''Babası bir devlet memuru annesi de ev hanımı olan ve hayatında "babam memur, annem ev hanımı" kalıbını en az 10 kez kullanmış, kimi zaman yokluklar ve sıkıntılar çekmiş, ama hep mutlu ve tatmin edilmiş, cefakar annesi tarafından sabahın 6'sında kahvaltısı hazırlanmış ve okula yolcu edilmiş, bazen mutlu ayrıldığı eve açıklanan yazılı sonucu yüzünden korku hissederek dönmüş, 3-4 kardeş bir arada bir kömür sobasının etrafında ısınmış ve ders çalışmış, elektrikler kesildiğinde ödevlerini yetiştirmek için mum ışığında dahi çalışmayı sürdürmüş, annesi her akşam ertesi gün babanın giyeceği gömleği pantolonu ütülemiş, babadan sabah harçlığını tam almış, eve veya kendisine alınan her türlü şeyin kıymetini bilmiş ve o gece sevinçten uyuyamamış, hele severek aldığı ilk spor ayakkabısına sarılarak uyumuş, ailesi tarafından her mezuniyetinde iyi bir okul kazanması beklenmiş genç olmaktır.''*
sinek ilaçlama araçlarının sıktığı zehrin arkasından koşmak ve ardından evdekilerin seni azarlayıp yoğurt yedirmesi. her pazar akşamı banyoya girme zorunluluğu. hiç unutulur mu o zamanlar.
tasolarımız vardı bizim. bugs bunny zor çıkardı. sırf tasosunu alıp cipsin kalanını durumu olmayan arkadaşlarla paylaşmaktı arkadaşlık. futbolcu kartlarımız vardı. ortaklasa albüm biriktirip bir futbol topu alıcaz diye 10 futbol topu parası harcadık. maç yaparken adım alırdık. kimse iki iyi oyuncuyu aynı takıma almazdı saygılıydık. tanımadığımız komuşulardan su isterdik ki hiç geri çevrilmedik. salça ekmek yedik voltran izledik ninja kaplumbağalardan olduk. levent kırcaya güldük, tvde istiklal marşı okunurken ayağa kalktık. misket çaldık hile yaptık kavga ettik ama ne yaptıysak arkadaşlarımızla yaptık. 99999 in 1 nedir bilirdik ama hep aynı umutla takardık o kaseti. akşam annelerimiz çağırdığında sarıldık öyle ayrıldık. olmayan yarınımıza sözler verdik tekrar buluşma adına. uzaylı zekiye izledik ki bana göre hala öyle güzel bir dizi yok... anlayacağınız biz 90larda çocuk olduk bu yüzden az çok biliriz eğlenmeyi. biz biliriz bizi! siz keyfinize bakın bizim keyfimiz bi şekilde bulur yolunu...
halının kenar desenlerine araba ve kaset kapaklarını dizerek oyun oynamaya alışmışken gelen halıfleks teknolojisiyle neye uğradığını şaşırmış çocuktur. ama artık annenin taşa çıplak ayakla basma feryadı da azalmıştır. artılar eksiler.
mahalle aralarındaki boş arazide taşları koyup maç yapmaktır.
karaşimşek, mac gyver izlemektir.
kanepe yerine somyada yatmaktır.
delikanlılığı mükremin çıtırdan öğrenmektir.
ben yaşadım o çağı. anneniz karşıdan karşıya geçene kadar balkonda bekler. mahalleden arkadaşlarınızla birlikte oynamaya başlayınca içeri girer ve içi rahat olur. şimdi öyle mi yeğenim çocukluğunu yaşayamıyor. sayelerinde!
zeynanın memelerine bakıp iç geçirmektir. bir de kankası gabriel vardı ama o taş değildi o kadar. hatta bazı bölümlerde yapımcısı aynı olduğundan herkülle zeyna dizisi birleştirilir, ikisi birlikte düşmanlara karşı savaşırdı. herkül abimiz de kaç kere zeynayı yatağına attı artık ben unuttum.
tasolarimiz vardi simdiki gibi bilgisayar degil. Kavgalar vardi simdiki gibi klavye artisligi degil. Atarilerimiz vardi simdiki gibi psp degil. En onemlisi arkadaslik vardi hic bitmeyen.
Sabah evden çıkıp sadece karnı acıkınca geri dönmektir. Sokakta çelip çomak oynamak uçurtma uçurmaktır. Lazerin harika bi icat olduğunu düşünüp komşuların camına tutmaktır.
27/11/2012 den daha iyi olan tarih doksanlar. Görmedim ama çok iyi bir dönemdir. Bu kadar kargaşa yokmuş ve eğitim düzeyinden dolayı okumak daha kolaymış.