misket oynayan, borudan külah fırlatan, kendi uçurtmasını kendisi yapan, yaz akşamları saklanbaç oynayan, gazozuna mahalle maçları yapan, maç sonrası pozisyon tartışmalarından ciddi kavgalar çıkartan, bisikletlerle mahalleden kaçıp kaybolan, son derslerde elektrikler kesildiğinde sınıfta lazer tutan son nesil olmaktı belkide. *
Show Tv de önce Power Rangers sonrada Sıdıka izlemek
Taso biriktirmek
Atari oynamak ve silahlı joystiğiyle köpeği vurmak
Capri- Sunun şarkısını söyleyerek hüpletmek ve bitincede şişirip ayağınla patlatmak.
çocukluğu bilgisayar başında, aileden ve arkadaşlardan kopuk, iletişimden bihaber geçirmek gerine, mahallede özgürce koşuşturmak, kimi zaman topluca halı yıkamaktır. mutlu yıllardır. özlenir.
bir klişe ve geçmişe cahilce özlemdir gidiyor. romantik geçmiş özlemlerini bir kenara bırakıp gerçekçi bir çıkarım yaptığımızda 90 lar esasında 80 darbesinin bir gençlik enkazından başka bir şey değildi. 90 yılların çocukları bir toplum mühendisliği ürünüdür. 80 darbesi sonrası 90 lı yıllar kendinden önceki dönemin toplumsal, ekonomik, sivil, alandaki özgürlükçü kazanımlarının alaşağı edip faşizme kurban edildiği, milliyetçilik zehrinin toplumun alt birimlerine kanalize edilip halkların çatıştırıldığı ve askeriyenin etnik kıyımlar gerçekleştirdiği, devletin kurumsal olarak eğitim-öğretim alanında gerici politikalara sisteme monte ettiği, üniversitelerin özgürlükçü ilerici yapısının dejenere olduğu bir alana tekabül eder. ve bu baskı ve sindirme ortamında hastalıklı solgun yetişen yozlaşmış bir genç bir kitledir 90 ların çocukları. depolitize edilip faşist medyadan sürekli dezenformasyon pompalanan, tüketim kültürü müptelalığının ilk semptomlarının kitlesel olarak varlaştığı toplumsal alanı içerir 90 ların gençliği.
sokakta oyun oynamanın tadına varan son çocuklardır. 2000 yılını iple çekmiş, milenyum çocuklarını kıskanmış, atari ile attığı teknolojik adımı, bilgisayar ile devam ettirmiştir. bende onlardan biriyim işte, şimdi düşünüyorum acaba 90'larmı çok güzeldi, yoksa çocuklukmuydu bu kadar özlettiren bana o yılları. herneyse işte büyüdük 2000 yılı beklenildiği gibi olmadı ülke ve dünya çok bozdu, bizde yaşamaya devam ediyoruz.
mahalleyi haşerattan kurtarmak için ilaç sıkan arabaların peşinden, tüm mahalleli çocukları örgütleyip, önünü ya da arkanı görmeden koşmaktır. Aynı arabalar şimdi de var, ama çocuklar mal mal bakıyor yalnızca.