-mahalle maçları.
-rambo.
-A Takımı dizisi.
-plastik top.
-çamlıca gazoz fışkırtmak.
-kaptan tsubasa başlayınca mahallede çocuk kalmaması.
ve daha birçok aktivite. gerçekten şanslıyız 90 larda çocuk olanlar. teknolojiye esir olan 2000 li yıllarda çocuk olmaktansa o samimi insan ilişkileri bol olan 90 larda çocuk olmak muhteşemdi. gerçekten kendimi çok şanslı görüyorum. bir daha dünyaya gelsem yine o 90 lı yıllarda çocuk olmak isterim. güzeldi be hafız gerçekten güzeldi o yıllar.
abla ve abiden sürekli 80 lerde çocuk olmanın ne olduğunu dinlemek, ailecek oturup olacak o kadarı izlemek ve herkes yarıla yarıla gülüyor diye verilen mesaj anlaşılmasa bile gülmek, mahallede yapılan yokuş aşağı bisiklet yarışlarında her defasında aşağıya doğru bisikletle uçarak kafa göz yarmak bir de eve gelince azarlanmak demektir.
sobalı bir evde haftaiçi her gün şirinler izlemektir. dışarda topaç çevirdikten sonra bakkaldan leblebi tozu ve gazoz alıp dışarılarda saatlerce dolaşmaktır. internetten bihaber olmaktır.
heidi'yi izleyip hayallere dalmaktır. nerdeyse her gün mahalle maçı yapmaktır. arnavut kaldırımı dinleyip sınıftaki sevgiliyi hayal etmektir.
bilgisayarlar oyunlarının, play stationların, gameboyların henüz dünyayı fethetmediği zamanlarda; körebenin, saklambacın, yağlı kayışın*, simiiit diye bağırdığımız o oyunun tadının çıkarıla çıkarıla oynandığı dönemde çocuk olmaktır; hayatı yaşamaktır.
80lere gelince; o zamanda rock müziği bile yoktu.*
bizimkiler, mahallenin muhtarları , yalan rüzgarı, cesur ve güzel, mahalle maçları, atari salonları ve panayırlar. sabahtan akşama kadar dışarıda bitmek tükenmek bilmeyen oyunlar oynamak. eve sadece yemek yemeye gelmek. düşmek, dizinin kanaması birde üstüne fırça yenmesi .
tasolarını kaybedince hüngür hüngür ağlamak, babaya gidip "bu çocuk beni soydu baba hauuuuaaa" diye ağlamaktır. nokia 3310'larda snake oynamak, erricsson a1018'lerde rastgele numara çevirmektir. bugs bunny'le tanışan son nesil olmaktır. ataride mortal kombat, street fighter, mario oynayan ilk nesil olmaktır. hatta çeşitli soccer bilmem ne oyunlarında sovyetler birliğini hollanda diye alıp orta sahadan kaleye şut çekmektir. kuzeninizin almanya'dan getirdiği nintendolarda pikaçu beslemektir. hatta ash olup picigetolarla ortalığı dağıtmaktır.
kusana kadar ruhsar,
tiksinene kadar bücür cadı,
babaanne gelene kadar sürahi nine izlemektir.
atari oynamaktır, arkadaşınızın alamanyalardan getirdiği nintendo'ya özenmektir.
dido'nun üçlü olanını hatırlamaktır.
gerçek anlamda çocukluğunu yaşayan son nesildir 90'lı yıllarda çocuk olan veletler.milenyumlu yıllarda çocuk olanlar bilgisayar,internet vs..den ayrılıp sokakta hiç bir zaman bizim kadar vakit geçirmemişlerdir.misket oynamamışlar, saklambaçlar,körebeler,su savaşları vs.. yapmamışlardır.bilmiyorum belki de ben görmüyorum.şimdi ki çocukların teknoloji sayesinde bir çok şeyden daha iyi yararlandıkları bir gerçek fakat 90'lı yıllarda da çocuk olmak apayrı bir şeydi bee.onun için bilgisayar geldi,sokakta oyunlar oynayarak büyüyen çocuklar azaldı.ben hep böyle görüyorum olayı.
babaya alınan sigaradan artan parayla, öksürten leblebi tozu ve eczane lastiğiyle tutturulmuş, naylon kapaklı, ucuz bir plastiğin içine konulan kaymaktan almak ve leblebi tozunu yedikten sonra, o boğaz kaşıntısının üstüne, bu plastik kaba burnunu sokup -ki kap ortadan ayrılır genelde- kaymağı yalan ettikten sonra, eve gidene kadar, dili, ağız ve burun civarlarında dolaştırıp, paranın hakkından gelindiğine dair delil bırakmamak demektir...
***
sırf top alıp oynayabilmek için, birkaç arkadaş toplanıp, parklardan, yol kenarlarından ve çöplüklerden bira şişesi toplayıp satmak.
sonrasında yaşanan haklı zafer sevinciyle, grubun en küçüğünü top almaya yollamak ve tabii ki, gelen topun yumurta olduğunu görüp, türlü yaratıcı küfürlerle, top ve alan kişi arasında saçma sapan benzetmeler yapmak.
bir de, topu iki yanından basıp düzeltmeye çalışmak vardı ki, sormayın gitsin...
***
ve bir de kerim tekin'in klibini * izleyip, saça limon sıktıktan sonra, yine kankalarla toplanıp, platonik aşkın sokağından geçmek, ne sike dermansa...