Beren Saat final bölümünü tartışılamıyacak kadar güzel oynamış ama Kıvanç Tatlıtuğ için aynı şeyi söyliyemiyeceğim bazı sahnelerde güldürdü bazı sahnelerde de çok yapmacıktı. Tüm ekibi tebrik etmek lazım güzel bir diziydi.
dizisi güzel son bulmuştur. bazı hususlar var benim ve benimle beraber ev halkının dikkatini çeken. öncelikle bülent kesinlikle ispiyonda sınır tanınmadığını gözler önüne sermiştir. ama o da haklı bir ispiyon yaptı "bihter her şeyi itiraf edecekmiş." diyerek. zaten etrafta bir sürü laf kol geziyor, söylemeyip ne yapsındı. yalnız ben nihal arabaya koşarken elinde anahtar görmedim. sanırım o sahneyi o yüzden orada kestiler, nihal geri dönüp "anahtarları unutmuşum" dedi. tabi, anahtarda telefonu gibi pelin'in çantasında ise kızımız bayağı bir oyalanmıştır. şimdi yolda geçen zamanlara göz atalım. behlül mesajı okuyup 'vınn' deyi düğün yerini terkedip arabasına atladığında ednan bey henüz mezarlıktaydı. bülent behlül'ün gidişinden hemen sonra ablasının yanına giderek olayı anlattı. demek ki mezarlığın eve olan uzaklığı x ise düğün yerinin eve olan uzaklığı x cinsinden... ehh. efenim, sözüm odur ki nihal'in biraz daha gecikmesi gerekirdi. ayrıca ben silah sesini duyduğunda yere yıkılmasının sebebini silahı ateşleyenin ednan bey olduğunu düşünmesi ve behlül'ü vurmasıydı. nitekim merdivenlerden odanın içini göremezdi, sadece sesleri duyuyordu. yoksa tek bir silah sesi bağırarak ağlamasına yeterli miydi... o da kadar ayılıp bayılmasına şahit olduk, eh onu da yaptı işte.
efenim zaten facebook'ta paylaşılan resimlerden bihter'in kalbine sıkacağını öğrenmiş idim. etrafta dolaştığı öğrenilen senaryoyu itina ilen okumadım, nitekim şimdi bir link atan olursa feci derecede sevineciğim efenim.
şimdi bihter'in o uzun ve 'güzel bir duş'unun ardından o elbiseyi çıkarmasının bir anlamı vardı. dün geceden beri yorumlara bakıyorum ancak gözüme kestiremedim. o elbise behlül'le seradaki ilk aganigi naganigilerinde giydiği elbisedir. ha ama bir saflık katmamış mıdır, aşkının kutsallığını, büyüklüğünü ve dayanılmazlığını gözler önüne sermemiş midir, sermiştir.
bihter'in intiharından sonra bir kaç sahne eklenerek behlül'ün ordan nasıl kaçtığını ya da bihter'in cenazesinin nasıl evden çıkarıldığını gözlemleyebilirdik ancak olaya gizem katmak isteyen senaristlerimiz çok da fena yapmamışlar bence.
o firdevs hanım'ın suratı neydi öyle. hele cenazede çetin özder'in yanında bulunup elini tutması onu gerçekten sevdiğini ve ondan her ne olursa olsun vazgeçmeyeceğini düşündüren bünyeme bir de üstüne firdevs hanım arabaya binip çetin ön tarafa doğru yürürken cenaze arabasına oturacağını düşündürerek "koçum benim" dedirtmiş ancak firdevs hanım'ın "ya ya ya" diye kafasını öne geriye sallaması ile bu düşüncem son bulmuştur. ama erkekler tutku nedir bilmezler, korkaktırlar değil mi efenim. bir de kadına inme inmiş, geçer mi geçmez mi belli değil. istememiş demek ki.
"bih...ter!" behlül'e de içim acıdı. sevdiği halde korkaklığı ve acizliği ile harcadı güzelim kadını. ancak o sakala ailecek koptuk efenim. çünkü takma olduğu acayip belliydi, biz bu adamın kendi sakalını da gördük daha önce bu dizide. ne diye özen göstermezsiniz. neyse.. konuşmasında hâlâ karakterini değişmediğini görüyoruz. bihter'e olan aşkını savunmadığı için kendini suçlarken "oğlum diyen adamı sırtından bıçakladım" diyerek aslında ednan amcasını da ne kadar sevdiğini görüyoruz aslında. anası babası ölmüş, adam sahip çıkmış. kızından, oğlundan ayırt etmemiş, ona da oğlum demiş. en özel okullarda okutmuş. eh, ben olsam silahı alır bir tane de ben kafama sıkardım ki sevdiceğime daha çabuk kavuşayım. ama yok efenim, behlül korkak ya hemen "behlül kaçar" oldu. ula uşağum nereye kaçayisin hemen oyle?
