ulusalcı karşıtı gudiklerin, rum kesimi'nin ab'ye üye olmasını ulusalcılara bağlarken kendi söyledikleri yalanlardan daha beyaz olan yalanlardır.
bahsi geçen, kısmet çarpıtılan muhabbetler siyaset meydanı adlı programda geçti. insanları bilgilendirme açısından söyleyelim de, tüsiad brüksel temsilcisi bahadır kaleağası romanya'daki kadınların kadın hakları bakımından türkiye'den çok önde olduğunu, kadınların çalışma hayatına katılma oranlarının türkiye'den yüksek olduğunu ve ab üyesi olmayı hak ettiği yönünde bir cümle kullandı. yiğit bulut da -ki program boyunca bir takım hareketlerinden ötürü gözümde ciddi irtifa kaybetmiştir- "gördük romen kadınların haklarını" dedi. her kişi yiğit bulut'un ne demek istediğini anladı ancak, yiğit bulut'un ifadesi her ne kadar yakışıksız olsa da, bahadır kaleağası'nın cümlesi karşısında romen kadınlarla, türk kadını arasında bir kıyaslama yaparsanız aklınıza bu karşılaştırma gelmez mi? ifade yakışıksız da olsa, haksız da değildir hani. diğer yandan araplara laf atan ne yiğit bulut'tur, ne erol manisalı, ne de sinan aygün'dür. araplara laf atan da bahadır kaleağası'dır. tabi o da kötü niyetli bir şekilde konuşmadı ancak, bahadır kaleağası rumenler hakkındaki sözünüzü geri alın deyince, yiğit bulut da "siz de araplar hakkındaki sözlerinizi geri alın" dedi. yani, tamam anladık ulusalcılara b.ok atmak istiyorsunuz da, programdaki her haltı da mâl etmenin manası yok.
vay efendim rumların ab'ye girmesinin sebebi 28 şubat muhtırasını verenlermiş... vay vay vay neler dönmüş serhat ya? hemen bir tarihsel hafızamıza göz atalım, rumlar ne zaman ab üyesi oldu 1 mayıs 2004, ey iman edenler 1 mayıs 2004'te kim vardı iktidarda? 1959 zürih anlaşmasını kaynak göstererek bu konuda uluslararası tahkime gitme hakkı olan türkiye'yi kim götürmedi tahkim'e, sakın "susun koçlarım benim, ben sana siyasi destek vereyim, 17 aralık'ta da sana adaylık statüsü vereyim aman sen bu konuda sesini çıkarma" sözünü dinleyenler olmasın? mahkemelerin gündemine rumların ab'ye girmesi de gelsin tabi, örneğin 1 mayıs 2004 tarihinde rum kesimi'nin de içlerinde olduğu 10 aday ülkenin tam üye olacağının açıklandığı 12-13 aralık 2002'de kopenhag'ta gerçekleştirilen zirve sonucunda açıklandığı da hatırlatılsın mahkemelere, ayrıca 18 kasım 2002'de iktidarda abdullah gül'ün başında olduğu akp hükümeti'nin de geldiği belirtilsin. ulan bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olan gençleri aramızda görünce gerçekten üzülüyorum. rum kesimi'nin üye olmasının kesinleştiği tarih 13 aralık 2002, o dönem 58. hükümet olan akp hükümeti, tepki göstermeyen de aynı hükümet ayrıca aynı hükümetin dışişleri bakanı yaşar yakış'ın "türk askeri ada'da işgalci konumundadır" şeklindeki affedilemez açıklaması -yeri gelmişken bu adam şimdi ab uyum komisyonu başkanı- akabinde 14 mart 2003'te görevi devralan recep tayyip erdoğan başkanlığındaki 59. hükümet yine en ufak girişim yok, 1 mayıs 2004'te rum kesimi'nin ab üyesi olması olayı, yine gık yok.
ulan bakıyorum bakıyorum, rum kesimi'nin ab üyesi olması konusunda 28 şubat muhtırası ve ulusalcılarla en ufak alakası yok, ha şunu derseniz 28 şubat akp'yi iktidara getirdi, buna kısmen katılırım. ama bu kadar tarihli belgeli kanıtlar varken hangi iq, hangi mantık, hangi beyin bu durum konusunda akp'yi soyutlar anlaşılır değil hakikaten.
bilgi sahibi olmadan, fikir sahibi olmakla, takım tutar gibi parti tutmakla olmuyor bu işler. sonra ettiğiniz lafları biri gelir rulo haline getirir, gözünüze sokar, şimdi olduğu gibi.
ulusalcılığın ne olduğunu bilmeden ulusalığı kötülemeye çalışanların -bilip de insanları yalanlarla ulusalcılıktan soğutmak isteyenlerin- 3-5 hamasi konuşmayı kullanarak ulusalcılara b.ok atma çabasıdır.
