aşkı en güzel anlatan dizeler

entry672 galeri3
    72.
  1. 'Seviyorum seni
    ekmeği tuza banıp yer gibi
    Geceleyin ateşler içinde uyanarak
    ağzımı dayayıp musluğa su içer gibi
    Ağır posta paketini
    neyin nesi belirsiz
    telaşlı, sevinçli, kuşkulu açar gibi
    Seviyorum seni
    denizi ilk defa uçakla geçer gibi
    istanbul'da yumuşacık kararırken ortalık
    içimde kımıldayan birşeyler gibi
    Seviyorum seni
    Yaşıyoruz çok şükür der gibi.'

    (bkz: 'nazım hikmet')
    (bkz: 'onur akın')
    (bkz: 'seviyorum seni')
    5 ...
  2. 71.
  3. feriğim fidanım feryadım
    hey benim zizil parmak
    memleket gözlum.

    volkan konak.
    4 ...
  4. 70.
  5. ey hayat !

    sen aşksız nesin ?
    3 ...
  6. 69.
  7. ...
    kabirde böceklere ezberletirim guzelliğini
    ve neden sonra
    tekrar duyduğun gün sesimi gök kubbede
    hatırla ki mahşer günüdür
    ortalığa düşmüşüm seni arıyorum

    cahit sıtkı tarancı*
    4 ...
  8. 68.
  9. (bkz: geberiyorum aşkından kalmadı bende gururdan eser...)
    4 ...
  10. 67.
  11. Son kullanma tarihi
    Çoktan geçti bu aşkın
    Pişmanlık duymak için
    Çok geç kaldın şaşkın
    Kapımı çalmak için
    Gönlümü almak için
    Gelip yalvarmak için
    Çok geç kaldın şaşkın
    Kokun var diye üzerinde
    Aylarca sakladığım
    Beyaz tişörtünü de
    Kesip toz bezi yaptım
    Resimlerini yırttım
    Mektuplarını yaktım
    Terliklerin eskidi
    Geçende çöpe attım
    Yok oldu bak herşeyin
    Kalmadı hiçbirşeyin
    Vız gelir inleyişin
    Geç kaldın geç kaldın
    Geç kaldın
    Geç kaldın şaşkın

    sinem
    3 ...
  12. 66.
  13. geçti, istemem gelmeni,
    yokluğunda buldum seni,
    bırak vehmimde gölgeni,
    gelme artık neye yarar...

    necip fazıl kısakürek
    beklenen

    aşkı görüşmek, yiyişmek dışında bir boyutta yaşamak ile ilgili bir durumdur belki... ne kadar da romantik olur karşındakinin gözlerinin içine içine bakmak, ne kadar da içlidir dudakların, dudaklara değdiği an... ya aşk bu mudur? sanmam... aşk daha ulaşılmaz ve daha kanatıcıdır. dudaklar dudaklara değmez bile aşkta çoğu zaman... kenetlenirler belki ama değmek denemez buna ki demiyoruz da zaten. velhasıl aşk kalbinin almanya, berlin sokaklarında çarpmasıdır 2 sene boyunca her gece... bedenin her ne kadar cibali dolaylarında da olsa... bu yüzdendir ki aşk üzerine yazılmış onlarca şiir arasından bu uzaktalık temasını yoğun içeren dizeleri seçtik...

    bir de üçüncü şahsın şiiri vardır bu anlamda aşka dair gerçekçi bir anlatım olabilecek... o da üstad, attila ilhan'a aittir. karşılıksız ve ulaşılmaz bir aşktan bahseder orada da ilgili kahramanımız...

    gözlerin gözlerime değince
    felaketim olurdu, ağlardım
    beni sevmiyordun bilirdim
    bir sevdiğin vardı duyardım
    çöp gibi bir oğlan ip ince
    hayırsızın biriydi fikrimce
    ...
    6 ...
  14. 65.
  15. deniz ve gökyüzü gibiydik; ağlamayı bekledim sana kavuşmak için...
    8 ...
  16. 64.
  17. hüsnün senin ey dilber nadide kamer mi?
    huri misin ey afet-i can yoksa beşer mi?

    gör nalelerim halıma rahm eyle civanım
    gözyaşı mı didemden akan hûn-ı ciğer mi?

    nergiz mi acep dîdelerin gül mü yanağın?
    peymane-i kudret mi lebin şir u şeker mi?

    gördükçe seni tazelenir sanki hayatım
    sensiz bana bu cân-ı cihan zerre değer mi?

