eskiden şıpsevdi olan lullaby kişisinin şu anda içinde bulunduğu durumunun ta kendisidir.
şöyle vuku bulur bu durum : önce bi güzel aşık olursunuz hayatınızda hiç bilmediğiniz bişeymiş gibi, sanki ilk kez başka bi boyuta geçmiş gibi hissedersiniz . ardından terkedilmek suretiyle dumur halde kalırsınız.. sonradan herseyin gereksiz olduğunu aşkın nasıl olsa bi gün bittiğini anlayıp kıcınızın üzerinde oturursunuz. ne gerek var efenim böyle seylere diyerek bir daha kimseye değer veremicek aşık olamayacak kıvama gelirsiniz .belki de aşık olmaktan korkup bi daha aşık olmamacasına kendinizi şartlarsınız. kimseye yaklaşıcak gücü kendinizde hissetmezsiniz..durum bundan ibaret. *
önceleri mecazi aşk(karşı cins,para,şöhret,makam,vs.) diye algıladığım,
sonraları ne kadar yalan olduğunu anladığım, sadece ilahi kudrete ve onun Resulü(s.a.v)ne duyulması gereken şey olduğunu farkettiğim duygudur. insan olmanın gereği.
geçmişte yaşananlardan ders almak, uzun süreli bol acılı ilişkilerden sonra aşki öcü gibi görmek ve yaklaştığı hissedildiği an aşık olmaya elverişli ortamdan ve potansiyel sevgili adayından koşarak uzaklaşmak.
genç bir kız için;
babanın fazla mükemmle bir erkek olmasının sonucu olabilir. baba o kadar dört dörtlüktür ki, onun gibi bir erkek aranır aşık olunup hayatın geri kalanını onunla geçirmek için ancak bulunamaz.
beklenmedik anda sona eren duygu zorluğu. sonrasında kapıldığınız aşk, çok şiddetlidir. geçmişte "asla unutamam" dediğiniz kişiyi bir kalemde silecek kadar hem de.
tohuma kaçmış kart zamparaların, iş ciddiye binmeye başladığında ayrılmak için kullandıkları bahanedir. ul.n kıçındaki kıllar kadayıf olmuş, kafan güneşli günlerde diğer sürücülerin hayatını tehlikeye sokuyor ama hala neymiş: "aşık olamıyorum!". aşıklar yesin seni!