şimdi gelelim gerçeklere, bir ulusacı olarak az sonra yazacaklarımı yalanlayanların alnını karışlarım.
kıbrıs elimizden çıkmamışmış bu ulusalcı karşıtı güruha göre. ey iman edenler pardon ab'ye koşulsuz destek verenler. kıbrıs konusunda 1959 ve 1960 anlaşmaları esas alınır. 1959'da zürih'te imzalanan anlaşmanın 8. maddesi der ki; "Cumhurbaşkanı ve Cumhurbaşkanı Yardımcısının, Türkiye ve Yunanistan'ın birlikte katıldığı ittifaklara ve uluslararası kurumlara Kıbrıs Cumhuriyetinin de katılması dışında. EK- 1'de belirtilen savunma, güvenlik konuları ve dış işleriyle ilgili herhangi bir yasa veya karara karşı, ayrı ayrı veya birlikte kullanılmak üzere nihai veto hakları olacaktır." Ayrıca 23. Madde der ki; "Kıbrıs Cumhuriyeti; ingiltere, Yunanistan ve Türkiye'ye, niteliği ne olursa olsun, her türlü anlaşmalar için, en ziyada müsaadeye mazhar ülke koşulu tanıyacaktır."
yani ey dalyaramos, hellori hazretleri burda diyor ki, ingiltere türkiye ve yunanistan'nın -yani garantör devletlerin- birlikte katılmadığı ittifaklara kıbrıs katılamaz. yani daha da açarsak, ingiltere ve yunanistan'ın üye olup, türkiye'nin üye olmadığı ab'ye kıbrıs üye olamaz. gayet açık değil mi?
peki 1 mayıs 2004'te kıbrıs nasıl üye oldu anlaşmalara ve hukuka aykırı şekilde? zurnanın zort dediği yer işte burası. pek sayın tayyipçiğim kıbrıs'ın ab'ye üye olması kararını uluslararası tahkim'e götürmeme sözü verdi ve 17 aralıkta adaylık sözü aldı. eğer ki, biz hakkımızı arayıp uluslararası tahkim'e gidip ulusal çıkarlarımızı savunsaydık kıbrıs'ın üyeliği askıya alınırdı, ab üye yapsa bile bu dünyanın gözü önünde bir hukuksuzluk olurdu asla ve asla ab bize adaylık statüsü vermeyecekti! Ama biz bunu yapmadık, Kıbrıs karşılığında ab'ye aday statüsü aldık. Şimdi güney kıbrıs, ab üyesi olunca ne oldu ey dalyaramos? kıbrıs sorunu bm temelinden, ab temeline kaydırıldı ayrıca, güney kıbrıs'ın türkiye ve k.k.t.c üstünde eli güçlendirilmiştir ve güney kıbrıs bm'de adanın tümünü temsil etme hakkını eline alırken bununla beraber kuzey ab nezdinde kontrol dışı bölge olarak tanımlanmakta ayrıca k.k.t.c vatandaşı insanlar ab vatandaşı sayılmamaktadır. evet harbiden kıbrıs elimizden gitmemiş değil mi bu olaylarla?
ab üyelik için sözde ermeni soykırımını şart koşmuyor -görünüşte- arkadaki zihniyete bakınız efendiler. ab üyesi olup da sözde ermeni soykırımını tanıyan karar almayan kaç meclis var? ingiltere dışında yamulmuyorsam 7. Fransa, italya, almanya, belçika, hollanda başı çekenler. ab kaç üyeli bir birlik? 27. üstelik bu ülkelerin bazılarında "ermeni soykırımı yoktur" demek suç. hani 301. madde konusunda demokrasi dersi vermeye kalkan ab, birliği içindeki ülkelere neden bir şey demiyor? -bakın diyemiyor demiyorum, demiyor- ermeni soykırımını kabul edin baskısı gelmeyecek ab'den diyen kişinin analiz yeteneğinin olmadığını belirtmekle beraber, mantığını çalıştırmaktan aciz olduğunu düşünürüm. ayrıca ab'nin 2000 yılında parlamento kararı ile bu sözde ermeni soykırımı olayı türkiye'ye ön şart olarak getirildi sonra bu karar geri çekildi. ancak, bu kararın geri çekilmiş olması ve mevcut üye ülkelerin kendi parlamentolarında aldığı kararlar göz önünde bulundurularak zihniyetin üstünü örtemez.