matmazel'e sabır ihsan eyle yarabbi. ednan'ın acısı tez geçsin de anlasın deniz hanım'ın değerini. nihal'e sarışın, kendinden emin, cesur sevgililer ver. cemile'ye dirayet diliyoruz. evet dizi efenim ama içselleştiriyoruz ne yapalım, görsel iletişimimiz daha yüksek, dayanamıyoruz ağlıyoruz. beşirrr böhühü. deniz hanım ne üzüldü ama beşir ölünce. bence beşir bihter kendini intihar edene kadar çoktann hakk'ın rahmetine kavuşmuştu. yükünün birden bire üzerinden kalkması boşluğa oturtmuştur.
dün akşam itibariyle final bölümünün yayınlanmasının akabinde, dört bir yanda aşk-ı memnu muhabbetlerinin dolaşmasına neden olan ve bu durumdan mütevellit yaşama sevincimizi alıp götüren dizi. alah belasını versin !!!
hayır, elleri kolları kıllı, koskocaman adamlar bile (ki bence elleri kolları kıllı koskocaman adamlar aşk-ı memnu izleyicisine en uzak kitledir bence) akli dengelerini yitirmişcesine aşk-ı memnu kritikleri yapıyor sözlük ! düşün yani, o kadar fena...
adnanın sen benim oğlumdun demesi üzerine behlüle olan garezimden saçmalamış olmam lazım ki, son sahne öncesi araya reklam girince akasya durağı dizisinin fragmanı çıkınca gülme krizine girdim. bir de sezon finaliymiş. allah belanızı vermesin, siz dünya finali yapsanız nolucak *. ben orda firdevsin inme inmiş haline üzülürken fragmanda koşuşturan çocuklar karşıma çıkınca bihterin sinirden gülmesi gibi bir gülüş geldi. ilahi akasya durağı beni o modda güldürdün ya, sen adamı öldürürsün. *
önceden aile arasında düğün olurdu, şimdi aile arasında cenaze oluyor. koskoca ziyagillerin cenazesine 30kişi mi gider arkadaş? heralde rahmetlinin vasiyetiydi.
*bihter'in ölmeden önce şeytan çıkartma filmindeki hatun kişiye benzediği ve dün akşam nihayete ermesiyle beni buruk bir mutluluğa garketmiş dizidir.
buruk olmamın nedeni yaprak dökümü adlı rezalet şey'in hala televizyon ekranlarına veda edememesidir. asıl mutluluğu o bittiğinde yaşayacağım. göbek atacağım hatta.
normalde sadece fragmanlarını izlediğim ama final bölümünü büyük heyecanla bekleyip izlediğim dizi.
her ne kadar bizim sanal entelijansiya diziye savaş açsa da, klasik "kitaptan çok uzaklaştı" eleştirileri yapılsa da ben gururumu bir kenara atıp, dünya kupasını dahi gözden çıkararak finali izledim.
beğendim mi? beğendim. valla güzel yapmışlar.ednan bey'in dramı, bihter ırıspı'sının ölümü*, behlül yavşağının berduşluğu, nihal gerzeğinin hayal kırıklıkları falan filan hoş olmuş.
tek bir bölümünü bile izlemediğim dizi idi. Dün zaping sırasında behlül ün ağlamasını görünce "ulan böyle oyunculuğu millet iki sene nasıl çekmiş." diyerek hayret ettiğim dizi.
son bölümünde;
bihterin nasıl dayanıcam ben buna dediği sahne
behlülün banyodan çıkar çıkmaz o paniği bize hissettirerek arabaya koştuğu sahne
adnan beyin bihter diye bağırıp bahçede koştuğu sahne
bihterin intihardan önce behlül telefon edince bir umut sevindiği sahne
nihalin silah sesini duyunca feryad edip gelinlikle merdivene çöktüğü sahne
çarpmıştır, ağlatmıştır..
adagio in g minor ile cenaze sahnelerini bitirmişlerdir. yalnız arkadaş benim çok sevdiğim bu klasik müzik parçasını neden burada kullandız? neden?? gözlerimin önüne bihter ve behlül gelmek zorunda mı?? *
bihter' in beni yıkıp geçtiği vedasıdır. behlül telefon edip "yanına geliyorum bekle" dediğinde nasıl sevindi, nasıl umudunu yitirmemişti hala..sonra behlül "sakın amcama birşey söyleme" dediğinde "peki" dedi. o peki de o kadar çok hayal kırıklığı, o kadar çok duygu gizliydi ki..bihter ne yaptı? sadece sevdi..delice sevdi, çılgınca sevdi, yüreğini ortaya koyarak sevdi...sonra masumca sordu. "beni, beni bihterini"..gözyaşlarım istemsizce süzüldü gözlerimden..bihter'i anlamamak mümkün mü? ya bihter'i sevmemek? ya kendini bihter'in yerine koymamak, mümkün mü? kim ki hayatında bir kere bile böyle yürekten sevdiyse dün yüreği sızlamıştır. isterdim ki Bihter gitsin, adnan' dan da, behlül' den de kurtulup gitsin ama gidemedi..aşk zehri kanına işlemişti bir kere.
