ağustos böceğinin "sana ne lan sanki kışın sen bakacan bana anasını satim ister çalarım ister oynarım ister sitcom çeviririm sana mı sorucam" diyerek karıncaya posta koymasıyla noktalanacağını umduğum polemik durumudur.
sanat'a ve sanatçıya verilen değeri bir kez daha görmemizi sağlayan la fontaine öyküsü. ne var sanki kardeşim sen beden işçisisin, ağustos böceği de sanatçı. bütün yaz boyunca size güzelim ezgilerle müzik ziyafeti vermiş bir adama topladıklarınızdan biraz da olsa vermemek sizin ayıbınız..
Karıncayı tanırsınız
Minimini bir hayvandır
Fakat gaayet çalışkandır
Gaayet tutumludur, yalnız
Pek hodgamdır, bu bir kusur:
Hodgam olan zalim olur.
Bir gün ağustos böceği
Tembel tembel ötüp durmak
Neticesi aç kalarak
Karıncadan göreceği
Bürudete bakmaz, gider
Bir lokma şey rica eder
Der ki: - Acıyınız bize
Coluk çocuk evde açız
Ianenize muhtacız.
Karınca bir yüreksize
Layık huşunetle sorar:
- Aç mısınız? Ya o kadar
Uzun, güzel günler oldu.
O günlerde ne yaptınız?
Böcek inler: - Açız, açız
Bakın benzim nasıl soldu
O günlerde gülen, öten
Sazla, sözle eğlenen ben
Bugün bakın ne haldeyim!
Vallah açız, billah açız,
Halimize acıyınız!
Karınca eğlenir: - Beyim,
şimdi de raksedin, ne var?
'Yazın çalan kışın oynar.'
Bütün bir yaz boyunca gözü hiçbirşey görmeden çalışmış karınca,ağustos böceği de lay lay lom saz çalmış karşısına geçip.Gel zaman git zaman kış kapıya dayanmış.Karınca yemeden içmeden çalışarak kilerini kışlık yiyeceklerle doldurmuş,sıcacık evinde yan gelip yatarken kapı aniden çalınmış.Bakmış kapıda ağustos böceği. "Ne oldu" demiş,"tabii bütün yaz lay lay lom saz çaldın,şimdi benden yiyecek istemeye geldin,yok öyle şey,sen de çalışsaydın" Ağustos böceği sırıta sırıta bakmış karıncaya; "yok abi o iş tam olarak öyle olmadı,ben bu çalgıcılık işini yazın iyice ilerlettim,şimdi avrupa'ya turneye gidiyıorum
bir isteğin var mı diye soracaktım"..
La Fontaine abiye sevgiler..
la fontaine'ni nifak tohumlarını serpiştirdiği fabllerden birisi.
zavalla ağustos böceği yaz boyunca şarkı söyler, ortamı neşelendirir, sanatını icra eder. karınca öküzü de yaz boyunca sürekli çalışır, iki dakika da dinleneyim demez ama yorgunluk yaşamamasının en büyük sebeplerinden birisi de ağustos böceğinin yaşam dolu şarkılarıdır, bilmez bu hayvan tabi.
sonra gün olur devran döner, kış olur. karınca öküzü evine kapanır, yeyip yeyip semirmekle meşguldür. zavallı ağustos böceği de aç kalmıştır, son bir umut karınca şahsiyetsizinin kapısını çalar. "bir ekmek" diye yalvarır, gururunu ayaklar altına alma pahasına. karınca şerefsizi ne yapar "yaz boyunca saz çaldın eğlendin, şimdi geber it" der. zavalla sanatçı ağustos böceği de ölür.
çalışmanın önemini vurguluyor filan palavra hepsi.
düşene sen de vur bir tane, daha çabuk ölsün. yardımlaşma kimseyle, sadece ve sadece kendini düşün, kendin için çalış ve sonra kendin için çalıştıklarını bir hayvan gibi ye. afrika da zavallı çocuklar bir deri bir kemik, siktir et, ölsünler, sen keyfine bak, onlar da çalışsaymış senin gibi. sanata, sanatçıya önem verme, bunlar karın doyurmaz:
"konservatuar okuyacan da nooolacak, aç kalırsın olum, adam gibi bir meslek sahibi ol, kazan, harca, ye, iç, sıç, tüket, düşene vurmayı da ihmal etme"
bu masalla büyüyen, beynine bu masalın fikir yapısı empoze ediliş bir çocuk nasıl bir düşünce yapısına sahip olur ki?