biz kopenhag kriterlerini 2000 yılında zaten tamamlamıştık, neden 2004'e kadar bekletildik? ayrıca şu ermeni soykırımı konusunda "adamlar ermeni soykırımını tanımak adaylığın ön koşulu demiyor ki?" diyenlere soruyorum, 1963 ankara anlaşmasına göre bizim serbest dolaşım hakkımızın olması gerekmekte neden serbest dolaşım hakkımız yok? aynı mantıkla anlaşmalar çerçevesinde hakkımız neden verilmiyor? çünkü uygulama çifte standart. zihniyet farklı. ab üyesi olmamız kabul edilse bile ülkeler referanduma gidecek. hiçbir ülkeye uygulanmayan bir uygulama- bununla beraber; hazmetme kapasitesi denen bir dalga çıkacak eğer "siz hamzetmediniz" derlerse, abdullah gül hazretlerinin 1994'te dediği gibi bahçedeki köpek kulübesine koyacaklar.
ab komiseri siyasi liderleri çağırmış çok mu? suudi kralı cumhurbaşkanını ayağına çağırıyor adam paşa paşa gidiyor. ab komiseri'nin ayağına çağırması bence bu bağlamda onur kırıcı bir şey değil de suudi kralı hangi kurumun veya kuruluşun başbakanı ki bizim ülkemizin en üst makamındaki kişiden üstün? bm genel sekreteri gelince de herkesi ayağına çağırsın. ab komiseri'nin gittiği ab üyesi ülkelerdeki benzeri davranışları var mı yok mu hele bir bakın?
tamam ab, pkk'yı terör örgütü listesinden çıkarmadı ancak, aynı oluşumun bir makamı değil midir avrupa adalet divanı? pkk'nın o dönem üst düzey yöneticisi olan osman öcalan'ın pkk'nın terör örgütü listesine alınmasına ilişkin itirazını "evet haklısınız" diyerek kabul etmedi mi? bu kabul kararı avrupa parlamentosuna gelmeyecek mi?
ab hem pkk'yı terör örgütü ilan ediyor, hem de örgütün yayın organlarını "özgürlük" diye nitelendirip kapatmıyor, vakıf ve derneklerini kapatmıyor, hatta ve hatta kırmızı bültenle aradığı adamlarını avrupa parlamentosu kürsüsünden konuşturuyor. evet haklısınız ab yazılı olarak pkk'yı terör örgütü olarak görüyor ama bizim sınır ötesi operasonumuza "aman ha" diyor, parlamentosunda kendi aradığı adamları konuşturuyor.
evet, asker yönetime karışmasın ancak unutulmamalıdır ki, türkiye'de askerin konumu farklıdır. bu "asker yönetime el koysun" demek değildir. hiçbir ab ülkesinin jeostratejik konumu türkiye gibi değildir, hiçbir ab ülkesinin toplumu militar bir yapıda değildir. siz türkiye'den asker-sivil ilişkisi bakımından bir isviçre, ingiltere, almanya, hollanda, danimarka olmasını bekleyemezsiniz. her ülkenin gerek toplumuna gerekse ülkesinin bulunduğu coğrafi konuma göre farklı koşulları vardır.
ayrıca, 16 aralık 2004 akşamında türkiye'ye imzalaması için 5000 sayfalık bir belge verildi mi, verilmedi mi? 17 aralık 2004 sabahı başbakan recep tayyip erdoğan 1 (yazıyla bir) gecede(!) 5000 sayfayı muhteşem(!) ingilizcesiyle hatim edip "belgede türkiye aleyhine bir şey yoktur" dedi mi, demedi mi? bu "5000 sayfa-1 gece" denklemi ayrıca tartışılmaya değer bir bilgidir bununla beraber bu belge ve ab'ye adaylığı başlatan ek protokol'ü türk devletini temsilen recep tayyip erdoğan mı imzaladı, yoksa beşir atalay mı imzaladı? tayyip erdoğan bu 5000 sayfalık belgedeki, "yer altı ve yer üstü su kaynakları ab yönetiminde bir komisyona devredilebilir" türünden maddeler için mi imzalamadı vatana ihanetten yargılanmamak için? yoksa bu 5000 sayfalık belgedeki lozan'a aykırı, sevr'e atıfta bulunan cümleler için mi? Neden beşir atalay imzaladı arkadaş?