Behlül..behlül gibiler kimlerdir? zoru görünce, işine gelmeyince kaçan erkekler, korkak, zayıf erkekler! her şeyi yapayım edeyim ama bana bir şey olmasın diyen kaypak erkekler, kendisi de farkında ve söyledi zaten şerefsiz olduğunu. isteğimi alayım ama ben sana bir şey vermeyim diyen erkekler. çetin özder' in de behlül karakterine sahip olduğu finalle birlikte anlaşılmış oldu.
son aşkı memnu yorumları ...
görüntü ve oyuncuların kalitesi süperdi. arada kaçan küçük ayrıntılar dışında.
bihter elinden gelenin en cesurunu yaptı fakat yine de kazanamadı. karşıdaki adam korkak olunca...
beşir ölürken en doğrusunu yaptı ve o yükle gitmedi. herşey için çok geç olsa da...
kurgu süperdi bunu geçmemek gerek.
son iki ayda izlemeye başladığım bir diziydi. bu son üç hafta içerisinde dizide özellikle bihter'in bozulan psikolojisi ve behlül'e duyduğu aşktan dolayı girdiği çaresizliği çok güzel verdi.
son dakika ya kadar gerilimi tavan yaptırdı.
keşke, ''sen benim oğlumdun'' gibi ya da son dakikada verilen itiraf gibi klişeler olmasaydı daha iyi olabilirdi sanıyorum.
ama buna rağmen firdevs evden çıkarken kameranın kayarak adnan'ın eve girişini göstermesi, bihter in odadan çıkarken aynada onun çıkışını göstermesi gibi çok incelikli çekimler dizinin en güzel yanıydı.
bu romanın konusu behlül'ün yakışıklılığı üzerine kurulmuştur.. böyle dalyan gibi olmasa ne nihal köpek olurdu peşinde, ne bihter, ne de diğer kızlar.. hayatları güllük gülistanlık olurdu. şöyle iki büklüm, tipsizin teki olsa 'behlülümüz' olurdu olsa olsa.. (bkz: sen bizim beşirimizsin).. allah'tan behlül'e verilmiş bir cezadır bu tip..
Adnan; kıyafetleri beyaz renktir. zaten senin hiçbir suçun yoktu olanlarda. sadece gözlerini biraz açman yeterliydi.
Nihal; kıyafeti beyaz gelinliktir. behlül senin gerçeğe dönüşmüş hayalindi. birliktelik yaşamasanızda ömür boyu behlül'ü sevecektin. hiç değilse yaşadıklarım yanıma kar kaldı diyebilirsin.
Bihter; kıyafeti beyaz elbisedir. ahh bihter ahh. sen cezanı çekmeyi kabulllenip, başına gelebilecek herşeyi göze alıp aşkına sahip çıktığından beri günahlarından arınmıştın. sen duruşunu hiç bozmadın en başından gitmeyi kafana koymuştun ama yalnız gitmemeliydin. suçlusun ama firdevs hanım ve behlül kadar değil.
Behlül; kıyafeti beyaz gömlek siyah pantolon. bihter'den daha suçlusun. ne olduysa senin kararsızlığın korkaklığın yüzünden oldu. ona birazcık sahip çıkabilseydin herşey bambaşka olacaktı.
Firdevs Hanım; kıyafeti siyah. herşeyin en büyük sorumlusu. kızını adnan'a yamayan, behlül'le nihal'in arasını yapan, kızının yardım çığlıklarına kulağını kapayıp olanı biteni kabullenmesini tembihleyen. hayatta sadece kendii düşünüp en son rezil olacağım diye bavulunu toplayıp evi terkeden. ağzın burnun yamuk gez bundan sonra.
saçın sakalın kahırdan beyazladığını biliyoruz da, koyulaştığını ilk görüyorum, mezarın üstüne çıkmış*** behlül kişisi son sahnede kararmış, esmer olmuştu, artıkın kahrından mı boyadı neyse; sürekli güldüğüm için salondan aforoz edildim zati, ama firdevs neydi öyle ya hala gülüyorum.**
arada bakmasam firdevsin o haline gülmezdim o kadar sanki?! bir de behlül ün sarı sakallarından dolayı suçlu olduğunu düşünmezdim,* ulan bi şeyi de adam gibi savunun lan, ama mantı yiyelim boşver..*