gitme fırsatım oldu, gidip izledim, sahneleri ve kurguyu gayet başarılı buldum, bilmiyorum başka bir filmden uyarlanmış gibi şeyler okudum az önce ama ben bu filmin türk sinemasına renk kattığı inancındayım. konu gayet iyi işlenmiş, sonunda da duygusala bağlamamak elde değil.
eğri oturup doğru konuşalım sözlük. senaryo falan biraz klişe*, mehmet günsür değil de belçim bilmemne pek olmamış biraz yapmacık geldi bana oyunculuk konusunda. diğer oyuncular da çok sağlamdı bence.. gerçek hayatta da böyle şeyler olmaz zaten..
ama sözlük nedendir bilinmez* film aldı götürdü.. güzeldi, gerçekte bunun olması olması imkansız olsa bile izlemesi ahh böyle bi şey olsa ya dedirtmesi bile hoştu. gıkımı çıkarmadan nefesim tutulmuşçasına izledim sözlük.. bilhassa son 20 dakikayı gözyaşları içinde izledim.. ağlamaktan ciğerim şişti*. özellikle şebnem ferah'ın hoşçakal parçası nasıl fena olmuş oraya içim parçalandı allahasen.
filmin sonunda da filmi yapana içimden saygılarımı ilettim ıslak gözlerle. "hay böyle film yapanın.." şeklinde.
arkadaşlarım hıçkırıklara boğulurken ben ağlamayıp gevrek gevrek sırıttığım için taş kalpli olmakla itham edilmeme neden olan dramın dozu fazla kaçmış ama yinede modern tasarım ürünü fena sayılmayacak bir film.
filmi izlediğim sinema salonunun ses sisteminin kötü ya da konusu geçen hastalıktan çocukluktan beri muzdarip olmaktan kaynaklı filme kendimi tam veremedim ama içimin cız ettiği anlar çok oldu, yer yer gerçekten duygu teline basabilecek bir film.
filme gitmeden önce sol frame de başlığı gördükçe okumamak için çok direndim. sağdan soldan izleyenlerin ağladığını öğrendim ve hazırlıklı gittim lakin ağlamadım. gerçek hayatta bu kadar tesadüfün mümkün olmayacağı gerçeğine iyice kendime inandırdığım için olabilir.
'özgür' karakterini canlandıran mehmet günsür ne kadar güzel bir oyunculuk sergilemişse, 'deniz' karakteri cansel elçin o kadar kötü ve yapmacık oynamış.
özetle, film izlenebilir. çok etkilenmek konusu tamamen filme gittiğiniz andaki duygu durumunuza bağlı.
her şey bir tarafa, filmden çıkarken hissettiğim en yoğun duygu özlemdi...
fazLasıyLa trübünLere oynayan, dikkatLi bir fiLm izLeyicisinin fiLmdeki parçaLarı yabancı fiLmLerden topLama oLduğunu farkedebiLeceği ve tamamen oLmasa biLe fazLasıyLa hayaLperest bir fiLm.
kLişe mi? evet.
peki bu sırıtmış mı? hayır
zaman kaybı mı? kişiye göre değişir. bence değiL.
izLeyince ne oLur? (ankarayı biLmeyenLer için) ankaranın da güzeL bir şehir oLduğunu anLarsın. bi de soundtrackLerini seversin
izLemezsen ne oLur? pek bişey oLmaz ama çocuk oyuncuLarı ve özeLLikLe aLtan erkekLinin performansını kaçırırsın.
birçokLarı neden izLedi? içinde "aşk" oLduğu için
ben neden izLedim? içinde "ankarada aşk" oLduğu için...
not: tamam kabuL ediyorum mehmet günsur gerçekten şeker durmuş fiLmde ama abartmayaLım Lütfen.
aşk filmlerinden köşe bucak kaçan birimiyim,evet..
ama bu filmi izledikten sonra neden kaçtığımı anladım,
aşk,bir ego oyunu değildi sanılanın aksine,ve bu film onu hissettiriyor son ana kadar,evet aşk aslında bu naifliktir,bu doğal gelişimdir,zorlama olmayandır,herkesin aşkı tesadüfi gelişmiyor malesef,ittirerek gelişiyor,ve ittirerek yürüyor,bir güç savaşı gibi,oysa aşk işte tam da bu filmdeki gibi tesadüfi ve özgür seçimin,naif birleşiminin bir unsurudur sanki..