biz ab'ye değil, ab'nin katılım sürecindeki ülkemize yaptığı çifte standarda karşıyız, hiçbir ab üyesi ülkeye adaylık sürecinde uygulamadığı yaptırımları bizden istemesine karşıyız.
ayrıca, bu ab'ye koşulsuz destek diyen arkadaşların, jose manuel barroso abimizin "ab ulus devletlerden oluşan bir birliktir" sözünü kulak arkasına iterek "ulusalcı" kelimesini farklı anlamlarda kullanmaları ilginçtir. ulus ne demek, ulusalcı ne demek, ulusalcılık ne demek? uzuvdan ulusalcı tanımı yapmak kolay geliyor size, hele bir de belgeli, kanıtlı konuşabilseniz adam sanacağız bir miktar ama bu da yok anasını satayım.
son olarak, üstte yazdıklarımı belgeli olarak tekzip edemeyenler "yalan söylüyorlar" zart zurt diye ötmesinler bir zahmet.
edit: bu yazımı 10 saniyede okuyup eksiyi basan nohot beyinli. ulan nicke verme de oku bir oku! işte kapasiteniz bu kadar oğlum, çıkıp adamlıktan bahsetmeyin bir de!
cehaletin tavan yaptığı başlık. ab ermeni soykırımı'nı kabul edin demiyormuş, kıbrıs rum kesimini, kıbrıs cumhuriyeti olarak resmen tanıyın demiyormuş. biat kültürüne alışmış koyun psikolojisiyle araştırmadan yalancı çobanın her çaldığına meleşirsen, otlamaktan beynin de küçük kalır fikrin de. bunu kendinize yapmayın . her sunulanı tavizsiz kabul etmeyi özgür düşünce sanıp, bulunduğu yerde semirip duranlar, kırpılıyorsunuz haberiniz yok.
mevlana ne kadar güzel demiş zamanında "Ne kadar konuşursan konuş, söylediklerin; karşındakinin anlayabildiği kadardır" diye.
başlığın açılış nedeni ile alakalı onlarca saçmalık öne sürülüp ab karşıtları hakkında attıkları tüm iftiraların dayanıksızlığı belgelerle yüzlerine tokat gibi çarpıldığı halde kimileri hala dayak arsızı olmuş ki konuşmaya devam edebiliyor..
ab ermeni soykırımı kabul edin, kıbrıs rum kesimi'ni tanıyın şartı koşmuyor dediler. belge sunuldu, mor olup oturdular. ama doymadılar..
abd'nin türkiye'de istediği oluşumun ulusalcılar olduğu gibi ancak sığ beyinlilerin inanabileceği bir saçmalık ortaya attılar, o zaman abd'nin ve ab'nin neden akp destekçiliği yaptığını sorduk. cevap veremediler. mor olup oturdular. ama doymadılar..
bu cehaleti de geçti. gerçekleri görmemekte, anlamamaktaki bu ısrar, bu bilgisilik, mantıksızlık döngüsü ya kötü niyetten ileri gelir ya da aptallıktan. kimileri sizi çok kötü kandırmış beyler. algılama yetiniz taşlaşmış sizin.
ama biz onu da kıracağız, sizi yaban ellere böyle kolay bırakmayacağız tamam mı cicim. açın ensenizi geliyor şaplak..
abd'ye bağlayanların savunulma mekanizmasında ulusalcılara sallamak için içi boşaltılmış iddialardır.
dünyada ermeni soykırımını tanıyan 21 ülke var. bunlardan 9 tanesi sözde soykırımı 58. hükümet göreve geldikten sonra kabul etmişler basit matematikle hesaplarsak bu 21 ülkenin yaklaşık %43'ü sadece ve sadece akp döneminde kabul etmişler bu kararları -harbiden büyük başarı tebrik ediyorum. her iktidar bu kadar başarılı olamaz-. durun durun daha bitmedi. hani akp'den önce alınmış olan 12 karar var ya? hah işte o kararı alan ülkelerden uruguay -ki ilk tanıyan ülkedir- 2004 ve 2005'te olmak üzere 2 defa, arjantin 2003, 2004, 2005, 2006, 2007 olmak üzere 5 defa -hani arjantin de denmiş ya o bakımdan- rusya 2005'te 1 defa, kanada 2004'te 1 defa daha kabul etmiş bu sözde soykırımı. ha, şimdi cumhurbaşkanımız, dönemin dışişleri bakanı abdullah gül ne gibi girişimlerde bulunmuş 9+9 olan kararlar konusunda ne yapmıştır? ayrıca fransa'nın şu son senato kararında "fransa'ya çok ağır yaptırımlar uygulayacağız" diyenler karardan sonra neden buhar oldular?
