aşkın bir mantığı olmadığı için normaldir. ancak bir süreden sonra kesinlikle hayat normale dönecek ve karşınızdakinin doğru insan olmadığını anlayıp üzerinize düşeni yapacaksınızdır.
"aşık olunmaması gereken" birisi mevcutsa ve aşık olunmaması gerektiği bilinmekteyse kesinlikle aşık olunacak kişidir. zira aşk kuralları çiğnemek, sınırları zorlamak, heyecan, adrenalin üzerine kurulur. aşkta kurallar bizzat çiğnenmek üzere konur.
deniz aynıdır. aynı denize bakarsınız. ama sahiller farklıdır. rüzgar ters taraftan eser. ikiniz aynı anda birbirinizin kokusunu içinize çekemezsiniz. zordur. hemde çok zor.
sandal arar gözleriniz. veya bir kayık. gecenin zifiri karanlığında kürek çekerek gitmeyi düşünürsünüz. hele birde olmayacağı belli olduğu halde, hani bir ihtimal olursa düşüncesi yerleşmişse kafanıza, o denizi yüzerek bile geçmek gelir akla.
hiç olmayacak bir sevdadır. sonu ve sonucu yoktur.*
allah kimsenin başına vermesin. o kişiyi kendinizden uzak tutmak istersiniz ama başaramazsınız. bir yanınız kalmak isterken, diğer yanınız gitmek ister. bir paradoksun içinde hapsolursunuz. ve o kişi de sizin çok yakın arkadaşınızdır. işte bütün mesele ve bütün çaresizlik budur. belki dersiniz, belki o da bana aşık. ama bunu öğrenemeden bir hayatı sürdürürsünüz. başkalarıyla sevgili olur ama onu bir yanınızda saklarsınız. o gizlidir, ulaşılmazdır. o öylece kalır kalbinizde...
hayata yan basmaktır. bu tip durumlarda ya behlül olup herkesi öpeceksin ya ramiz dayıyı bulup herkese öptüreceksin ya da memati yi çağırıp herkesi öldürteceksin.
zor işler bunlar azizim zor... öyle yana yakıla kavrulursun ki, imkansız olmasa bile asla olamayacağını kabullenmek istemezsin. her seferinde "tamam son kez göreyim de bundan sonra bir daha hiç aramayacağım" dersin, o son kez hiç gelmez... vazgeçmek zorundasındır vazgeçilmezinden.