    gülzar-ı cemalinde senin şuh-ı dil-ara
    abdi mi öten mürğ-ı nevâ-saz-ı seher
    2 ...
  18. 63.
  19. Ben
    senden önce ölmek isterim.
    Gidenin arkasından gelen
    gideni bulacak mı zannediyorsun?
    Ben zannetmiyorum bunu.
    iyisi mi, beni yaktırırsın,
    odanda ocağın üstüne korsun
    içinde bir kavanozun.
    Kavanoz camdan olsun,
    şeffaf, beyaz camdan olsun
    ki içinde beni görebilesin...
    Fedakârlığımı anlıyorsun :
    vazgeçtim toprak olmaktan,
    vazgeçtim çiçek olmaktan
    senin yanında kalabilmek için.
    Ve toz oluyorum
    yaşıyorum yanında senin.
    Sonra, sen de ölünce
    kavanozuma gelirsin.
    Ve orda beraber yaşarız
    külümün içinde külün,
    ta ki bir savruk gelin
    yahut vefasız bir torun
    bizi ordan atana kadar...
    Ama biz
    o zamana kadar
    o kadar
    karışacağız
    ki birbirimize,
    atıldığımız çöplükte bile zerrelerimiz
    yan yana düşecek.
    Toprağa beraber dalacağız.
    Ve bir gün yabani bir çiçek
    bu toprak parçasından nemlenip filizlenirse
    sapında muhakkak
    iki çiçek açacak :
    biri sen
    biri de ben.
    Ben
    daha ölümü düşünmüyorum.
    Ben daha bir çocuk doğuracağım.
    Hayat taşıyor içimden,
    Kaynıyor kanım.
    Yaşayacağım, ama çok, pek çok,
    ama sen de beraber.
    Ama ölüm de korkutmuyor beni.
    Yalnız pek sevimsiz buluyorum
    bizim cenaze şeklini.
    Ben ölünceye kadar da
    bu düzelir herhalde.
    Hapisten çıkmak ihtimalin var mı bu günlerde?
    içimden bir şey :
    belki diyor.


    18 Şubat 1945
    Nazım Hikmet Ran
    6 ...
  20. 62.
  21. Derin bir denizin dibine çökmüş, bir hazine aşk denen
    Gafilen bir av olur aniden. Bir kalp,ve diğeri hükmeden.
    Benden uzakta olsun derdim körpecik çocukken.
    Gücümü toplamam gerekti aldanışımı yaşarken
    Kıvranımışı seyreden melekler gibidir sükünet
    Tam kendimi toplamışken önüme çıkar hayalet
    Ve korku içime hucmerken korkup kaçar cesaret
    Felaket sarsılışımı izler, cesede çevirir esaret
    Yardım et, bir iğne vur!... Ve sönsün acımın yangını
    Güneş su olsa, yağmur kurusa ayıltamaz bu baygını.
    Çok zorladım şansımı ve yatıştırdım hırsımı.
    Yaşama kafa tutarken kafamı kırdı cadının tılsım.
    (bkz: Sagopa Kajmer Monotonluk Maratonu)
    8 ...
  22. 61.
  23. Aysel git başımdan ben sana göre değilim
    Ölümüm birden olacak seziyorum.
    Hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim
    Aysel git başımdan istemiyorum.

    Benim yağmurumda gezinemezsin üşürsün
    Dağıtır gecelerim sarışınlığını
    Uykularımı uyusan nasıl korkarsın,
    hiçbir dakikamı yaşayamazsın.
    Aysel git başımdan ben sana göre değilim.
    Benim için kirletme aydınlığını,
    hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim

    ıslığımı denesen hemen düşürürsün,
    gözlerim hızlandırır tenhalığını
    Yanlış şehirlere götürür trenlerim.
    Ya ölmek ustalığını kazanırsın,
    ya korku biriktirmek yetisini.
    Acılarım iyice bol gelir sana,
    sevincim bir türlü tutmaz sevincini.
    Aysel git başımdan ben sana göre değilim.
    Ümitsizliğimi olsun anlasana
    hem kötüyüm, karanlığım biraz, çirkinim.

    Sevindiğim anda sen üzülürsün.
    Sonbahar uğultusu duymamışsın ki
    içinden bir gemi kalkıp gitmemiş,
    uzak yalnızlık limanlarına.
    Aykırı bir yolcuyum dünya geniş,
    Büyük bir kulak çınlıyor içimdeki.
    Çetrefil yolculuğum kesinleşmiş.
    Sakın başka bir şey getirme aklına.
    Aysel git başımdan ben sana göre değilim,
    ölümüm birden olacak seziyorum,
    hem kötüyüm, karanlığım biraz, çirkinim.
    Aysel git başımdan seni seviyorum...

