tarihi, bıçakla keser gibi ayırmayan, aynı zamanda da olayları kendi koşullarıyla değerlendirebilen adamdır. iyi de kendi koşullarını nereden bileceğiz?
Öncelikle ulu hakan cülus giydiğinde acaba devlet-i aliyye ne haldeydi? tarih dedenin üç beyinsizler diye bildiği it ve çemişleri ne haldeydi? öğretim görmeye gittikleri avrupa ülkelerinden, birer mukallit olarak dönenler ne haldeydi? Hürriyet, müsavat ve sair mavalların peşine düşen, gazete çıkarıyorum palavrasıyla fitne çıkaran kafalarla meşgul devlet ne haldeydi? bir yandan azınlık hakları, bir yandan balkanlar, diğer tarafta ermeni fitnesi...
Kaybettiğimiz toprakları alalım, faşist hülyalarımızı ihya edelim, çalışmayalım, üretmeyelim, dünyaya bakmayalım ama her yeri ele geçirelim diyen ya da posta memurluğundan hür generalliğe terfi eden, "olsa olsa devlet yönetmek, ne ki?" diyen, lafla peynir gemisi yürütmeye kalkan bünyeler ne haldeydi?
31 mart masalıyla sultanı tahtından edenlerin tertibi ortaya çıkmadı mı? çapulcu sürüsüyle gelen bir yahudi, ulu hakana "halk seni azl etti" demedi mi? kırmızıymış, beyazmış... kırmızıyı beyazı biliyordun da niye mavi-beyaz birini huzura çıkardın?
galatasaylı küçük hakan, büyük hakan'a bir devam niteliğinde, vazgeçilmez üçlüsünü kurmak isteyen adamdır, evet. muhteşem hakanlar triosu böylelikle tarihsel ve beşeri temellerini atmış olur. portekiz filan üç tane f ile ülke yönetirken avrupa'ya ses çıkarmıyordunuz bak, bu adam da üç tane h ile ülke yönetiyor, h de değil lan, üçü de hakan, adaş...
varsın semih cumhuriyeti de üç tane h ile yönetilsin. sormasın eski vakitlerdeki halka uyuglanan baskı, acep' nasıl etkiledi politik gidişatı, bugünkü halk acaba neden hiçbir siyasi konu hakkında düşünmeye yanaşmıyor, neden göz önünde filistin örneği varken çatır çatır millet arsasını arazisini satıyor diye yabancıya? niye en ufak bir anlaşmazlıkta konuşmak yerine (ki bunu muasır medeniyetler katındakiler uygular , asma kattakiler değil) sağ sol çatışması çıkıyor diye.
o değil de öztürk hükümdarlara hakan denmez mi lan? ironi yapıyor bu arkadaş muhtemelen...
türk tarihinin gördügü en büyük devlet adamlarından bir tanesidir, it çi pislikler onun yaptıgı güzellikleri pisletmeselerdi, türk devleti bugün daha kudretli, belki bu sadece anadoluya sıkışmamış olabilirdi, balkanları afrikayı ve hicaz ı elimizden çıkartan it çilerin kızıl sultan diye yahudi agzı ile onu anıyor olması, abdulhamitten hiç deger eksiltmez, aksine ona hakaret edenlerin kanının ne renk oldugunu gösterir.
türkiye bir faşizmin esiri konumdadır, atatürk ü yüceltmek için sırya girmiş 70 yasında koca adamların sanki ortak aklı etkilemek için yaptıgı padişahlarıda aşagılama girişimleri onlara hakaretler etmeleri tvlerde alkış alıyor olması, onların bu hakareti ancak kendilerinin hakattigi gerçegini degiştirmez, turgut özakman ın, "atatürk cumhurbaşkanı oldugunda belki genç hanımefendilerin ona gönlü kaymış olabilir, ama hakkıddır onun, helaldir ona, helaldir ona ben söylüyorum işte helaldir ona" demesi, dün genç bakışta, atatürk arastırma dernegi eski başkanı 70 yasındaki profesör kılıklı insanın, "ben müslüman bir insanım, hz muhammed dinimizin peygamberi, atatürkte toplumumuzun peygamberi" demesi, tam anlamı ile mide bulandırıcı, kardeşim sen tarihcisin konuyu netlikle izah et, yorum yapma, geri zekalı insanları egitme bilinvi içindeki faşist diktatörlük degil burası, anlayabiliriz, sizin gibi aptal beyni ykkanmış olmadıgımız geri zekalı oldugumuz anlamı çıkmaz degil mi?