bence aşkı unuttuk hepimiz ve elimizdeki yamalı şeylere aşk diye tutunuyoruz..
film güzeldi ama filmde eksikler vardı bence. örneğin sinemalar.com sitesinden an itibariyle bakacak olursak 6.1 puan almış durumda. bu da filmin vasat olduğunu gösteriyor hatta kimileri tarafından vasatın altında bile gösterilebilir. filmin sonu bütün filmi toparlıyor ve kaliteli olarak yorumlanmasını sağlıyor. Fakat filmde kullanılan müzikleri düşük kalitede buldum. örneğin o kadın filmiyle veya ıssız adam filmiyle karşılaştıracak olursak film müziklerinin daha etkileyici ve daha bilinmedik, sırf bu film için yazılan şarkılar olmasını isterdim.
bunun haricinde film tesadüfen gelişen olayların üzerinde durmuş tamam güzel ama bunun üzerinde dururken mehmet günsürle belçim bilginin aşkını ikinci planda tutmuş. aşkta gözyaşı, moral bozukluğu, karın ağrısı, karmaşık düşünceler, dalgınlıklar gibi durumlar vardır. kısacası bir insan hastalandığı zaman onda hastalığın semptomlarını görmeyi bekleriz. aşkta da durum böyledir. bir insan aşıksa bakışından bile anlarsın aşık olduğunu. fakat aşkın üst seviyede anlatılamadığını düşünüyorum. onun dışında mehmet günsür filme çok yakışmış bence. altan erkekli de her zamanki gibi kaliteli bir oyunculuk performansı sunmuş.
bugün gittim ve bütün güzel, anlamlı aşk şarkılarını bir araya toplayabilen film dedim. Ama herkesin neden ağladığına akıl sır erdiremedim yada bende sorun var...kısacası izlenilesi bir film.
izlenmesi gereken bir türk filmidir. ömer faruk sorak'ın etkisi hissedilir derecededir. ayrıca set elemanlarının bazılarından aldığım tüyoya göre proglamlanandan erken bitmiştir çekimleri.
tesadüflerin abartılmasıyla oluşmuş bir konuya sahip olan, 10 dakikalk film arasından sonra sonunun kolayca öngörülebildiği film. lakin oyunculuklara lafım yoktur. ısrarla olmasa da izlenmesi önerilesi filmdir.
Kelebek etkisiyle doğumun birlikte başlayıp o etkinin rüzgarı dinince hatıralarda son bulan bir aşkın hikayesi...
Yaşamların kaderlerini ördüğü dünyanın ihtimaller yumağındaki görünmeyen tesadüflerini izledim filmde. Bir fotoğrafla unutulan çocukluğun ve bu çocuklukta kalan çocukça bir film çekme hevesinin yüzleşmesini iki saate yayarak aslında aşkın aşk yaşamak için olmadığını, insanların çoğunun aşk değil o içinde bulunduğu aşk yanılsamalarını yaşadıklarını ve bu sevgi yanılsamalarıyla kendilerini avuttuğunu yüzümüze tokat gibi çarptı film. Son sahnedeki o küçük kızın silüetinin belirmesi gözümdeki yaşları boğazıma dizerek düğümlenmesine neden oldu. müzikleri, kurgusu ve hikayesiyle hayat sinemalarımın gönlüne taht kurdu...
muhtemelen yarın heryerde tıklım tıklım dolu olacak salonların filmi olacaktır. sevgilisi olmayan ve ego tatmini isteyen erkeklerde kurtlar vadisini doldurur gibi, sonuçta kazanan Türk sineması olur. Haydi gençler salonlara.
geçmişle günümüzde gidip gelen film kareleri ile izlenmesi gereken güzel bir filmdir. altan erkekli'nin *söylediği 'mesele çizdiğin çerçeve değil mesele o çerçeveyi hangi resimle doldurduğundur' *cümlesi filmde hoşuma giden cümle olmuştur.
evet bugün burdaysak, yaşıyorsak bir sebebi vardır. aşkı kelimelerle değil sahnelerle daha somutlaştırsalardı, daha iyi olurdu. ölümün sebebi ve kalbin yerini bulması güzel düşünülmüş bir son. ***
'bu garip bir veda olacak çünkü aslında hep içimdesin'
(bkz: hoşçakal)***