturmasıdır. zira yasama-yürütme-yargı ile adı verilen güçler birliği tek partinin eline geçecektir, sancılı günler yakındır. hem de çok sancılı.
    2 ...
  15. 109.
  16. 110.
  17. kendisine ve ülkemize yakışacağını düşündüğüm makama gelmesidir. kendisi hakkında pek boşluk bulamayınca eşi hakkında polemikler gündemi işgal etmektedir. ulan biride çıkıp, gül'ün eşi ''ahlaksızdır, kocasını, ailesini aldatmıştır, iyi bir anne ve eş değildir, bir türk kadına yakışacak hasnetlere ve edebe sahip değildir'' diyemez. neymiş, başı örtülüymüş. mesele bu. diyelim ki, kadının başı açık olsa, bu seferde ''gül'ün babasının sakalı var'' diyecekler. işte insanların karınları ve dünya görüşleri bu kadar dardır.
    3 ...
  18. 111.
  19. solcularla faşistler dışında fazla kişiyi rahatsız etmeyen gelişme. keşke kadın bir aday gösterselerdi ama olmadı. sonuçta ajdar'ı bile aday göstersen sezer'den iyidir. buna da şükür.
    4 ...
  20. 112.
  21. ilk cumhurbaşkanımız mustafa kemal atatürk'ten sonra eşi başörtülü olan ikinci muhtemel cumhurbaşkanımızdır.

    bu tamamen gerçek bir bilgidir; nokta!
    2 ...
  22. 113.
  23. zamaninda basbakanligi gonullu olarak rte'ye birakan gul'un baskanlik sistemine gecisi onaylayip, makamini yine rte'ye birakmasi surpriz olmaz.
    2 ...
  24. 114.
  25. yurt dışına çıkdığında "gelen türkü siksinler" dedirtecek vaka.

    ayrıca türkiyenin ilk resmi sitesi olan cumhurbaşkanı adayı http://www.abdullahgul.gen.tr/TR/news.asp?201
    1 ...
  26. 115.
  27. Bir zamanlar Dünya ya "Bü Ülke Artık Hiç Kimsenin Kontrolünde Değildir" diyen bir Ülkede,ILımlı islam Projesinin başarıya ulaşmışlığının resmini en muhteşem şekliyle çizen,bu resimi çizerken de ülkesini Avrupa'ya şikayet eden bir eşe sahip olmaktan geri kalmayan,Tayyip Erdoğan'ın Ruh ikizi 11.Cumhurbaşkanımız...
    1 ...
  28. 116.
  29. türkiye'ye hayırlı uğurlu olmasını temenni ettiğim olay..
    1 ...
  30. 117.
  31. ortalığı bulandırmaya gerek yoktur. sonuçta oraya akp'nin istediği birisi geçecektir. adullah gül de geçse, rte de geçse değişen birşey olmayacaktır. her cumhurbaşkanlığı seçiminde bu tür tartışmalar yaşanmıştır. suni gerginlikten başka bir anlam ifade etmemektedir.
    1 ...
  32. 118.
  33. "dış işleri bakanlıgına kim gelecek?" sorunusunu akla getirecek olan olaydır. Lakin abdullah gül aktif siyasetin içinden , tamamen siyasetten bagımsız , yetkilerinin izin verdigi oranda daha pasif bir makama gelecektir.

    vatana millete hayırlı olsundur.
    1 ...
  34. 119.
  35. akp içerisinde, cumhurbaşkanlığına en layık kişinin cumhurbaşkanı seçilme durumudur. lakin geri kalan kişilerde çeşitli suçlardan hükümlülükler vardır. aday olacağı sanılan rte'nin siyasi bir suçu ve en son işlediği "suçu ve suçluyu övmek" suçu vardır. Dokunulmazlığı kalktığı anda gününü görmesi muhtemeldir bu yüzden.*

    Abdullah Gül; hem Türkiye'de, hem de dünyada ılımlılığı ve diplomatik kişiliğiyle tanınan biridir. bu göreve de gelmesinde bir sakınca yoktur. en kötü olasılıkla 3. turda 11. cumhurbaşkanı olacaktır.

