Sokaklarda oyun oynardik biz.cesit cesit sacma sapan bazen ama cok eglenirdik.10 kr'a ( ozamanlar 100bin) leblebi tozlari alir birbirimizin yuzune yusuf derdik. Guzeldi be. Simdiki cocuklara aciyorum. Ev okul bilgisayar. Paylasimdan haberleri yok.
arkadaş ortamında muhabbet yavaştan sönmeye, eğlenip şakalaşmalar yerini sükunete bırakmaya başlayınca sohbeti tekrar alevlendirmek için sarılınan yegane konu başlığı.
Fantazi müzik dinleyip hiç olunmayacak kişilere aşık olmaktır. 90'larda çocuk olan nesil duygusaldır. bugün ilişkilerinde çıkmaza giren bir nesil ortaya çıkmıştır. 90'larda çocuk olmak istemeden siyasetin içinde olmaktır. hem de sadece akşamları haber bültenleri izleyerek...
Koalisyon hükümetlerinin uyumsuzluğuna şahit olmaktır. Beceriksiz ve vasıfsız siyasetçileri yakından takip etmektir. Ülkenin en büyük ekonomik krizleriyle ortaöğretim hayatını bitirmektir. Fadime şahin'ler, merve kavakçılar, çakma mesih'ler* ve daha neler neler.
90'larda çocuk olmak bugünkü istikrara ya da durağanlığa şükretmektir... Hagi'yi televizyondan yarım yamalak izleyip plastik topla oynanan mahalle maçlarında gaza gelip aşırma vuruşlarla gol atmaya çalışmaktır... Şu an izlenilmeye tahammül edilmeyen dandik televizyon yapımlarını keyifle izlemektir. Çılgın bediş, gurbetçiler, olacak o kadar, ince ince yasemince...
90'larda çocuk olmak terörün o soğuk nefesini yakından hissetmektir. Otobüslerin pkk tarafından durdurulup askerlerimizin tarandığı yıllara şahitlik etmektir...
En fazla oyu alıp iktidar partisi olan partinin hakkında kapatılma davası açılmasını görmektir.
En fazla oyu alan partinin şeriatı getirmeye çalışması ve askerin buna müdahalesini televizyonlardan acun'u izler gibi izlemektir çocukça... çünkü hiçbir şeyin farkında değilsinizdir o yaşlarda.
Ha bir de şu var;
Bir nesli bu cine5 bozmuştur efendim. Tüm gençleri şifresiz verdikleri 5 dakikalık yayın süresince tatmin olmaya mecbur bırakarak sorunlu bir cinsel hayatı olan bir nesil yetişmesine sebep olmuştur.
90'larda çocuk olmak öyle kolay değildir anlayacağınız... Öyle internet falan hak getire. Babanız memursa ancak onun işyerinde kullanabiliyordunuz. O da windows 95 işletim sistemli ve 15 inç monitörlü celeron 400mhz işlemcili bilgisayarımsı cihazları...
Şimdi doğanlar çok şanslı geyiği yapmak istemezdim ama gerçekten öyle...
susam sokağı'ndan okuma-yazmayı öğrenmek/öğrenebilmek, düğmeli sekiz kanallı tüplü televizyon karşısında saatler öldürmek, arkadaşına almanya'dan gelen commodore 64'te ördek vurmak için sana sıra gelmesini beklemek, space adventure cobra ve dragonball izlemiş olmaktır.
bilye oynamak saklambaç oynayıp sağdan sola koşturmak saklanarak kör ebe oynamak 2000 li çoçukların asla bilmeceği bir duygu şimdi gençlik nerde bilgisayar orda o , daladan dala konan göçebe kuş misali.
yaşadığınız bölgeye göre değişen bir durumdu. ben mesela cilli oynayıp, mahalle maçlarında koştururken arkadaşlarımız abilerinin, babaların sokaklarda öldürülüşünü izliyor, gözaltına alındıktan sonra gelmelerini bekliyordu. bu kadar bir uçurum vardı işte.
Tasolar icin kavga etmektir, hergüne pokemonla başlayıp mahalle maclarıyla bitirmektir.
Şimdi uyan feys sözlük 3 saat dışarda liselilerle oyalan eve gel sözlüğe entry gir. Acaba 15-25 yas arasi gazete okuyan varmidir lan?(haydar dümen dısında)
power rangers başlayacak diye saat 5 olunca, topu bırakıp eve koşmaktır. bir yeşil ranger'ın olsun bir beyaz ranger'ın olsun hayranı olmaktır, bir gün onların arasına katılacağını düşünmektir. bu duygu ilerleyen yıllarda matrix ile birlikte nükseder keza koltuktan koltuğa atlamak istersin uçmak istersin falan ama olmaz. sonra fondan şu sesi duyarsın: welcome to the real world
- insanlarla facebook tan değil de yüz yüze arkadaşlık kurmaktır. (yerini alan malum.)
- her gün saat 17.00'da kanal d de sevimli kahramanlar izlemektir. (yerini cartoon network aldı.)
- kırtasiyeden 9999 in 1 kaset alıp arkadaşlarınla atari kapışmaktır. (yerini ps, cbox, wii aldı.)
- radyoda beğendiğin bir şarkı çaldığı zaman kasete kaydetmektir. (yerini lime wire, bear share aldı.)
- düğün, nişan, kına gecesi gibi özel anları vcr dan izlemektir. (yerini dvd, cd aldı.)
- cips paketlerini bakkal görmeden kurcalayıp içinde taso var mı yok mu diye kontrol etmektir. (yerini toy shop lar aldı.)
- baharın gelmesiyle heyecanlı bir şekilde çıtaları, jelatini, 2 bobin ipi alıp uçurtma yapmak, o zamanlar var olan boş arsalarda bu uçurtmaları uçurmaktır. (yerini kraloyun aldı.)
- evde soba ile ısınmaktır. (yerini doğalgaz aldı.)
- uzun yolculuğa çıkınca defalarca grup laçin, ciguli kasetini dinlemektir. (yerini doğuş, ismail yk aldı.)
- tasolarla kökene kadar oynamaktır. (yerini hiçbir şey alamadı, böyle bir şey yok artık.)
- bayram harçlıkları ile kızkaçıran, maytap almaktır. (yerini winx li ben10 li çantalar aldı.)
- bisikletlerle mahallede yarış yapmaktır. (yerini go-cart aldı.)
- bilgisayarda yüklü olan mitdown madness taki torpidosunda beyaz papatya olan sarı beetle ı sürerken dünyanın en güzel oyununu oynadığını hissetmektir. (yerini need for speed aldı.)
- tebeşirle yere yılan çizip, pet şişe kapaklarına camlardan macun doldurup yılan oynamaktır. (artık macunlu cam bile yok.)
- bayrampaşa yıldırım mahallesindeki lunaparka, gaziosmanpaşadaki mass plazaya gitmektir. (lunapark şimdilerde faaliyet dışı ve tinerci yuvası, mass plaza ise rumeli tv oldu.)
- babayı ikna ettikten sonra bisiklet almak için saraçhaneye gitmektir. (yerini carrefour, dechatlon aldı.)
- en önemlisi çocukluğunu saf bir şekilde, radyasyonsuz, uyuşuk beyinli olmadan, gözleri erken bozulmadan, kitap okuyarak, insan içine çıkarak, sosyal biri olarak geçirmektir! tadına varamayacak nesil için üzülüyorum...