kırıkları toplayıcı, kirlileri temizleyici ve onarıcıdır. bazen elinizde olan tek şeydir. boğazda düğümlenmiş kalmış sözleriniz gözlerinizden bağıra çağıra dökülür.
bugün itibariyle en az 100 adet şarkı dinleyen bünyenin, saat 02:28 itibariyle o şarkıda gözlerinden bir kaç damla yaş gelmesi sonucu bu eyleme götüren şeydir, ilginçtir. *
bazen mutluluktandir. sevgilinin gozune bakarken gogusunuzden baslayip kafaniza dolan basincin sonucudur. huzurdan aglarsiniz bazen o gozlerle temas ederken. bazen fazla dusunmekten hatalardan. kimi zaman kirmaktan o guzel gozleri aglarken gormekten. sesini aglamakli duymaktan. guclu gorunmek adina belki saklarsiniz gozlerinizi her ne kadar guclu olursaniz olun ama saklayamazsiniz catallasan sesinizi. bazen kirilmaktandir bazen kirmaktan. acimaktan. kalp acimasindan. bazen acitmaktandir avglama. istemeden zarar vermekten. incitmemek adina aglamaktir. sonra ustune sevdim ne hale geldim diyip bi daha aglamaktir. aglamayi kendine yediremeyip bi daha ahlamaktir. gece kokusuyla uyurken aglamaktir. kokusunu hatirlayip aglamaktir. merak edip aglamaktir. sicakligini hatirlamaktir aglamak tenini hatirlamaktir. dudaklarina dokunmaktir. onlari operken aglamaktir. ozleyio aglamaktir. ozlerken bosluga dusup aglamaktir. onsuz gunlerin nasil gectigine inanamadan aglamaktir. onsuz olmayacagini bir kez daha anlayip aglamaktir. bunlari yazarken onu dusunmekten aglamaktir...
çok sık yaptığım şeydir. çocukluğu duygudan yoksun şekilde geçmiş olan ben nasıl bu hale geldim bilmiyorum. mutsuzken veya sinirliyken ağlamayı bırak dizi izlerken, bir şeyler okurken, konuşurken bir an o duygusal duruma girip ağlamaya başlayan bir insan oldum çıktım.
çoğu zaman kafamda dönüp duran şeyler gecenin bir vakti yalnız başıma kaldığımda kafamda fazla ses yapması sonucu ortaya çıkıyor bu hal. rahatlatması güzelken; ayrıca da bir gerginlik ve artı ekleri oluyor kafadakilere. her seferinde derim ki kendime, bu son. daha ağlamak yok. zamanında bir film izlemiştim, klasik saçma sapan romantik komediler filmlerindendi. başrol en son 15 yaşımda ağlamıştım ağlayamıyorum meselesine saplanmış kalmıştı. filmin sonlarında zaten aşık olduğu adamla ayrı düştüğünde ağlamıştı kadın ve öyle bitmişti falan izleyici oh be diye rahatlıyordu falan. o kadın gibi olmak istediğim çok vakit oldu. öyle bir gün olsun ki benim için, bu son ağlayışım olsun. sonra çok ağlamak istesem bile ağlamayı beceremiyim istedim. ben mi çok hastalıklı düşünen bir insanım anlamadım gitti ama rahatlatıcı etkisinden çok daha fazla içimde kalan şey oluyor sonrasında. en ufak ses, düşünce, görüntü yeniden yerli yersiz anlarda tekrardan ağlamaya başlamama sebep oluyor. içimi neye, nereye ve nasıl dökeceğimi bilsem de şu ağlayarak patlama lanetinden kurtulsam keşke..
Başını, omzuna yaslayıp gerçekleştirebileceğin biri varsa, en güzel, en içten eylemdir. Gözyaşlarını bir başkasının silmesi, senin derdini paylaşıp, rahatlamanı sağlaması kadar güven verici bir şey yoktur zannımca.
derindir. keşke yalnızca gözlerden yaş akması olsaydı. keşke yalnızca kimyasal bir şey olsaydı. lanet olsun ki değil. victor hugo doğru demiş: Ağlamak için Gözden Yaş mı Akmalı?
Rahatlatır. Canı acıyan, sinirleri bozulan yahut şu yaşadığımız kısacık zamanda hayatımızın omuzlarımıza ağır gelmesiyle kişinin yaşadıüı duygusal bir anın haykırışıdır..