ne ulu hakan'dır ne de kızıl sultan. artısı kadar bir o kadar da eksisi vardır.
ne 30 yıl devletin ömrünü uzattı diye yüceltilmeli ne de hataları yüzünden yerin dibine sokulmalıdır.
imparatorluktan hasta adamlığa geçen, sanayi devriminden nasibini almamış, hammadde ve pazar sıkıntısı olmayan, milliyetçiliğin kıskacındaki avusturya-macaristan gibi yıkılmaya mahkum çok uluslu devletin başında biridir. kaybedilen topraklar, milyonlarca altın dış borç, ayaklanmaları bastırma şekli ve bize miras bırakması gibi başarısızlıklarına rağmen, bizim arkaya bakarak ilerleyebileceğini sanan resmi tarih muhibleri, bu 33 yıllık diktatörün artı hanesinde yahudilere tüm dış borçlar karşılığında filistini vermemesi ve bunun israil'in resmi kuruluş tarihi olan 1948'e kadar 50 yıl geciktirildiğini söylerler.
gelin bulunduğunuz coğrafyaya göre değişen tarihle değil, herkesin üzerinde hemfikir olduğu tarih dedeyle biraz gezelim, ukelalık yapalım.
hiç düşündünüz mü israil, filistinde olması gereken yahudilerin ukrayna'da, hollanda'da ne işi var veya ne zaman ve ne için oralara gitmişler diye?
yahudiler, m.s. 70 yıllarında, yani bundan yaklaşık 2000 yıl önce, filistin ve civarının hakimi olan roma imparatorluğuna karşı ayaklandılar ve sonradan roma imparatoru olacak olan titus flavius vespasianus tarafından bastırılan bu ayaklanmadan sonra kudüs'e girmeleri yasaklandı. filistin hariç imparatorluğun o günkü sınırlarına sürgün edildiler. bugün ağlama duvarı dedikleri, ilkini babillilerin yıktığı süleyman tapınağının batı duvarıdır. as roma'nın kudüs presinden hatıradır.
sonra bu gurbet kuşları, gittikleri yerlerde toprak edinmeleri, askerlik yapmaları yasak olduğundan getto denilen mahallelerde kapalı bir hayat sürüp, kendilerine tarım haricinde kalan tek yol olan ticarette ustalaşıp, banker, bonker olduktan sonra, ''ulan madem paramız var, gidelim filistini alalım da tüm dünyada sığıntı, istenmeyen adam olacağımıza, ülkemizde kral olup kibbutz'da portakal yetiştirelim'' der. fikrin misyoneri theodor herzl'dir. tarih 1896. sonrasında aynı yılın nisan ayında istanbul'a gelir, yani hala 1896..
yüz binlerce insanın öldüğü reklam arası..
tarih 1917. ingilizler kudüsü ele geçirir.aynı yılın kasımında ingiliz dışişleri bakanı lord balfour, siyonizmin ve hatta bizim kırım savaşı'nın bile sponsoru rothschild ailesine bir mektup yazar. mektupta, artık ellerinde olan filistinde bir musevi devleti kurulmasına destek vereceklerini söyler ve 50 yıldır devam eden yahudi göçleriyle temeli osmanlı döneminde atılan planın icraatine geçerler.