ortaya sunduklarınızı belgeleriyle, tarihleriyle yalanladığımızda her zaman olduğu gibi türbana sarın kafanızı.
- ama ermeni soykırımı.
* arkadaşım bak şu tarih, şu belge..
- ama kıbrıs?
* bak kıbrıs 1959 ve 1969 anlaşmaları...
- ama türban ühühühüühhü...
* lan bi git oğlum elini yüzünü yıka, sıkışınca türban. ondan sonra yok "atatürk'ü alet eden cümleler" diye popülizme dalarsın. hele bir dini kullanmasan, türban mevzusuna dalmasan?
- abi ayar üstüne ayar veriyorsun git allah aşkına ya... ühühühü türban işte türban. ama 2 gündür konuşuyoruz bir kere atatürk demedin ya, ben en azından bir cümlemde geçsin dedim... ühühühüh
80 küsür yıl önce söylenmiş yalanlardır. halbüse damat ferit paşa ile şurekasına uyup imzalasak sevri şimdiye ohooo milletçe am üstünde g.t skkiyorduk afedersiniz. ama her nasılsa o yalanları söyleyenler o gün yıkıntıdan bir devlet kurmayı başarmışlardır.başarmışlardır da iyi mi olmuştur yani? peeeh! ne iyi olması lan! sevri imzalayıp italyanların nüfuz bölgesindeki antalya sahillerine dolan itilaf devleti hatunlarıyla eşli pişti oynayacaken iyice içimize kapandık mına koyum! ha allah hükümetimizi başımızdan eksik etmesin yeni hükümetimiz de bizi bu hatunlarla mekan ortağı yapmak istese de eski kafalı jakoben faşikler yine engel olmaktadırlar.
avrupa birliği'nin tek çıkış noktamız olduğuna inanların ve avrupa birliği'ne girmek için neredeyse 'anamızın satılmasını' bile göze alabilecek bir zihniyetin önermesi.
avrupa birliği bize diyorki ermeni soykırımını kabul edin; bugun avrupa'nın hangi ulkesinde bir soykırım tasarısının kabul edilmesi birlik üyeliğine girmek için şart koşulmuş,
belçika'nın 1900lü yılların basında kongo'da yaptığı soykırım fotoğraflarla açık açık belgeli bir gerçek ama bugün kimse ondan söz etmiyor.
isveç'te artık neredeyse soyu tükenmiş Sami ve Tater'lere yapılan soykırım hiç gündemde yer alıyor mu?
ingiltere, fransa'nın yaptığı soykırımlar... kim bahsediyor bunlardan? unutuldu mu?yada portekiz'in yaptıklarından..
bir de bu gelişmiş avrupa ulkeleri nobel ödülleri , barış ödülleri dagıtıyorlar, nobel bir silah tuccarıydı.. yıllarca silah satmış ve pişmanlıktan ödül falan verelim benim adıma demiş heralde..
öte yandan , en büyük silah ureticilerinden norveç barış ödülü veriyor.. aynı anda silahlarını satıyor...kimsede ses yok..
kıbırs'a bakalım,kktc vatandasları birleşim için oy verdiler , birleşmek için çabadılar cünkü bu tek cözüm olarak sunuldu önlerine.. sonra noldu?hiçbirsey.. kıbrıs rum kesimi adanın bütününü temsil etmeye devam ediyor...doğal kaynakların da tek sahibi gibi ...2003 yılında guney kıbrıs akdenizde petrol aramalarına basladı ve biliniyorki kıbrıs turkiye arasında ve kıbrıs lubnan arasında denizde zengin petrol yatakları var...
yıllar öncesinde ingiltere mısır'dan çekilirken ingiliz basbakan ne demiş ; ''mısır'ı kaybettik ama kıbrıs alternatif üstür.kıbrıs adasını kim elinde tutarsa iskendurun limanını ve türkiye'nin arka kapısının kontrolunu elinde tutar..''ve yıllar sonra da başkan junior bush şöyle dedi ''orta doğu'nun anahtarı kıbrıstır!''
