abuk sabuk aletleri yapıp oraya katılan insanları anlayabiliyorum da onları mucit diye gösterip insanların sinirini bozan abbas güçlüyü hiç anlamıyorum.
çok sıkıldığım bir gece açıp izledim, daha da sıkılıp uyudum. yalnız nasıl bir etki yaptıysa gece rüyamda mucittim. öyle saçma şeyler icat ettim ki burada anlatmaya bile utanıyorum.
birinin mucit olması için bir şey icat etmiş olması gerekir. dikkat edin ''yeni bir şey icat etmesi'' demiyoruz. deseydik anlatım bozukluğu olurdu. çünkü icat zaten daha önce olmayan yani yenidir. durun toparlayacağım.
sabah marangoz bir arkadaşın yanına uğradım. elindeki üçgen biçiminde kesilmiş bir tahtaya derin derin bakıyordu. önce sabah mahmurluğudur dedim lakin yanına gidince öyle olmadığını anladım. kendisi de dün akşamki bizim mucitler yarışmasını izlemiş ve bir anda gelen ilhamla mucit olmuştu. kısa bir süre hoşbeşten sonra sordum:
- ne icat ettin?
- üçgen şeklinde raf, duvara monte ediyorsun, üzerine raf koyuyorsun, süper görünecek valla.
- olum saygı duydum fekat bundan benim odamda var lan!
- asktir ya geceden beri bunun üzerinde plan yaptım, keşke daha önce söyleseydin.
şimdi bu hikayedeki sempatik mal daha önceden zaten var olan bir şeyi yeniden tasarlamış. güzel bir uğraş ama icat değil.
bu şekilde suyla çalışan araba da icat değil, çünkü var. küp şeker yapma makinesi de icat değil, çünkü küp şeker de var pek şükür. arama motoru da olmaz o da var.
burada üretenler değil yapımcılar yanlış yapmış. bizim mucitler değil bizim girişimciler olmalıydı ama abbas güçlü sabit.
laf ola beri gele zihniyetiyle yapılan bilimsel içerikli yarışma.
sadece 3.dünya ülkelerinde böyle yarışmalarla insanların teknolojiyle veya bilimle ilgilenilmesi sağlanmaya çalışılır.
oysa ki Türkiye'deki eksiklik, bilime olan ilgisizlikle değil, gençliğin heba edilmesiyle alakalıdır.
devlet destek olmadıktan sonra, bazı kişiler çırpınsa da ve hatta herhangi bir organlarını yırtsalar da faydası yoktur.