    Attila ilhan
    9 ...
  24. 60.
  25. Ağlasam sesimi duyar mısınız,
    Mısralarımda;
    Dokunabilir misiniz,
    Gözyaşlarıma, ellerinizle?
    Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel,
    Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu
    Bu derde düşmeden önce.
    Bir yer var, biliyorum;
    Her şeyi söylemek mümkün;
    Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum;
    Anlatamıyorum.


    Orhan VELi
    7 ...
  26. 59.
  27. Eğer ;

    O'nu hatırladıkta başı göğe ermişçesine ya da asansör boşluğuna düşmüşçesine ürperiyorsa yüreğiniz... ömrü saatlere sıkışmış bir kelebek telaşıyla O hüzünden bu neşeye konup kalkıyorsanız gün boyu nedensiz... ve her konduğunuzda diğerini iple çekiyorsanız bu hislerin... O'nunlayken pervaneleşen yelkovanlar, O'nsuz mıhlanıp kalıyorsa yerine, bir akrep kadar hain...

    sınıfta, büroda, yolda, yatakta içiniz içinize sığmıyor, O'ndan söz edilince yüzünüz, sizden habersiz, mis kokulu bir ekmek dilimi gibi kızarıyor, mahcup somurtuyor veya muzip sırıtıyorsa,

    ve O, her durduğunuz yerde duruyor,
    her baktığınız yerden size bakıyor, siz keyiflendikçe gülüp,
    hüzünlendikçe ağlıyorsa...
    dünyanın en güzel yeri O'nun yaşadığı yer, en güzel kokusu
    bedenindeki ter, en dayanılmaz duygusu gözlerindeki kederse...
    hayat O'nunla güzel ve onsuz müptezelse... elmalar pembe, kiremitler pembe, gökyüzü, yeryüzü,
    O'nun yüzü pembeyse, kışlar ilkbaharsa, yazlar ilkbahar, güzler ilkbahar...
    her şiirde anlatılan O'ysa... her filmin kahramanı O...
    her roman O'ndan söz ediyor, her çiçek O'nu açıyorsa...
    bir anlık ayrılık, bir ömür gibi geliyor ve gider gitmez
    özlem saç diplerinizden çekiştirip beyninizi acıtıyorsa,
    iştahınız kapanıyor, iştahınız açılıyor, iştahınız şaşırıyorsa...
    iştahınız, hasret acısında bile karşı konulmaz bir tat buluyorsa...
    eliniz telefonda yaşıyor, işaret parmağınızla ha bire O'nu tuşluyor, dara düştüğünüzde kapıyı çalanın
    O olduğunu adınız gibi biliyorsanız... mütemadi bir sarhoşluk halinde, her çalan telefona O diye atlıyor, vitrindeki her giysiyi O'na yakıştırıyor, konuşan birini dinlerken "keşke O anlatsa" diye iç geçiriyorsanız...
    kokusu burnunuzdan, sureti gözünüzden, sesi kulağınızdan, teni aklınızdan silinmiyorsa bir türlü...
    özlemi, sol memenizin altında tek nüsha bir yasak yayın gibi taşıyorsanız gün boyu...
    hem kimseler duymasın, hem cümle alem bilsin istiyorsanız...
    O'nsuz geceler ıssız, sokaklar öksüzse... ayrılık ölüme,
    vuslat sehere denkse...
    gamze gamze tebessüm de onun içinse, alev alev öfke de;
    bunca tavır, onca sabır ve nihayetsiz kahır hep O'nun yüzü suyu hürmetine...
    uğruna ödenmeyecek bedel, gidilmeyecek yol, vazgeçilmeyecek konfor yoksa...
    dışarıda yer yerinden oynuyor ve "içeri"de bu sizi zerrece ilgilendirmiyorsa, nedensiz küsüyor, sebepsiz affediyorsanız ve bütün bu hallerinize siz bile akıl erdiremiyorsanız kaybetme korkusu, kavuşma sevincinden ağır basıyorsa ve aşk, gurura baskın çıkıyorsa bu yüzden her daim... gece yarısı kadim bir dost gibi kucaklayan tanıdık bir şarkı,
    bütün acı sözleri unutturmaya yetiyorsa...
    Her gidişte ayaklarınız "Geri dön" diye yalpalıyorsa ve siz kendinize rağmen dönüyorsanız,
    sınırsız, sabırsız, doyumsuz bir tutkuyla...
    ...o halde bugün sizin gününüz!..
    "Çok yaşa"yın ve de "siz de görün"üz.