1917'den itibaren zaten osmanlı fiilen yoktur filistinde. yani abdulhamit'e fikri söyleyip osmanlının kudüsü kaybetmesi arasında 20 yıl vardır. sonrasında osmanlı, gelişmeleri uzaktan izleyebilir ancak. 1948'e kadarki arap-yahudi savaşları her devirde yaşanabilecek ve hala yaşanan gecikmelerdir.
daha önemlisi, hatta en önemlisi; 1948'de israil ''resmen'' kurulana kadar filistin'e 5 büyük yahudi göçü olmuştur. 1881-1903, 1904-1919, 1919-1923, 1923-1929 ve 1929-1940. bunlardan ilk ikisi ulu hakan 2. abdulhamid han hazretlerinin zamanındadır. fiilen satmamıştır ama:
1850-1880: 25.000
1881-1903: 20-30.000
1904-1910: 20,300
1911-1914: 14.000 yahudi filistine göç etmiştir. bu göçlere ne karşılığında göz yumulmuştur acaba? bu satış değil de nedir? sonraki durumu meşrulaştırmaya yaramamış mıdır, siz gönül ve dünya gözü kapalı romalı senatörlerin takdirine bırakıyorum.
galatasarayın ilk renkleri kırmızı-beyazdır sayın cimbomlular. ama bu durum, ulu hakan abdulhamid han'ın hoşuna gitmez, çünkü türklüğün propagandasıdır bu ve sonradan azınlıklar aleyhine ayarı çok kötü bozulacak ''denge politikasınca'' cimbom renklerini sarı-kırmızı olarak değiştirilir. bunlar işin magazin tarafı ama kifayeti hakkında fikir verir.
bir devlet düşünün ki maliyesini tıpkı bugün gibi yabancı devletler yönetsin. 400.000.000(400 milyon) altın borca karşılık, ingilizlere izmir ve çevresinde 4000 km2 yer satmış ve ingilizler buraya yunanistan'dan rumları getirdiği için izmirin adı bizim tayyibin de dilindeki ''gavur izmir'' olmuştur. şimdi pasaportla gidilen filistini satmamış ama izmiri satarken eli titrememiştir.
önceki osmanlı padişahlarının şiir yazmayanına, bestesi olmayanına kız vermezlerken, abdulhamid han isa peygamberle meslektaşlığı seçip marangozluk yapmıştır. ne anlarsanız.
1898'de alman kayzerinin kudüs ziyaretinde kubbet us sahra'ya haçlı alman bayrağı çekilmiştir. şimdi, adını kayser denilen imparator sıfatından alan kayseri kalesinde, belgesel için bile haçlı bayrağına tahammül edemeyen torunlarına 110 yıllık kapaktır.
tüm ırak petrolleri ve demiryolu hakkını almanlara vermiş, bu şimdi torunlarınca marifetmiş gibi anlatlmıştır ve sanırım bir 50 yıl daha anlatılır.
hiç düşündünüz mü bu demiryolları neden dolanır durur da düz ovada zigzag çizer diye? sen almana ''demiryolunu yap, sağında solunda belli bir mesafedeki madenler, ormanlar senindir'' dersen o da önceden elinde hazır bulunan istihbarata uygun rota çizer ve sağ kulağını sol elinle gösterirsin. bu arada hattın sağındaki solundaki sanki vatan toprağı değildir de şimdi arap-yahudi kanıyla sulanan filistin toprağını satmamış diye övünülür bizim kısmi körlerce.
istanbul'un burnunun dibi olan yeşilköy'e gelen rus ordusuna karşı boğazlar ruslara geçmesin diye telaşlanan ingilizler olmasa, ruslarca taksimde sallandırılması içten bile değildir.
kendi vatandaşı kadın-çocuk diyorum aloo katliamların, toprak kayıplarının sorumlusu, suikast korkusundan saraydan o meşhur burnunu çıkaramayan da 2. abdulhamid han hazretleridir.
hiç mi iyi işi yok bu adamın? bozuk saat misali günde 2 kere doğruyu gösterse bile, 22 kere yanlıştır.
kürtlere zulmeden, çoluk çocuk demeden katleden sonra da bi'şey olmamış gibi masum rollerine bürünen ermenilere karşı hamidiye alaylarını kuran, küfrün kan kızılından değil merhametin yüceliğinden yana olan, cennetmekân sultanın yüceliğini bir nebze olsun idrak edebilen insandır.