ab yolunda turkiye önce kürt sorununu da çözmeli diyorlar , butun avrupa ve almanya'dan böyle bir talep geliyor.. çünkü insanlar ana dillerini konuşmalı diyorlar.. ama görünen o ki almanya'da iki dilde eğitirm veren sadece bir okul kalmış..(turkce-almanca) hepsi kapatılmış..hatta 2006 yılında almanyada bir okul , okul sınırları içinde heryerde almanca dısında baska bir dilin konusulmasını yasakladı..~ cogu öğrencisi yabancı olan bir okul bu
~ arkasından bu okula bir ödül layık görüldü..ve alman cumhurbaskanı köhler almanyadaki göçmenlerin evinde dahi almanca konusmaları gerektiğini söyledi...
bla bla bla... daha birsuru ornek.. işte bu avrupa bize bu dayatmaları sunuyor.. ve bu dayatmalar bize avrupa'nın iki yüzlülüğünü gösteriyor... bu türk milleti hiçbir zaman satılmış bir millet olmadı.. herzaman bağımsız bir devlet oldu..olmaya devam edecek mi?
türkiye'nin büyük çoğunluğu ulusalcı olmadığından ve büyük çoğunluğu avrupa birliğine karşı olduğundan, ulusalcılıkla ilgisi olmayan söylemlerdir. asla giremeyeceğimiz bir birlik için -afederseniz- maymun olmak, imtiyaz üzerine imtiyaz vermek, hiç bir vatansever duygu ile örtüşmez.
-yaşayacağı yıllarını bizim güvenliğimizi sağlamak için ve köpeklerin hedeflerine ulaşamamaları için bize armağan etmiş kutlu şehitlerimizin kanlarının onların eline bulandığı acı gerçeği,
-kıbrıs'ta rumların sistematik türk soykırımı uygulayıp kanlı enosis emellerine ulaşmak istemelerine ve tek devlet olup türklerin azınlık duruma düşürülmesine, mülkiyetlerinin yağmalanmasına ses çıkartmamaları,
-kktc'ye referandum sonucuna göre söz verdikleri halde katil rumların yönetimini birliğe almalarının,
-ab ülkelerinin ingiltere haricinde sözde ermeni soykırımını kabul etmeleri ve bunu bize kabul ettirmek suretiyle toprak-para tazminatı yolunu açmak istemeleri,
-dinlerarası diyaloğun papanın başının altından değilde sevgi kelebeği fetulah efendiden çıktığı gerçeği,
-vakıflar kanunu, toprak satışı, çıldırmış birşekilde devletin bütün kurumlarının yabancılara satılması,
-avazı çıktığı kadar bağırıp çağıran (temcit pilavı gibi hala ağızından salyalar akıtarak oluşturduğu tüm kötü durumları önceki hükümete yığan, "siz bir çivi çaktınız mı?" deyipte ülkenin satılmaması gereken 80 yıllık kurumlarını(çakılmış çiviler deyimde anlayabilin ey milletsizler) arap şeyhlerine, yahudi sermayederlere, rumlara, ermenilere 3 kuruşa satan tayyipimin arkasında oldukları,
-alevi vatandaşlarımızı azınlık olarak görün demeleri,
-diyarbakıra gidip terörist belediye başkanıyla (ismini anmak istemiyorum)halay çekip, bu ülkenin bölünmesi için adımlar atan yetkililerinin diye birşeylerinin olduğu,
-ve tck 301. maddenin değiştirilmesiyle türklüğe hakareti serbest bıraktırmaları,
ulusalcılara b.ok atmak için lafazanlıktan başka bir şey yapamayanların ısrarla komedi unsuru yazılar yazarak ispatlamaya çalıştıkları yalanlardır.
18 kasım 2002: abdullah gül'ün başbakanlığındaki 58. hükümet'in göreve başlama tarihi.
12-13 aralık 2002: kopenhag görüşmeleri ve sonuç bildirgesinde rum kesimi'nin de aralarında bulunduğu 10 aday ülkenin 1 mayıs 2004'te ab'ye katılımının onaylanması.
14 mart 2003: recep tayyip erdoğan başbakanlığındaki 59. hükümet'in göreve başlama tarihi.
1 mayıs 2004: rum kesimi'nin ab'ye katılması.
belge niteliğinde belge, rumların ab'ye üye olması.