reyting amacından başka bir şey olmayan program. abbas güçlü'nünde ekranlarda samimi göründüğünede inanmıyorum. bunun birde kamera kapalıyken hali var. asıl önemli olan o dur. yoksa kamera karşısında herkes şovunu yapıyor zaten.
çukurova üniversitesi'ndeki yayınından sonra soğudum programdır.
şöyleki;
programın konuğu Ali Sabancı. Konu ise girişimcilik. Arkadaş 3 saat boyunca Sabancı'ya bir soru sorulmaz mı yahu? Ayağa kalkan her öğrenci Ali Sabancı'dan yardım dileniyor. Abbas Güçlü uyarıyor, öğrencilerin umrunda bile değil. Böyle bir rezillik olamaz. Nitekim Abbas Güçlü de söyleşinin sonunu beklemeden programı kapattı. Kapatırken de şöyle dedi: " Bir programda 3 saat nasıl heba edilir bunu göstermiş oldunuz".
dün gece arel üniversitesi'ne erman toroğlu'nu getiren program. vallahi izlemeye doyamadım. artık erman toroğlu olduğundan mı yoksa programdan mı bilemeyeceğim. aa tabi soru soran öğrencileri de unutmamak lazım. düşünsene birisi erman toroğlu'na kaşarlanmış erman dedi .
sanırım artık insanlar ya da söyle söyliyeyim gündemdeki konulara vakıf insanlar bu kişinin programına çıkmak istemiyorlar. hani üniversite öğrencilerinin karşısına çıkmaktan korktuklarından değil sanırım bu programın abbas güçlü nün elinde ne hale düştüğünü gördüklerinden. yoksa üniversiteliler de malum bor madeninden başörtüsünden üçbeş slogandan ileriye soru yok.
artık senelerdir;
-e elinde mikrofon var özgürsün,al sana demokrasi
-peki sen ne yaptın şimdiye kadar bu sorun için(her futbol takımı eleştiren eski futbolcu ya)
-peki arkadaşlar bedava otobüs için bi alkış alalım
-başkalarına saygılı olmalısın mikrofonu her eline alan istediğini söylerse bu demokrasi olmaz(nasıl lan)
vs vs.. yorumlarıyla, iğrenç türkçesiyle, güzel bir formatın içine ettiği için. bırak konuğu yakında o şakşakçı öğrencileri bile bulamayacak abbas güçlü ile genç bakış.
(bkz: dostum sen bakış demişsin ama bu sıçış)
abbas güçlü ile genç bakış olmaz olsa olsa yanlı bakış olur ,,genç bakış yapmak için gençlerin gözünde dünyayo görmek gerekir ki o da bu programda yoktur(bkz: ..gençlere iki soru sordurttum diye genç baktığını sananlar)
şu sıralarda türk televizyonlarında ciddi ve sohbet programları yapmak cesaret işi. ne yazıkki insanlarımız kavgalı, olaylı, vur patlasın çal oynasın programları seviyor. evlenme, kadının sesi türü programlar. işte burada şöyle bir sonuç çıkarmamız lazım insanlarımız beyin yorucu, ciddi programları değil deli dolu daha açık söylemek gerekirse delilerin olduğu programları seviyor. çünkü orada her an heyecan verici bir olay, kavga vs. olabiliyor. bu yüzden abbas güçlü'nün yaptığı işi takdir ediyorum. takdir etmeme gibi bir durumum yok çünkü eleştirceksem tvdeki programlara bakıp eleştirmem lazım. yani deli işi birçok iş varken gidip ben bu programa laf edemem. zira bu tip programlar sayılı olarak yapılıyor. karşılaştırma yapmamda beklenemez yani özünde boynumuz kıldan ince abbas abi.
eskiden severdim ben bu programı. ülkenin üniversite öğrencilerinin soru soramama kabızlığı ve genel entelektüel seviyelerinin ne kadar vasat olduğunu her hafta kanıtlasa da severdim. her yerden konuk gelirdi, liberal, muhafazakar, solcu, sağcı , kemalist vs...
ama artık sadece hükümet karşıtları geliyor. öğrencilerde de tek düzelik var. mesela geçen hafta candan erçetin mi ne vardı, kadına canan arıtman muamelesi yaptılar nerdeyse o da havaya girdi, şarkılar türküler geldi sonra.
bu gece de aynı terane. abbas eskiden böyle değildi her lafında hükümete ayar vermeye çalışıyor. çağırmış ulusalcı ve kemalist birlikleri al gülüm ver gülüm..
aydın doğan ve ertuğrul özkök ün emekli olmasının ardından en fazla 2 sezon daha yayınlanacağını öngördüğüm program. bakalım bundan sonra kime veya kimlere övgü dolu dizeler yazacak programının eleştirilmesine tahammülü olmayan abbas abimiz.
muharrem ince'nin inceden inceye iyi laf yerleştirdiği program.
-bakana sadakat.
-tarikata bağlılık.
-sünnete uygun bıyık.