Marifet, borç senediyle mal getirmek değil, nice menkul, gayrimenkul vs. tekliflere rağmen kanla alınan toprakları satmamaktır. (Ondan sonra gelen ve kendileri hakkında "ulu" denilen diğer kişilerin de aynı dirayeti gösterememesi marifetin kimde olduğunu bir kere daha gösterir.)
"tabii ki teknolojik gelişmelere uyacaktı ne yani yassah mı desin" düşüncesiyle bilindik matbaa örneğini verenler de olabilir. Bak bakalım japonya denilen memlekete matbaa ne zaman gelmiş...
disiplin ile istibdatı birbirine karıştıranlar açsınlar istiklâl mahkemelerini okusunlar. kimmiş müstebdit bilelim!
he unutmadan... israil'in kuruluşunun gecikmesinin hikmetini bugün anlayamazsınız. Hele bir arz-ı mevud arz-ı endam etsin. o zaman sultan hamid'in ruhundan istimdat edersiniz. yok biz seviniriz diyenler de olabilir. onlara sabetay sevi baksın.
Kimilerine göre Kızıl Sultan, kimilerine göreyse Ulu Hakan Türk tarihinin hakkında en çok tartışılan padişahı olan II. Abdülhamid dönemi Osmanlı Devleti'nin en çalkantılı yıllarıydı. I. ve II. Meşrutiyet, Kanun-i Esasi, 93 Harbi, Rus ordusunun Yeşilköy'e (Ayastefanos) kadar gelmesi, Rumeli'nin kaybedilmesi, doğudaki kentlerin Rus işgaline uğraması, Balkan devletlerinin bağımsızlıklarını kazanmaları, Mısır, Tunus, Girit ve Kıbrıs'ın elden çıkması, Ermeni isyanları, Düyun-u Umumiye'nin devletin gelirlerine neredeyse el koyması, 31 Mart Vakası, ittihat ve Terakki'nin güçlenmesi, Bağdat ve Hicaz demiryolunun açılması, Panislamizm politikası, Hamidiye Alayları'nın kurulması ve Ermeniler tarafından kendisine düzenlenen suikast hep II. Abdülhamid'in döneminde gerçekleşen olaylardır. Bu sıkıntılı dönemde 33 yıl hüküm süren II. Abdülhamid, Osmanlı Devleti'ni güçlükle de olsa ayakta tutmayı başarmıştır.
II. Abdülhamid'in denge siyaseti neticesinde, Osmanlı üzerinde paylaşma planları kuran devletler uzun yıllar bu emellerine ulaşamamışlardı. Hakkında çok sayıda kitap, makale ve yazı yazılan II. Abdülhamid, tarihçilerin çoğunlukla üstünde anlaşamadıkları bir padişah olarak her zaman gündemde kalmıştır. Bugüne kadar yazılan kitaplar genellikle ideolojik bilgiler içermiş ve her yazar II. Abdülhamid'i kendi siyasi düşüncelerine göre değerlendirmiştir.
Bizim amacımız II. Abdülhamid döneminde Osmanlı Devleti'nin yaşadığı olayları objektif olarak vermek ve yorumlarını siz okurlarımıza bırakmaktır. Bizlere göre II. Abdülhamid ne Kızıl Sultan, ne de Ulu Hakan'dır Yaptıkları günümüzde hâlâ tartışma konusu olan II. Abdülhamid, 624 yıl ayakta kalan ve dünyaya hükmeden Osmanlı Hanedanı'nın sevabıyla günahıyla, iyisiyle kötüsüyle hüküm sürmüş bir padişahıdır. Elinizdeki bu kitap, II. Abdülhamid ve yaşadığı döneme ait bilgileri siz okurlara tarafsız bir şekilde yansıtmak amacındadır; II. Abdülhamid döneminde yaşananlar anlatılmış ve bilgilerinize sunulmuştur. Keyif almanız dileğiyle...
