" 28 Şubat'ın kudretli paşası " Çevik Bir'in " muhtıra gibi " konuşmasını ayakta alkışlayan Gül zaman içinde Çankaya'ya çıkarken, Genelkurmay 2. Başkanı ise parmaklıklar ardında.
Bir sürecin perde arkası
Dönemin Başbakan Yardımcısı Tansu Çiller'in Basın Danışmanı Mehmet Bican'ın yazdığı " 28 Şubat'ta Devrilmek " adlı kitap, bir gerçeği aydınlattı. Kitap, tarihi MGK'dan 5 gün önce, 23 Şubat 1997'de Bir'in ABD'de yaptığı konuşmanın ayrıntılarını ortaya koydu.
Gül, ayakta alkışlamıştı
Genelkurmay 2. Başkanı Çevik Bir'in bine yakın davetli önünde adeta " sözlü muhtıra " gibi konuşmasını o günlerde Devlet Bakanı olan Abdullah Gül ayakta alkışlarken, salondaki bazı RP'liler tepki göstermişti. Konuşma basına da oldukça sert başlıklarla yansımıştı.
iki sene sonra cumhurbaşkanı kim olsun ben mi yoksa tayyip kardeş mi açıklamasını yaparken gayet kapsamlı bir konuşma hazırlamış cumhurbaşkanı. şimdi ise bunca saldırının ardından 3-4 tane klasik, sıradan ve basitçe twitler atmakla yetiniyor ve haber kanalları bu twitleri son dakika olarak geçiyor. akabinde ne kadar da güzel geçtiğini söylediği ankara gezisini anlatıyor onlarca twit ile. ne diyordu filmde "Çıkar süslü, püslü bir kadın, hüzünlü bir sesle anlatır; askerlerimiz şehit düştü. 45 saniye! Sonra da magazin haberleri.." ordaki süslü püslü kadını cumhurbaşkanı olarak algılayabilirsiniz. sadece birkaç twit sonrası magazin haberleri...
siyaset hayatında yol ayrımına gelmiş cumhurbaşkanı.
bu saatten sonra kaderi oynayacağı hamlelere ve erdoğan ın iki dudağından çıkacak kararlara bağlı olduğunu farketmiştir diye düşünüyorum.
sanırım uçaktaki basınç değişikliği nedeniyle geçici bir sağırlık yaşadı. 1 haftadır hastanede olmasının başka bir açıklaması olabilir mi? aramızda tıpçı varsa böyle bir şey mümkün mü bir söylesin hacı.
uydurma bir hastalıkla 30 ağustos kutlamalarından kaçan Cumhurbaşkanı. ilkokul çocuğu gibi kendisi. Hocam hastaydım okula gelemedim.
Bununla beraber hasta olsa ne olur? Cumhurbaşkanının görevi makamında bulunarak Bağımsızlığı savunmaktır, 30 ağustos kutlamaları da bu bağımsızlığın değerinin bütün dünyaya ilanıdır, Milleti bu bağımsızlığa sahip çıkarak motive etmektir. Askerin görevi ise sınır boylarında şehit olmaktır, savaşmaktır. Sana düşen sivil görevi aman kulağım bozulur, aman sağır olurum, aman bilmem ne vik vik vik ciyak ciyak diye yapmazsan, asker neden canını versin? altıüstü bir kulağı milletin bağımsızlığının temsili olan 30 ağustos kutlamalarında riske edemiyorsan Asker neden kolu bacağı kopup gazi olsun?
hakkındaki Ménière Sendromu hastalığına yakalandığı ile ilgili iddiayı can ataklı bugün köşe yazısına taşımıştır.
--spoiler--
Önceki akşam kardeşim Cem Ataklı ile birlikteydik.
Söz bu konuya geldi, kardeşim " Eğer Cumhurbaşkanı gerçekten Ménière Sendromu ise Allah düşmanımın başına vermesin derim " dedi.
Ben de " Neden, nasıl bir hastalık ki bu? " diye sordum.
Anlattı:
Bu hastalık kulaktaki sıvı dengesinin bozulması nedeniyle ortaya çıkarmış.
Çok şiddetli bir baş dönmesi ve mide bulantısı hissi verirmiş.
Kardeşim, " Düşünsene, başını hafifçe kıpırdattığın anda müthiş bir baş dönmesi ve mide bulantısı oluyor.
Üstelik o sırada yatmanın ya da gözlerini kapatmanın da bir faydası yok, tam bir işkence " dedi.
--spoiler--
eğer birisi size ironi kelimesinin anlamını sorarsa bu zatın ismini zikredebilirsiniz. neden mi? tasavvur edebiliyor musunuz bir kişi çıkacak diyecek ki cumhuriyet döneminin sonu geldi diye beyanat verip sonra o cumhuriyete cumhurbaşkanı olacak.
(bkz: sadece türkiyede görülebilecek olaylar)