(bkz: en helalinden)
o değilde abbas senin bu ses hiç iyi gitmiyo sunuculuğa, yine fark ettim. ııh olmuyor.
an itibariyle gözlerimizi doldura doldura izlediğimiz bir program olmuştur. konu öğretmenlerdir. her konuşmacı utanmaması gerekirken sıkıla sıkıla, sesleri gide gide, göleri dola dola konuşmaya çabalamaktadır. karşılarında ise sürekli gülen ve sorulan soruların hiçbirine cevap veremeyen bir bürokrat vardır. eğitimin eğitimle alakası olmayan kişilerin elinde olduğunu birkere daha tespit etmiş program olmuştur.
genel itibariyle ak parti hükümetie çemkirmek üzerine hazırlanan bir program. böyle konuşmaktan aciz çocuklar oluyor falan eğlenceli bir yayın.
Bir de abbas'ın anketleri var ki gülmeye birebir. atıyorum "ak parti'yi başarılı buluyor musunuz" diye anket yapıyorlar. abbas :" türkiye'nin her yerinde gelen sms ler, o yüzden çok gerçekçi sonuçlar bunlar diyor. Anket sonucu şu tarz çıkıyor : başarısız bulanlar yüzde 98, başarılı bulanlar yüzde 2... bu ne lan ne yüzde 2 si ? bu parti en kötü ihtimal yüzde 30 üzeri oy alıyor. hakikaten çok gerçeki bu anketlerin sonuçları.
10-11 şubat 2010 yayınını abdüllatif şener, mümtaz soysal, ışın çelebi ve de hüsnü özyeğin'i konuk ederek özyeğin üniversitesi'nde gerçekleştiren programdır.
abdül abi yaptığı kaba şimdi sıçmaktadır. abbas ara da ayar veriyor ama abdül politikacı nede olsa...
mümtaz soysal her zamanki vakur duruşuyla söz verilince konuşuyor ve de sağlam konuşuyor...
ışın çelebi özal dönemi özelleştirmelerin yıldızıdır. özal'ın prenslerindendi. babalar gibi satardı rahmetli...
hüsnü özyeğin de kendi üniversitesinde konuşuyor. milyarder adam gecenin köründe yayında bulunuyor.
ışın abiyle hüsnü patron arada birbirlerine yalakacılık yaptılar ayrıca.
yurttan sesler korosu bildirdi.
10-11 şubat 2010 yayınında konu özelleştirmeler idi.
biraz dinledim ve sinirden kapadım.
mesela;
hüsnü özyeğin çıkmış deli gibi yaşasın özelleştirmeler, küresel dünya, artık durum böyle diyerek çılgınlar gibi liberal bir ağızla, yoğun şekilde kapitalizm propagandası yapmıştır.
yani bu para babası amcaya göre, milyon dolarlar içinde yüzen kişiye göre ülkede satılmadık yer kalmasa, yabancı al parayı ver istediğimi dese buna göre herşey normal olacak.
çünkü bu zihniyete göre herşey paradır.
ikinci husus ise cehalet içinde özelleştirmeyi savunan ve tiplerden, konuşma özürlüğündende anlaşıldığı gibi yüzde 90 fetoşçu gereksiz tipler olduğu anlaşılan bir kişinin içler acısı bir yorumu vardı.
şöyle ki;
bu amcam ne var ki yani yabancıya satılıyorsa, ne gerek var milliyetçi takılmaya, satılsın işte yabancıya, bakın para geliyor diye yardırdı.
sonra telekom'un özelleştirmesini öyle bir şekilde savundu ki yukardaki fetoşçu tanımlamamı haklı çıkardı.
biliyorsunuz telekom 6.5 milyar dolara peşkeş çekildi. ve bu adamlar bunu 5 taksitte ödeyecek.
yani yılda 1 milyar dolar ödeyecekler.
ve sıkı durun. telekomun ortalama yıllık karı ise ortalama 2 milyar dolar civarı imiş sanırsam. **
yani adamlar 5 kuruş ödemeden, üstüne kar ederek telekomu almış oluyor.
ve bu fetoş kılıklı zavallı varlık diyor ki; ya nesine karşısınız işte. bakın yüzde 45'i bizim.
oradan da kar gelecek. hem bakın 6.5 milyar dolarda gelecek diye savundu.
lan adama sormazlar mı telekomun hepsi bizde olsa idi 10 yılda ortalama 20 milyar dolar gelecekti bize.
ama yüzde 45'i bizde olduğu için üstüne 6.5 milyar doları ekleyince ortalama 16.5 milyar dolar gelecek.
işte bu kafalarını rafa kaldırmış, cehalet insanları bunları savunuyor.
sonra diyoruz ki akp nasıl yüzde 30'un üstünde oy alır.
böyle gereksiz cehalet varlıkları varken doğaldır anacım.
akp karşıtlığı ile suçlanan program.
doğaldır bu ülkede yüce parti akp'yi eleştirmek yasak, günah.
çünkü bu ülkede demokrasi yok akp demokrasisi var. (bkz: demokrasi bizim icin bir tramvaydir)
tv programlarında akp'nin eleştirmesine bile tahammül tipler sonra çıkıp utanmadan milli irade, ahlak, demokrasi ve hukuktan bahsediyor.
(bkz: akp zihniyetinin demokrasi anlayisi)