("2. abdulhamit kızıl sultan mı ulu hakan mı?" isimli a.tekin kutlu kitabının arka kapak tanıtım yazısı.)
edit:
Dünyanın .mına koymuş liderlerin yanında sütten çıkmış ak kaşıktır(diyen de, denilen de)
33 yıl padişahlık yapan 34. osmanlı padişahı 2. abdulhamit'e 1894'de bugün batman'a bağlı sason'da ayaklanan ermenilere karşı kürt aşiretlerden kurulu hamidiye alaylarının yaptığı katliam ve sonrasında 1909 adana katliamında 17 bin ermeninin öldürülmesi üzerine fransız akademisi üyesi tarihçi kont albert vandal tarafından le sultan rouge(kızıl sultan) denmesine karşılık, bizim tarihçilerin de bu kızılını kandan alan lakabı; filistine, siyonizm fikrini 1896'da ortaya atan theodor herzl'in reddedilmesine bağlamasına katılan insandır.
devrinde ilk defa gazın, fotografın, otomobilin, asansörün, şimendiferin, otomatik portakalın osmanlı ülkesine gelmesi başarı değildir. bugün de dünyanın her yerinden mal yağıyor türkiye'ye. karşılığında borç senedi imzalıyorsak marifet mi bu?
2. abdulhamit de, şansına sanayi devriminin ve bu icatların ilk günlerinde 33 yıl iktidardır ve gırtlağına kadar borçlu olan, kapitülasyonlarla gümrükleri eleğe dönen, festen başka sanayi ürünü olmayan bir ülkenin bu icatların sahibi yeni emperyalist ingiltere, fransa tüccarlarının iştahını kabartıp yeni ne varsa osmanlıda satmasına gıkını çıkaramayan biridir. artık ''matbaa mı, yassah, günah'' diyebilecek cahil kudreti ve lüksü yoktur devlet-i ali osmani'nin.
bizim deli, onların büyük dedikleri rus çarı petro, hollanda tersanelerinde işçi olarak çalışıp gördüklerini uygulamış ve bugün torunu putin'e kalan da ortada, 2. abdulhamit'in gürcü torunu tayyip'e kalan da.
vahdettin gibi 2. abdulhamit de yanlış zamanda doğmuştur. günü kurtarmıştır, sorunları ötelemiş, biz torunlarına büyüterek devretmiştir.
bizim neo-osmanlıcılara bir padişahı temize çıkarmak için tek menkıbe yeter. mesela vahdettin, mustafa kemal'e kilolarca altın verip ''evlat benim basurum azdı, gelemem, vatanı sen kurtar'' demiş efsanesi unutturur bu padişahın, sonradan geçilmedi diye övünülen çanakkaleden ingiliz zırhlısıyla kaçmasını. 2. abdulhamit'in pehlivan tefrikası da, yahudilere ''filistini verirsem seni s.ksinler'' postasıdır.
güya yahudilere posta koyan, ama galata'daki yahudi bankerlerden, ingiltere'deki yahudi rotschild'lerden borç alıp savaşlara giren, bütçesini bu parayla denkleştiren devlet de aynı osmanlıdır. uzatmaları oynayan hasta adam, üretmeden tüketen bir açık pazardır. evropada ne bulunursa ilk buraya gelmelidir ki elde avuçta kalan ne varsa ingilize, fransıza gitsin.
bugün televizyonlarda duyduğunuz, ''sasonda çıkan çatışmada 2 terörist silahlarıyla beraber ölü olarak ele geçirildi, 2 mehmetcik şehit oldu'' haberlerinin sorumlusu, başlatanı, bu kan davasını kanla bastıracağını sanan ve miras olarak eflak ve boğdanı değil, bu çözümsüz kibirli inadı bırakan bu padişahtır. 1918'de ölmüştür ama 1988'de doğan insanların bugün ölümünden bile sorumludur.
