Belki benim kağıt param,
Bir şekilde, döne dolaşa
Senin cebine girmiştir.
Belki aynı posta kutusuna,
Değişik zamanlarda da olsa
Birkaç mektup atmışızdır.
Ayın karpuz dilimi gibi batışını
izlemişizdir deniz kıyısında.
Aynı köşeye oturmuşuzdur Köhne'de,
Belki de birkaç gün arayla.
Olamaz mı? Olabilir.
Onca yıl, sen burada
Onca yıl, ben burada
Yollarımız hiç kesişmemiş
Şu eylül akşamı dışında
It's you, it's you, it's all for you
Everything I do
I tell you all the time
Heaven is a place on earth with you
Tell me all the things you want to do
I heard that you like the bad girls
Honey, is that true?
Bu tam da benim durumu anlatır nitelikte sanırım. Kötü kızları seven kötü adam.
saat dört yoksun
saat beş, yok
altı, yedi, ertesi gün
daha ertesi
ve belki kimbilir...
kitap okurum
içinde sen varsın
şarkı dinlerim
içinde sen
oturdum ekmeğimi yerim
karşımda sen oturursun
çalışırım,
karşımda sen
en güzel deniz,
henüz gidilmemiş olandır
en güzel çocuk
henüz büyümedi
en güzel günlerimiz
henüz yaşamadıklarımız
ve sana söylemek istediğim
en güzel söz
henüz söylememiş olduğum sözdür
o şimdi ne yapıyor?
şu anda şimdi, şimdi, şimdi
evde mi, sokakta mı?
çalışıyor mu, uzanmış mı, ayakta mı?
kolunu kaldırmış olabilir mi, hey gülüm
beyaz kalın bileğini nasıl da çırçıplak eder bu hareketi
o şimdi ne yapıyor
şu anda şimdi, şimdi, şimdi
belki dizinde bir kedi yavrusu var, okşuyor
belki de yürüyordur, adımını atmak üzeredir
her kara günümde onu bana
tıpış tıpış getiren sevgili
canımın içi ayaklar
ve ne düşünüyor, beni mi?
yoksa ne bileyim
fasulyenin neden
bir türlü pişmediğini mi?
yahut insanların çoğunun neden böyle
bedbaht olduğunu mu?
o şimdi ne düşünüyor
şu anda şimdi, şimdi
saat dört yoksun
saat beş, yok
altı, yedi, ertesi gün
daha ertesi
ve belki kim bilir...
Hey gidi hey..
Bir vardın, bir yok
Nasıl becerdin unutmayı
Gönlüne değdirmeden yaşamayı?
içimdeki ateşle, Bodrum'un sularına sarılıp sarılıp ağladım, sönmedim yeminle.. sönmedim.
ilçe girişindeki organize sanayiyi görüp de içi sızlayan tek insan benimdir herhalde. hepsi senin yüzünden. napayım Sılayı mı dava edeyim?
Tez haber salalım, toplatılsın bu sılanın joker albümü.
ben geceye bir siir birakmak istiyorum misralari bana ait...
Gonlumuz hep bir umudun bekcisi
Bir acinin gardiyani...
Guluslerimiz piranga olmus huzunlerimize
Bos hayallere baglamisiz kendimizi
Pare pare yanar iken icimiz
Vakitsiz yagan yagmur gibi yaslarim
Daglar engel yollar gard almis bana
Hasretim huzur kokan gokyuzune
Duygularim benligimi terketmis olsada
Imtihanimmi bogazimdaki dugummu yasadiklarim
Misk kokusunu andirir umutlarim
Bir dumana hapsetmisim soyleceklerimi
Sesim cikmaz olmus yâr
Kim anlar beni?
yol arkadaşım gördün mü duydun mu olup bitenleri
kıskanıyor insan bazen basıp gidenleri
yalnız aşmışız iyice üstelikte alışmışız
hiç beklentimiz kalmamış dosttan bile
korkular basmış dünyayı, şimdi bir semt adı vefa
kutsal kavgalardan bile kaçan kaçana
anlaşılır gibi değiliz tek bedende kaç kişiyiz
hem yok eden hem de tanık,ne esaslı karmaşa
ben sana küsüm aslında, haberin yok
koyup gittiğin yerde kötülük çok
kime kızayım, nazım senden başka kime geçer
benim sensiz kolum bacağım,ocağım yok.
Sen esas alemi seçtiğinden beri
Ben o saniyede bittiğimden beri
Dünya bildiğin dünya,dönüp duruyor işte
Uzun uzun konuşuruz birgün son istanbul beyi
dökülür yediverenler teninden rengarenk
acarsın mevsimli mevsimsiz bir tanem
değisir kokun, ısınır kanım
beni yakarsın
vazgeçilir gibi değil
bu med cezirler
fırtınam, felaketim hasretim
yetmiyor sevişmeler yetmiyor
şiddetin ne hoş
ne güzel şefkatin
sevdikçe sevesim geliyor
ölene kadar peşindeyim bırakmam
tutuşur geceler yanar
geceler söner
bedenim altüst
sarhoş başım döner
karışır tenime
karışır teninin tuzu bir tanem
vazgeçilir gibi değil
bu med cezirler
fırtınam, felaketim hasretim
yetmiyor, sevişmeler yetmiyor
şiddetin ne hoş
ne güzel şefkatin
sevdikçe sevesim geliyor
ölene kadar peşindeyim bırakmam...