bu gece Uludağ Üniversitesi fethiye kültür merkezi'ndeki programına izleyici olarak katılacağım ve fırsat olursa kendisinin batırdığı sosyal demokrasi hakkında ne saçmalayacağını merak ettiğim sayın deniz baykala soru soracağım programdır.
aydın menderesin katıldığı bölümde, güzide okulumun* nadide öğrencilerinin, yine güzide okulumun öğrenci görünümlü militanları tarafından dövüldüğü program.
an itibari ile deniz baykal en başta olmak üzere salondaki herkesin saçmaladığı program. avrupa birliğine girmek istemiyormuşuz... pehhhh!!!
avrupa birliğini istemeyenler parmak kaldırsın denilince tüm salon sevince boğuldu. evet!!!!!!! istemiyoruzzzzzz!! şeklinde..
acaba diyorum, "neden" diye sorulsa orada bulunanlardan kaçı mantıklı cevaplayabilecek bu soruyu çook merak ediyorum...
an itibarıyle uludağ üniversitesi fethiye kültür merkezi'nde abbas güçlü'nün iradesizliği ile sona ermek zorunda kalan programdır. Zira oraya gelirken kafasında sadece provakasyon olan '' milliyetçilik tekelcileri'' azmıştır, bu faşizm yanlıları ne kadar da insanlıktan çıkabileceğini, insandan başka her türlü mahlukata dönüşebileceğini göstermiştir ve propaganda teşebbüsünde bulunmuşlardır. Fakat Abbas Güçlü denilen şahıs programcılık yeteneksizliğiyle üç kuruşluk anti-demokratik anlayıştaki ortalık karıştırıcıları, bu faşizan anlayışı salondan çıkartarak bastırıp, prim vermeyerek programa devam edeceğinin tersine bu kampüs tiranlarına bir anlamda boyun eğerek programı bitirmiştir. Kanımca oradaki zıt görüşlü öğrenciler abbas güçlünün gösteremediği kudrete ve iradeye kat kat fazla sahiptir.
not: 3000 kişilik salona sadece görükle'den 6 otobüs kaldırıp, zaten her yıl kapasite zorluğu çekilen bu salona rağmen üstüne bir de utanmadan iznik'ten, Karacabey'den, mustafakemalpaşa'dan öğrenciler getirten, daha önemli bir sorun varken yüzme havuzu yapmaya girişen ama bir oditoryumu 7 yılda bitirmekten aciz olan rektörlüğün öğrencilere çektirdiği ızdırap inanılmaz boyutta yaşanmıştır. Bir sürü öğrenci kendi okuluna ait bir kampüsteki salona sokulmamıştır. Bu rezaleti basının çekmesi çok güzel olmuştur ama kanımca yine de pişkin okul yönetiminin ( veya yönetimsizliği) yüzü kızarmayacaktır. Çünkü bana kalırsa bu kurum yüzsüzlüğü ele alacak kadar ahlaki değerlerden uzaktır.
deniz baykal'ın ne kadar iyi demagoji yapabildiğini bir kez daha kanıtladığı program olmuştur efendim. adam 2-3 soruda bir lafı 1 mart tezkeresinde chp'nin tutumuna getirdi. programın sonunda ortam gerilince, belki de gayri ihtiyari ağzından çıkan "abbas..abbas" sözleri ailecek yüzümüzde gülümsemelere yol açmıştır.
(bkz: ahanda ayar veriyolar)
(bkz: abbas müdahale et artık)
1 saat önceden gidip 2 saat kapısında bekleyip ilçe teşkilatlarının salonu doldurması sebebi ile içeri giremediğim programdır. zaten 18 ocak gecesindeki programın chp kongresi havasında geçmesi herşeyi açıklıyor sanırım.
bir kere konuğun programın çoğunu işgal edecek şekilde kendi konuşmasını yapması çok yanlış, üstelik de bu konuşma abbas güçlü tarafından yönlendiriliyorsa. halbuki başından itibaren öğrencilerin sorularıyla ilerlese, parti liderlerinin kongresi olma havasından çıksa şu program...
seçim yaklaşıyor, meydanlarda dinlenilecek vaatleri bir de burada dinlemenin ne alemi var, zaten gecenin bir yarısında başlatılan program.
programın sonlarına doğru çıkan gerginlik nedeniyle deniz baykal ın abbas güçlü ye
- abbbaaaasss
diye seslenip, abbas güçlü nün de
-tamam efendim 2 dakika kaldı
diye cevap vererek hem kendini hem de programın karizmasını kurtarmaya çalışması izlenilmeye değerdi lakin bunu başaramamıştır bu da ayrı bir konudur.
duyurularda ve afişlerde görünen 22:15 tarihinde kalkan otobuslere binip fethiye kültür merkezine gelen ve bunların dışında şehirde oturup evinden kalkıp gelen ögrencilerin fethiye kültür merkezine alınmaması sonucunda oluşan bir kalabalık içerinde yerimi almıştım bende.*
bir ümitle içeri alınmayı bekliyorduk belkide gayemiz içeri alınmanında ötesine geçerek genç bakış diye adlandırdıkları programın ön saflarında hep göbekli, takım elbiseli, yaşını başını almış * şahsiyetlere tepkimizi belirtmekti.üniversitenin ve partinin ortaklaşa düzenlediğinden dolayı içeri girenlerin sadece ögrencilerden ibaret olmadıklarını düşünmüyor değildik.bende olsam kendi adamlarımı içeri alır cevap verebileceğim soruları belirlenen kişilerden beklerdim. bunun neresinde genç bakış.ewt!!! genç sadece bakıyor.bizi sadece baktırabiliyorlar ya bunada şükür.burda üniversiteyimi partiyimi yoksa programı mı ayıplamak lazım onuda bilmiyorum.
önümüzdeki polis engelindeki sohbetlerimize artık polisler bile katılmaya başlamış hatta ´´içeriye ögrenciden başka kimler girdi kimler´´ demişti.soguk havadan nasibini gene ögrenciler almıştı. *
dün gece sözde istanbul üniversitesinde yapılan programdır. sözde diyorum çünkü istanbul üniversitesinden eser yoktu salonda. hatta en başta bir öğrenci arkadaş dedi ki:
öğrenci:- "burasi ist. üniversitesi, demokratik üniversitelerin ve türkiye nin sesi ancak içeride sadece iki devrimci var, devrimci demokrat öğrenciler içeri alınmadı"
abbas güçsüz: "üniversitenizdeki sorunları kendi içinizde halledin, konuklarımıza sorularınızı alalım.
hemen akabinde kalkan öğrenci de ilk öğrencinin duygu ve düşüncelerini tekrarladı ve onlarca devrimci öğrencinin içeri alınmadığını söyledi. abbas güçsüz ise aynı şeyleri tekrarladı.
ve programın sonlarında tam bir ülkücü show başladı. demokratlara çifte standart uygulayan abbas, faşizm bekçilerinin sesini türkiye nin sesi olarak niteledi ve o ses şöyle yükseldi.
faşist:- hepimiz ermeni değiliz, hepimiz türküz. hrant dink in sevenlerinin başı sağolsun ama biz türküzzzz... şak şak şak şak...
evet kardeşlikten medet ummayan, milliyetçilik naraları atan bir programdır.