Günümüzde kızların erkeklere elletmeyince erkeklerin duyduğu garip his ile karıştırılmaktadır. Sebebi ise açıktır; seksi bulduğu kızı arzulayan erkek bunu aşka yorar, arzularını eyleme dökemeyince de aşk acısı çektiğini zanneder.Durum böyle değildir aksine aşık olunan karşı cinsle ilişkiye girmek falan akla gelmez onun gülüşü sesi bakışı tek düşünülen bunlardır.Bunlardan yoksun olunca insanın içi yanar kalbi sıkışır nefes alamaz gibi olur. Her canlı nasıl ölümü tadacaksa her kalpte aşkı tadacaktır bence.inşallah aşk acısını tatmaz. Aslında bakarsanız aşk acısı diye bir şey yoktur, çünkü aşkın kendisı zaten acının ta kendisidir. Ne derler kavuşursan meşk, kavuşamazsan aşk olur.
Geceleri başını yastığa koyduğunda aklına düşen bir çift gözdür. Olup olmaz zamanda aklına düşen hatıralardır. insanın kişiliğine ruhsal durumuna göre zamanla geçer ama gecene kadar da hayatı zindan eder bir süre nefes almak bile haram olur.
verem , tümör ve kanser korkusu veren sonsuz acı çeşidi . geçmişte aşk acısından dolayı bu hastalıklara yakalanmış olan yığınla insan var . bu yüzden kendi açımdan '' allah korusun '' diyorum ve korkuyorum .
hani olur ya bazen dirseğinizi bir yere çarparsınız ve sanki kolunuzdan binlerce watt elektrik geçmiş hissi oluşur. ne acı hissedersiniz ne de o hisse anlam verebilirsiniz, hatta işinizi gücünüzü bırakır, değerli vaktinizi bu görünmez kazaya şaşırmaya ayırırsınız.
ya da acele ile çıkarken serçe parmağınız olmadık bir yere çarpar, sanki cezalı bir öğrenci gibi tek ayak üzerinde sekmeye başlarsınız ya da daha acı verenini bulalım, tırnağınızı keserken yanlışlıkla deriyi de kaldırırsınız ya yanma yapmaya başlar...
işte bu görünmeyen ama başa gelen küçük kazaların verdiği acının yanında aşk acısı olsa olsa sinek ısırığı olabilir. o da en fazla kaşındırır.
daha ciddi işlere, daha ciddi acılara ayırın ahir ömrünüzü, çünkü bir kez öldük mü asla geri gelmeyeceğiz, yeni bir hayat da yok. bu son şans...
Gecmeyecek sansam bile geçeceğini bildigim acı. Sevginizi haketmeyeni insanlara sevginizi vererek ödüllendirmeyin o sevgiyi hakedecek mutlaka biri çıkacak dogru zaman ve dogru yerde hayırlısı ise eğer.
insanın yaşaması, içine atmaması gereken şey.
insanlar " aşk acısı ne, güçlüsün sen, bu mu seni ağlatacak" dediği için, artık kolumu kapıya çarptığımda hıçkıra hıçkıra ağlamak istiyorum.
çok zor bir acıdır. ilacı zamandır ancak beklemek, umut etmek, acaba döner mi demek. çok koyar insana. en güzeli siz siz olun kimseye körü körüne bağlanmayın çok sevmeyin aşık olmayın. her zaman bir mesafede durun. çünkü ne olursa olsun bir gün gidecektir. ölüm var sonuçta... ama ölse bu kadar koymaz tabi adama. bir gün seni seven ama sonradan sevmemeye başlayan biri ve o hâla yeryüzünde biryerlerde geziyor... hemde çok uzaklarda yanına gidip göremediğin biryerde. gidip görsen kimbilir daha ne büyük acılarla karşılacaksın...
en güzeli aşık olmamak gençlere duyrulur. aşık olmayın çok ciddi yaralar alırsınız. düzeniniz bozulur. günleriniz acı çekmekle geçer
nereye baksan onu görürsün. yapmayın aşık olmayın bir miktar sevin sadece. neye bağlanmaya başlıyorsanız ondan uzaklaşın. bir kız erkek araba eşya telefon...
ya aşık olursun ya maşuk. hiçbir zaman iki taraf birbirine deli gibi aşık olmaz ikisinden biri daha çok sever ve hep çok seven acı çeker.
kadından maşuk olmaz. maşuk oluncaksa sonsuz bir sevgiye maşuk olunmalı. yazımı bir hikaye ile tamamlıyorum. geçmişler olsun tekrar.
Mevlanadan hikayeler;
Sevilen biri, aşıklarından birisini huzuruna çağırdı. Aşık, aşk mektubunu çıkarıp okumaya başladı. Sevilen dedi ki:
- Eğer benim içinse bu okuma, kavuşma zamanı vakit zayi etmektir. Ben yanındayım, sen mektup okuyorsun, bu sevmek değildir.
- Doğru, sen buradasın ama, dedi aşık, senden geçen yıl aldığım zevki, şimdi vuslatına erdiğim halde alamıyorum. Bu sudan içmiştim, şimdi kaynağı görüyorum, fakat su yok.
- Şu halde sen bana değil, bir hale aşıksın. Fakat hal elde kalmaz ki. Senin istediğin ben değilim. Bu cihanda istediğin şeyin bir kısmı bende var. Sen bir hale sahip olmak için benim etrafımda dönüp dolaşıyorsun.
Sevilen diye tek olan sevilene derler. O, hallere sahip bir hakimdir, mahkum değil.