...
Uy havar!
Muhammed, isa aşkına,
Yattığın ranza aşkına,
Deeey, dağları un eder Ferhadın gürzü!
Benim de boş yanım hançer yalımı
Ve zulamda kan - ter içinde asi,
He desem, koparacak dizginlerini
Yediveren gül kardeşi bir arzu
Oy sevmişem ben seni
...
Evet, ağlamaklı oluyorum, demdir bu.
Hani, kurşun sıksan geçmez geceden,
Anlatamam, nasıl ıssız, nasıl karanlık...
Ve zehir - zıkkım cıgaram.
Gene bir cehennem var yastığımda,
Gel artık...
gözlerinin izin vermediği gün dudakların söylediğinde, sana sormadan olmadığın yerlere koymuştum kendimi.
göstermeyecektim ya sana ağladığımı; gözyaşımı sarıp yüreğime, uzaklara, hiç gitmediğin yerlere saklanmak istedim.
ne çok yanılmışım, küçücük yüreğine iki sevgi sığdırmışken ayrılık daha zor.
sen okunmamış bir öykünün en güzel satırlarıydın yazamadığım, sonu olmayan başlangıçlar olsada sebebi acıların.
verdiğim bütün sözler
sende kalsın isterim
ben sana gülüm derim
gül sana benzediği için ölümsüz
yazdığım bütün şiirler
sana başlayan bir kitap için önsöz *
duyumsadığın her şeye en küçük önemi ver..
söylemişti sensiz yapamayacağını,
yeniden rastlarsan ona, tanıyacaktır seni..
bana bir iyilik yap, bu kadar çok sevme beni..
en son sevildiğimde duymamıştım, en küçük bir sevinç bile...
zamana pervasız yok sayılmış saatlerde, sen sansamda çaresiz her kapı sesini,
gelmediğin gün anladım ki; yaşamak bu değilde senin için ölmekte bu olsa gerek.
sevdamızı yazan takvimler tükendiğinde anladım ki biz hiç yaşamamışız.
bir tek ayrılıktı aşkımdan öte...
Önce bir ellerin var
Yalnızlığımla benim aramda
Sonra birden kapılar açılıverdi
ağzına kadar
Sonra yüzün,
Ardından gözlerin dudakların
Sonra herşey çıkıp geldi
Bir korkusuzluk aldı yürüdü çevremizde
Sen çıkardın utancını duvara astın
Ben masanın üzerine koydum kuralları
Herşey işte böyle oldu önce
"tüm anlarımı biriktirip zaman dilimlerimde,
hepsini yanında tüketmek isterdim.
hiç gitmelerim olmazdı o zaman,
kalışlarımın keyfiyle öperdim uzun uzun dudaklarından.
güneşin batışını umursamazdı gözlerim,
takılmazdı saatlerimin yelkovanları mecburiyetlerime,
ve kalbimi sıkıştırmazdı göğüskafesim o zaman böyle.
uçurtmalarına tutunup yüreğim, yükselirdi onlarla,
gitmelerim ezemezdi kalmalarımı tüm ağırlıklarıyla.
o zaman korkmazdı ruhum kırılıp, küsmenden bana.
biriktirebilseydim eğer meleğim,
tüm anlarımı bir yerde,
sen yokken nefes bile almazdım inan,
tükenmesinler diye..."
bütün bu sürekli arayışlar neden bilir misin
neden bu durup durup isyan etmeler allaha
bu aldanmalar, yıkılmalar, bu sonsuz çalkanış
hep sana yaklaşmak için, biraz daha biraz daha
seni bulmak yılgın, yıkık gecelerden sonra
sana çıkmak merdivenlerden nefes nefes
belki ben yalnız senin güzelliğinde çirkinim
hiç solmasa güzelliğin, böyle hiç bitmese
yanmak var sana yaklaştıkça biliyorum
yok olmak var, kahrolmak var, kül olmak var
öyle bakma gözlerime bakma artık ölüyorum
yaşamanın ta kendisi oysa bu ölmek değil
gözlerim gözlerinden başkasını unuttu
sen yoksan o yokluktur, senden öncesi yoktu.
Kimdi cesaretimi kıran,üstelik
Yeni serüvenlere hazırlarken kendimi
Sesimi cılız,rüzgarımı yelkensiz
Bulan kimdi, ki şimdi geniş zaman
Kipiyle düşürüyor gölgesini anılarıma
Ama kimdi adını bir kadına ödünç verip
Doruklara çekilen büyülü doruklara
Biz Asmin dedik ona,sevgilim,kadınım,
Anamdı belki, ama o çoktandır
Üç bin metrenin altına inmiyor artık
içimde bir fil sezgisi,kopup gitmeliyim
Dağlara yazmalıyım aşkı ve ayrılıkları
Asminli düşler kurmalıyım ya da birisi
Karşılık bulmalı canımı yakan sorulara
Kim demiyorum kim olursa olsun
...
herkesin aşkı kendine olduğu için aşkı yaşayan insanın yazdığı dizelerdir. posta gazetesindeki yurdumuz şairleri köşesini bu yüzden seviyorum işte. oradaki insanlar yaşamayı biliyor ne pahasına olursa olsun.
Susarak Özlüyorum (işte buna bıçak çekiyorum)
Sözcüklerim varmiyor uzaklarına
Birer birer düşüyor bütün öpmelerim
Ağır yenilgiler alarak
Adresinde yoklu¤unu kıyamet bilerek
Sadece susarak özlüyorum seni
Hiç tanımadan, ne garip
Sadece susarak özlüyorum seni
Hiç tanımadan, ne garip
Sadece susarak özlüyorum seni
Hiç tanımadan, ne garip
Sense uzak, çok uzakta
Bir deniz gibisin resimlerde
Dokunsan Dersim olur, göçerim mecburen
Duydum çok sonradan, adın önemli değil
Acın aynı tadı veriyor
Adresinde yokluğunu kıyamet bilerek
Sadece susarak özlüyorum seni
Hiç tanımadan, ne garip
işte buna bıçak çekiyorum
şimdi adı yok, hiç bir sevgilinin
Zaman zaman değil şimdi
Yalnız benmiyim bu ahir zamanda
Derviş mekanına aşk ile cağıran
Bu ahir zamanda