insan her zaman kendisinden daha üst seviyedeki kişilere aşık olur.Aşkın doğası budur.Dolayısıyla hep hüsranla biter,daha baştan olmayacağı bellidir.Acı çekmeye gönüllü olmaktır.Eğer daha çok ilerlemediyse kendinizi tutun çünkü bir süre sonra çaresi olmayacak. (bkz: başa gelen çekilir)
hayatın çiğ tanesi kılığına girmiş bir mermi gibi kalbe saplanmasıdır.
çiğ tanesini tatmaya, dokunmaya, koklamaya kıyamadan bağrına basarsın basarsın da o senin gözünün yaşına bakmaz. kalbini eline verip, girdiği gibi ansızın çıkıverir hayalkırıklıklarınla araladığın kıyamet kapından.
aşık olmak vurgun yemek gibidir.
tatlı bir rüyanın ardından gelen ürperti ve kanaya kanaya ölüm.
göze alabilene ölümü, her saniyesi sonsuzluktur o rüyanın.
rüyasına aşık olmak iş değildir de rüyayı kendine aşık etmek marifettir işte.
o marifeti gösterenin de adını ne yaşayanlar ne de ölüler unutur.
mermi dedim ya kalbe yol alan.
işte o çiğ tanesinden mermiyi bir bakışıyla durduranların abı hayatıdır aşk.
marifet aşık olmakta değil, aşık kalmaktadır.
aşık kalabilenindir aşkın hazin olmayan abı hayat halleri.
beynini yiyip bitiren birşey. mantıksız olduğunu bilmek ama yinede mutlu olmayı istemek ,midede tuhaf bir yanma hissetmek,yaş sınırının olmadığı insan kendinden epeyce büyük veya küçük birine de aşık olabilir ki ben oldum bile . ama asla itiraf edilesi birşey değil.
Karşıdakinin elini,belini tutmak ise dileğin , s.freud gibi aşık olursun ,derd edinip kendine zarar vermek yada platonik ise dileğin fuzuli gibi olursun. ya her aşkın altında bir sex duygusu yatar ,yada her aşkın içinde çekmek istediğin bir açı yatar. insana göre değişen tasavvufa çok konu olmuş her sorunun altında yatan evrensel kavram.
sevmekle karıştırılmaması gereken olgu.sevmek çok ama çok güzeldir , zira aşık olmak!!! evet işte bu lanet bir durumdur.insanı kendinden söker alır uzun bir süre belkide çok uzun bir süre... kıskançlık krizlerine neden olur.hep kaybetme korkusu kişiyi paranoyak yapar ve tabi ki de kaybedilir ( istisnaları vardır belki,kimbilir) hedeflere eskisi kadar kilitlenilemez ilgili kişiyi bir gördüğüne pişman olunur birde gördüğüne, eski benler aranır,lakin artık çok geçtir,derken farkına varmadan alışılmıştır karanlık hayata,defalarca kafada projeler çizilir 'keşke' en fazla repliği yapılan sözcüktür,hayaller kurulur uçsuz bucaksız içinde herşeyin mükemmel olduğu,en sıradan şarkı bile başı iki elin içine aldırır,zordur en uçuk kaçık kişiyi bile dizginler,bezen madur aşkı tanrı'nın ona verdiği bir ceza şeklinde yorumlar,geçmişte ki hatalar aranır,her olaya davranışa bir suç atılır. ve dua edilir tanrı'nın kimsenin başına vermemesi için....böyledir işte *
onu, her gördüğünde kalbin yerini şaşırıp ağızdan çıkmaya kalkışmasına sebep olan, açken dahi yemeği unutturan, sabahları saat çalmadan uyandırmaya sebep olan, çok uykusu olsa da insanı uyutmayan, garip, kişiden kişiye göre tarifi değişen duygudur. *