filistin için düşündüğü 50 yıl sonrasını, sonunda osmanlının elinde avucunda kalacak anadolu için düşün-e-memiş, şimdi inkar etmek için 40 takla attığımız ermeni katliamının fitilini ateşlemiştir. bugün anadolu tek renkli betonsa bu abinin payı yadsınamaz.
israil 50 yıl geç kuruldu da ne oldu? bize mi kaldı. petrol buldu, biz mi içtik. ingilize avanta oldu kuyular. sonrasında osmanlı ordusu 1910'lar boyunca hicazda susuzluktan çölde, büyük dedem dahil yemende öldü osmanlı askeri. sonra 1915 ermeni katliamının esin kaynağı, meşruti dayanağı oldu ittihat ve terakkiye. kendi soyu olan çerkeslerden oluşan derin osmanlı devletinin, teşkilat-ı mahsusa'nın, sızdığı yeni cumhuriyet içinde dersim isyanını ve diğer kürt ayaklanmalarını kanla bastırması da, torunlarına miras olarak süren kan davasını bırakan anlayışın mimarıdır.
istibdat denilince eski bir sütlü tatlı sanılan yönetimi, devrine göre bile tam bir zorbalıktı. bugün savunduğunuzu görse, o cepheden cepheye sürülen asıl ecdadınız, gerçek atalarınız olan dedelerinizin size bir çift lafı olurdu. savunacaksanız yıldız sarayında aida operasını dinleyen abdulhamiti değil, cephelerde yakasından bit ayıklayan dedelerinizi düşünün.
devrinde 3 kişi biraraya gelemediği anlatılır. alameti farikası olan burnu yüzünden, kendisinin ima edildiğine delalet sayarak, basında ''burun'' kelimesinin kullanılmasını bile yasaklayan, sarayda dedektif romanları okuyup, opera dinleyen bir dikta-tördü.
''hırsızlık yapan kızım fatıma da olsa elini keserim.''
(buhari, müslim, tirmizi, ebu davud, nesai, kütüb-i sitte muhtasarı tercüme ve şerhi,
ibrahim canan, 6/249, 12/505)
kocası-babası asi bile olsa, türk milletine yakıştırdığı asalet sembolü özgürlük, bağımsızlık için isyan eden, bir zamanların sadık milleti, resmen kendi vatandaşları olan ve kadın-çocuk demeden ermenileri öldürten, babam dahi olsa ulu olamaz.
tarihi tam anlamıyla bilmeyen bir insandır. 2. abdülhamit, osmanlı'nın fiilen yıkılışını 30 yıl geciktirmiştir. ancak saltanatı döneminde büyük toprak kayıpları yaşanmıştır. şimdi büyük toprak kaybıyla sonuçlanan süreci kısaca anlatayım. 1. meşrutiyeti ilan ettirmeden önce bulgar, karadağlı ve sırp isyanlarıyla ve onun destekçisi rusya'yla mücadele etmiş, osmanlı ordusu belgrad'a yaklaşmışken durduruluşmuş ve istanbul konferansı'na davet edilmiştir. bu arada meşrutiyet ilan edildiği ilan eden osmanlı delegeleri konferanstan çekilmiş ve diğer devletler toplantıyı sürdürüp osmanlı'nın kabul edemeyeceği şartları kabul ettiler. osmanlı da reddedince 1877'de rusya'yla 93 * harbi başladı. ruslar, 5 ay plevne'de oyalansa da bulgaristan'ı işgal etmiş ve 22 ocak 1878'de edirne'yi ele geçirdikten sonra ayastefanos'a kadar ilerlemiştir. rusya ayrıca ardahan ve kars'ı işgal ettikten sonra erzurum'ayürümüş, şehir uzun bir kuşatma sonucu rusların eline geçmiştir. bu arada sırplar niş ve şehirköy'ü (pirot), karadağlılar nişik (niksic), bar, ülgün (ulcınj) ve böğürtlen'i (pogdorica) işgal etmişti. bu savştan sonra osmanlı gerek berlin nalaşmasıyla, gerekse anlaşma sonrası aşağıdaki toprakları kaybetmiştir. kayıp listesi:
1) 1861'de birleşerek romanya (1944'e kadar rumanya denirdi) adını alan eflak ve boğdan prenslikleri, sırbistan ve karadağ prenslikleri osmanlı'dan bağımsız oldu.
2) sırbistan ve karadağ savaşta ele geçirdikleri arazilerle sınırlarını genişletti.
3) bugünkü bulgaristan'ın büyük bölümü özerk prenslik oldu. bulgaristan'ın güneydoğusunda bir hristiyan valinin yöneteceği, merkezi filibe olan ve osmanlı'ya bağlı doğu rumeli ili kuruldu. bu ilin büyük bölümü 1885'te bulgaristan tarafından yutuldu.
4) avusturya macaristan, bosna hersek'i ve yenipazar sancağını işgal etti. bosna hersek 1908'de bu devlet tarafından ilhak edilmiş ve yenipazar sancağı osmanlı'ya iade edilmiştir.
5) savaşmadığımız halde iran, van'ın kotur ilçesini aldı.
6) tesalya bölgesi, 1881'de yunanistan'a bırakıldı.
7) osmanlı'daki rusların akdeniz'e ineceği korkusunu kullanan ingilizler kıbrıs'ı işgal etti. burada 1914'te ingiltere tarafından ilhak edilecektir.
8) romanya, köstence ve tulça (tulcea) sancaklarını kapsayan kuzey dobruca'yı aldı ve 1856'da rusya'dan aldığı bolgrad, cahul, kilya ve ismail (izmail) kentlerini rusya'ya bıraktı.
9) rusya batum, ardahan ve kars sancağını aldı ve burada kars askeri ilini (oblastını) kurdu.
10) fransa 1881'de tunus'u, ingiltere 1882'de mısır'ı işgal etti.
11) mısır'daki ingiliz egemenliğine isyan eden sudan'daki mehdi hareketi yüzünden mısır ordusu bugünkü somali'nin kuzeyiyle sudan'ın kızıl deniz kıyısı arasındaki bölgeden çekildi. bugünkü cibuti fransız, bugünkü eritre italyan ve bugünkü kuzey somali ingiliz işgaline girerken, habeşistan 1885'te harar kentini geri aldı. sonunda bu hareket 1898'de bastırıldı ve sudan, mısır'dan yönetilen bir ingiliz sömürgesi oldu.
12) 2. meşrutiyette bulgaristan bağımsızlığını ilan etti.
sonuç olarak 2. abdülhamit, ne kızıl sultandı, ne de ulu hakan. kendisi dönem koşullarında başarısız kalmaya mahkum bir padişahtı.
edit: beni eksileyene sözüm. osmanlı'nın ömrü 30 sene uzadı. ama bu toprak kayıpları olmadı mı ? ayrıca yabancı devletler osmanlı maliyesine duyun-i umumiye'yle (genel borçlar) el koymadı mı ? demek ki başarısız bir insandı.
koskoca padişaha, ulu şeklinde emir verebileceğini sanan insandır, gerçi abdülhamit kimi tarihçiler tarafından kurtlarla uluyan padişah olarak da anılmaktadır ama yine de devletlu sultanımıza ulu demek kimin haddine düşmüş bre gafiller?
kafası örümcek ağı bağlamış insanların söylemidir.
Abdulhamit Han bu milleti 33 yıl gibi bi süre ayakta tutmuştur.
Kurtuluş savaşına zemin hazırlamıştır.
Kimileri Haliçte gemileri çürüttü derken o haliçte ilk deniz altı tershanesini kurmuştur.
Hemde hazineden 1 kuruş para harcamadan.Nasıl yaptı derseniz şöyle yaptı;
Yap-işlet-Devret
işte Abdulhamit han bu kadar zeki bir insandır. ama hala kimileri çıkıp ona çamur atıcak kadar yüzsüzlük yapabiliyorlar utanmadan.
doğru yolda olan insandır. ulu hakan'a saygısızlık yapanlar, bre ey gafiller! siz neyi seversiniz allasen? cumhuriyeti sevmezsiniz, Atatürk'ü sevmezsiniz, islam'ı ve yeryüzüne getirdiği güzellikleri sevmezsiniz.sevmemekle kalsa iyi bide başkalarının kutsallarına söversiniz.
ulu hakan vaktinde israiloğullarına, devlet i ali nin borcu karşılığında satmadığı filistin toprakları için cevap olarak kanla alınan topraklar parayla satılamaz diy-ebildiği için kendisini bu şekilde anmakta olan insandır. güzel adamdır yani.
Güzel insandır. Tarihini bilen insandır. Siyonizm ve emperyalizm karşıtıdır. Masonluğun da karşısındadır. Yahudilerin yerdiği bir padişahla gurur duyandır.
yahudilerin kızıl sultan dediği bir padişaha, ulu hakan diyen birini yerden yere vurarak ona cahil yakıştırmasını yapan cahiller cürekasının bomboş söylemi.
resmi tarih masallarıyla, devrimci-kurtarıcı mavallarıyla* uyutulamayan insandır. ermeni kırması tayfanın sivilceli ergen üslubuyla "istibdat" dediğine bakmayın. anarşi olsun, it* cuntası kendi saltanatını idame etsin derdinde olan gavur tohumları; "devletinin ve milletinin selametini düşünen, filistinden toprak satmayan, eğitim hamlesiyle tıbbiye ve mühendishane kuran, çanakkale harbinde çarpışan nesli yetiştiren, istihbarat ağı ile küfürbazların oyununu bozan ve devletin bulunduğu zor dönemi en az hasarla atlatmak için tüm siyasi dehasını kullanan, bu yolda tedbir alan" sultan için tabii ki müstebdit diyecektir.
bu beyinsiz tipler, "osmanlı türk değildir" zırvasını, "çünkü sultan anneleri türk değildir" ifadesiyle tevil etmeye kalkar. koçum, zırva tevil götürmez. Hem velev ki annesi türk olmasın, biz yahudi değiliz, bizde soy anadan değil babadan devam eder.
Ayrıca faşizmi bırakın. türk olmasa ne olur? kendi meşrebine bir bak bakalım. acaba sen türk müsün?
avrupa'nın gazına gelmeyen insandır.
en çok şu koyuyor insana; ruslar bildiğimiz deli pedro'ya büyük pedro diyorlar da zekasıyla diğer ülkeleri parmağında oynatan ulu hakanıma kızıl sultan deme gafletini gösterebiliyorlar.
bana göre ulu hakan, sana göre ne olduğu çok önemsiz bir ayrıntı..
ulu hakan abdülahmid e, ulu hakan diyene cahil deme cüretini gösteren kör cahildir.
ki bu cahil tarih bilincinden yoksun olup, masonların ve yahudilerin yazdırdığı kitaplardan öğrendiği üç beş şeyi millete satar, yahudilerin uydurduğu ''kızıl sultan'' yakıştırmasını gururla söyler.
ki bu cahil ecdadına küfrederek derin bir haz duyar ve batı özentisi içerisinde de bunu yapınca mutlu olur.
ki bu cahil dönemi ve şartlarını gerçek kayıtlardan öğrenmeden işkembeden atar.
cahil değildir öncelikler, ülkücü islamcı olmasınada gerek yoktur.
lenin e , staline büyük önder diyenlerden çok daha makul biridir.
zira abdulhamit han bizim ceddimizdir. o olmasa belki biz olmayacaktık.
yada adımız, dinimiz, dilimiz, bayragımız farklı olacaktı...