    Can Dündar
    5 ...
  28. 58.
  29. aynı bedene sıkılacak iki el kurşun gibi
    katille kurban arasında o birkaç saniyelik telaşta sevmiştim seni!

    küçük iskender
    8 ...
  30. 57.
  31. bu da insanlara aşık olmanın dizeleri;
    sen yanmasan
    ben yanmasam
    nasıl çıkar bu karanlıklar aydınlığa...
    6 ...
  32. 56.
  33. Bir tanem!
    Son mektubunda :
    "Başım sızlıyor
    yüreğim sersem!"
    diyorsun.
    "Seni asarlarsa
    seni kaybedersem;"
    diyorsun;
    "yaşıyamam!"
    Yaşarsın karıcığım,
    kara bir duman gibi dağılır hatıram rüzgârda;
    yaşarsın, kalbimin kızıl saçlı bacısı
    en fazla bir yıl sürer
    yirminci asırlılarda
    ölüm acısı.
    ...
    (bkz: nazim hikmet ran) *
    23 ...
  34. 55.
  35. aşk bitince bunlar uygundur.. belki pişmandır karşı taraf ama geç kalmıştır..

    Sana bir kalp bıraktım yar bağ bahçeydi dağa döndü

    Sana bir kalp bıraktım yar değiştirdin taşa döndü...
    6 ...
  36. 54.
  37. gönlümle başbaşa düşündüm demin
    artık bir sihirsiz nefes gibisin
    şimdi ta içimde bomboş kalbimin
    ak hisleri sönen bir söz gibisin...
    maziye karşı sevda yeminim
    bir anda unuttum seni eminim
    kalbimde kalbine yok bile kinim
    bence artık sende herkes gibisin...
    bence artık sende herkes gibisin...
    maziye karşı sevda yeminim
    bir anda unuttum seni eminim
    kalbimde kalbine yok bile kinim
    bence artık sende herkes gibisin...

    (nazım hikmet)
    4 ...
  38. 53.
  39. aski degil de askin bittigini en guzel mayakovski anlatir:

    Hayatın en hüzünlü anı,
    Mevsimine kapıldığın kişinin
    Bahçesinde açabilecek bir çiçek olmadığını
    Anladığın andır...

    Bırak, gitsin...
    Bırak, git...
    21 ...
  40. 52.
  41. dertle anlas deva bul üzüntü kalbi sömürür,
    yüzüne baktigim her an cennetten bahce görülür..

    (bkz: baytar)
    (bkz: sagopa kajmer)
    3 ...
  42. 51.
  43. aşk bitti aşk aptallıktı. (mor ve ötesi)

    ama bu sözden sonra bile tekrar aptallık yapmaya hazırız. aşk zaten çelişkiler bütünü değil mi.
    9 ...
  44. 50.
  45. 2=1

    Kim o, deme boşuna...
    Benim, ben.
    Öyle bir ben ki gelen kapına;
    Başdan başa sen.

    özdemir asaf
    8 ...
  46. 49.
  47. çok aşığın var diyorlar
    yalan de yeter bana
    gözlerindeki cevaba
    hazırım inanmaya
    .
    .
    .
    düşümde bile günahkarsın
    bunu kim hayra yorar
    5 ...
  48. 48.
  49. Durup dururken içimde bir şeyler kopup tıkıyor boğazımı,
    Durup dururken sıçrayıp kalkıyorum yarıda bırakıp yazımı,
    Durup dururken rüya görüyorum bir otelde, holde, ayakta,
    Durup dururken çarpıyor alnıma kaldırımdaki ağaç,
    Durup dururken bir kurt oluyor aya karşı bahtsız, öfkeli, aç,
    Durup dururken yıldızlar inip sallanıyor bir bahçede, salıncakta,
    Durup dururken mezardaki halim geçiyor aklımdan,
    Durup dururken kafamda güneşli bir duman,
    Durup dururken hiç bitmeyecekmiş gibi bağlanıyorum başladıgım güne,
    VE HER SEFERiNDE "SEN" ÇıKıYORSUN SUYUN YüZüNE...
    nazım hikmet ran
    20 ...
© 2025 uludağ sözlük