    eşinin türbanlı olması ve zamanında türkiye'yi aihm'e şikayet etmiş olması ise buna engel olamayacak kadar saçma bahanalerdir. Bir vatandaş, ülkensinde gördüğü bir hukuku yanlışı bu konularda anayasa ile kabul edilmiş üst merci olan mahkemeye götürebilir. Anayasal haktır bu. O da bunu kullanmıştır. Keşke o dava da görülseydi. Ama geri çekti.

    türbanlılık ise aslen kravatlılık, fularlılık, tangalılık kadar normal bir olaydır. siyasi amaçlarla kullanılmadığı sürece bir sorun arz etmemektedir. çok uzun süredir türk gelenek ve göreneğine aittir ve dışlanamaz. ha bu baş örtüsüdür diyeceksiniz. orada haklılık payı olmakla beraber, bir bakan eşinde baş örtü kadar sade bir şey olması beklenemez. kararı siz verin. paçavra mı, yoksa ipek mi?

    avrupa'nın başının açıklığı nikimizde bile olmamalıdır. biz onları geçmeye çalışıyoruz diye önce başımızı, sonra da kıçımızı açacak değiliz. kaldı ki avrupa'ya yıkanma alışkanlığını türkler öğretmiştir. yoksa daha çok veba yerlerdi.

    dini simgeler ise hala üzerlerindedir. haç onların boynundayken kimse türbana dini bir anlam yükleyip laf edemez. ben türbancı değilim, ama laf edilmesine de onay veremem. kimse karışamaz beyler ve bayanlar.
    5 ...
  36. 120.
  37. 121.
  38. eğer bir sonraki seçimlerde akp tekrar tek başına iktidar olursa.. abdullah gül 5 yıl boyunca cumhurbaşkanlığı yapacaktır.. seçimlerden sonra istifa edip yerini rte ye bırakacaktır (ki zaten buna alışıktır).. böylece akp cumhurbaşkanlığını 12 yıl boyunca elinde tutacaktır ve istediği herşeyi gerçekleştirecektir..
    2 ...
  39. 122.
  40. (bkz: muppet show)
    iplerin kimin elinde olduğunu belli eden?!! oluşum
    1 ...
  41. 123.
  42. yüce önder Atatürk'ün oturduğu koltuğa abdullah gül gibi laikliği hiçe sayan bir insan'ın oturması içler acısı durumudur.
    2 ...
  43. 124.
  44. rte'nin cumhurbaşkanı olmasından çok da fazla bir farkı olmayan olay.

    10 aralık 1995'de milliyet'te çıkan bir yazı;

    abdullah gül, o zamanlar kapatılan refah partisinin genel başkan yardımcısı.
    yapılan söyleşiden bir bölüm;

    ...

    a.g. : artık saklanamaz gerçekler var. islÂmın yalnız ahireti değil dünyevî düzeni de içerdiği bir gerçektir. ben buna inanıyorum.

    - tercihiniz şeriat, öyle mi ?

    a.g. : türkiye'De geçerli kÂnunlar arasında islÂma aykırı olanlar da var olmayanlar da. aykırı olanlar baskıdır(laiklik ?). baskı kalkacak. bu hakkı kullanacağım. halka bu imkÂnı verceeğim.

    - cÂmiye, ramazana, kur'an okuluna kim mÂni oldu ki ?

    a.g. : düzen, türkiye'de islÂmı cÂminin içine hapsetti...biz islÂmı hayat tarzı olarak görmek istiyoruz.

    ...

    ama "ben istemiyorum" diyen sayısız vatandaş da vardır bu ülkede...
    8 ...
  45. 125.
  46. adaylığını açıklamasından sonra
    türk basınının yorumları:

    Milliyet

    AKP UZLAŞTI GÜL KÖŞK'E

    Sabah

    ÇANKAYA'DA GÜL DÖNEMi

    Hürriyet

    ADAYIM ABDULLAH GÜL KARDEŞiMDiR

    Akşam

    iKiNCi ADAM ÇANKAYA'ya

    Star

    iŞTE LiDER


    Cumhuriyet
    DEVLETLE KAVGALI ADAY

    Vatan

    YA SEN, YA O, YA BEN

    Posta

    GECE YARISI KARARI

    Yeni Şafak

    TARiHi FEDAKARLIK

    Radikal

    AKP'NiN ADAYI GÜL

    Vakit

    TÜRKiYE GÜL'Ü SEVDi
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük