Bu başlığın altına yazılmış tüm entryleri okudum. Alman bka (Bundes kriminal amt)' nın bültenlerini okurum, ve büyük bir zevkle okurum o bültenleri. Almanca bilen sözlük yazarlarına da şiddetle tavsiye ederim. Orada sorgulamalar, sorgulamaların kriminal uzmanlarının sorgulama hakkında yazdıkları makaleleri bulursunuz. insanların içinde yaşadıkları bir " ideolojik çatı" dan çok bahsederler, kişiyi şu ya da bu suçu işlemeye iten ideolojik " enerjiden" bahsederler.
Hangi ideoloji ne şekilde manipule edilirse, hangi seviyedeki, hangi ailevi etmenlerden gelen kişiler, ne tür suçları işleyebilecek hale gelirler, bka bu konuyla ilgilenir, ve çok uzun soluklu ama kesinlikle tarafsız yaklaşmaya çalışırlar suça, kurbana ( ya da mağdura) ve de suçluya.
Bka ' nın amacı, suçu önlemek. Bunu nasıl yapabilirim ' in peşindedir bka...
Bir sürü islami teröristi enselediler, canlı bombaya "bomba" üretirken, eve "sek" (speziell Einsatz kommando -- özel baskın komandosu !! --> evet var Almanların böyle özel yetenekleri hala!!)baskın yapıyo, herifleri resmen suçüstü şeklinde yakalıyolar!! ( Tabii bütün bu gelişimi nasıl takip ettiklerini yazmıyolar;;))
Demem o ki o islami teröristlerin sorgularında söyledikleri şeylerle tamamen uyuşan cümleler, Uludağ sözlük yazarları tarafından yukarda açıkça dillendirilmiş !!
Almanya da da, Amerika da da, hollanda da da, terörist söylemler " düşünce özgürlüğüne" girmez!! Demokrasi, kendini imha etmeye yeltenenleri, cezalandırır. Herşeye inanabilirsin, başka inanç sistemlerine saygı duyduğun sürece... Duymuyosan, mukavemet gösterdiğin anda sek dağıtır beynini!!
Uludağ sözlük, ya da Türkiye ' nin bir kısmı, artık kimse onlar, bu kişi ve bulguları " tolere" ediyorsa onun ismi, mesela Almanya ' da " teröre yardım ve yataklık etmektir" ve 7 yıldan başlar, oldukça haşin mahkeme süreçlerinden geçersin, ve hayatını bildiğin karartırlar senin.
O yüzden sözlük yazarını kibarca düşüncelerini gözden geçirmesine, terörist söylemlerde bulunmaktan vazgeçmesine davet edelim.
Uludağ sözlük görevlilerine de teröre yardım ve yataklık etmenin bir suç olduğunu hatırlatalım.
-konudan bağımsız olarak- "Bir ölçü addedilmesi kabilinden;"
"Müslüman sadece engellerle savaşır. Müslüman kendisinin sâlih olması karşısında konan engellerden, kendisinin güzelliği tanıması karşısında konan engellerden başkasıyla savaşmaz. Anlatabiliyor muyum? Yani Müslüman her halükârda, ne olursa olsun savaşır diye bir şey yok. Biz ne diyoruz: Kâfire karşı çatışmayı göze alan Müslüman’a Türk denir. Kâfirle çatışan Müslüman’a Türk denir, demiyoruz. Kâfirle çatışmayı göze alan Müslüman’a Türk denir, diyoruz. Cihad’ın aslı da budur. Cihad, ilây-ı Kelimetullah için yapılır. insanlara Allah’ın Kelâm’ının bildirilmesi. Bu bir vazifedir. insanlar islâm’a davet edilir. Ama islâm’a davet edebilmek için Müslüman olmak zaruri bir şeydir. Anlatabiliyor muyum? Yani adamı sen Müslümanlığa davet ettin, o da kabul etti. Bunun üzerine ne yapacaksın, başını yine de vuracak mısın? Resûl-ü Ekrem (s.a.v.) son dakikada Kelime-i Şahadet getiren insanları öldüren Müslümanlara hiçbir zaman güler yüz göstermedi. Ve onlar izah etmeye çalıştı: “Ya Resûlullah, o canını kurtarmak için söyledi!” iyi ya, daha ne olsun? “Lâilahe illallah Muhammeden Resûlullah’ın” ilk faydası odur ki, boynu kılıçtan kurtarır. Bu adam yalancıktan söyledi, canını kurtarmak için! Tabii ki, e ne güzel işte canını kurtarmak için söylemiş, değil mi? O yüzden bütün mesele tabii ki gelip bizim yaşama imkânlarımıza dayanır. Ama hareket noktamız güzellik olmadıkça hareket noktamız estetik olmadıkça bizim hakikiliğimiz konusunda hiçbir delil getirilemez. Yani eğer hakikatle irtibatlı olduğumuzu iddia ediyorsak, birisi bize “Senin güzellikle alakan ne?” diye sorduğu zaman verecek cevabımız olması lazım. “Ben güzellikle ilgiliyim, şu şu şu sebepten ya da şu şu şu şekilde” diyebilmelidir. Bunlar olmadığı zaman ortada namussuzların namuslulara kendilerini şirin göstererek haksızlık yaptıkları bir darmadağınık ortam çıkar ki bu herkesin(Türk - gavur) aleyhine olan bir şeydir."
(ismet ÖZEL- Konferansından Alınmıştır -16 Mayıs 2008 / KONYA)
