size sesleniyorum ağzını eğerek ingilizce konuşan türk gençleri. yapmayın böyle şeyler bir daha. ulan sen öyle yaptıkça ben yerin dibine giriyorum. bunun konuştuğu ingilizceyse ben hangi dili biliyorum. biliyorum diye dolandığım dil halbuki bana ne kadar da uzakmış onu görüyorum. depresyona giriyorum akabinde. birkaç damla ter saç diplerimden yola çıkıp boynuma erişiyor o anda. sen öyle bir "shakespeare" diyorsun ki, benim adım attığım toprak ikiye ayrlıyor. ne olur yapma böyle, benim gibi konuş, eğme ağzını; ne olur...
esasen ingiliz ingilizcesine en çok yaklaşılan andır. ne kadar çok kayarsa o ağız o kadar orcinal olur ama nedense türk bünyesinde bir nahoş durur... bu sebeptendir ki türkler ingilizceyi biraz mal gibi konuşur...
konuşan kişiye eziyet olduğu düşünülen durum. o yüzden böylesi konuşan bir kişi görüldüğünde ağzın eğildiği tarafa doğru geçilerek yumruk sertçe sıkılır ve bu eğik kısma doğru oturtulur. böylece bu kişinin ağzındaki yamukluk düzeltilerek hayır duasını da almış olursunuz.